mutluluğun da mutsuzluğun da kaynağıdır. o'nu düşünüp, kalbe 20.000 santigrat derece ateşi döküp yanmasını söyleyebilir mesela. elinizden birşey de gelmez. ibnenin önde gidenidir diyebiliriz. (homofobi olarak bakmayın, yeri geldi diye)
kendinin nasıl bir şey olduğunu çözmeye çalışan bir şey düşünün yahu. mesela şu an övdürüyor bana kendini, üstelik bunu da ispiyonlamamı isteyip yazdırıyor namussuz. cehalet mutluluktur diyen zat-ı muhterem -artık bilerek mi bilmeden mi bilmiyorum- nasıl derin bir laf etmiş, bunu düşünen organımızdır.
her daim "tüm vücudumuzdaki düzenlemeyi yapar, diğer organlarımızın çalışmasını sağlar..." gibi cümlelerle tanımlanıyor bize fakat çok eksiktir. bize istediğini yaptırırp, bir de ikna ediyor. sonra yaptığımızın yanlış olduğunu yine o anlayıp "ah keşke...", "hay eşek kafam nasıl düşünemedim!" gibi cümleler kurdurtup hatayı bizim üzerimize atıp kabullendiriyor.
öyle zannediyorum ki fena bir kerizleme durumu mevcut. hayır bilincimiz var, her koyun kendi bacağından diyoruz da... robot muyum ulan ben! kölen miyim senin! bak görüyor musun? üstüne gidince de canımızı sıkacak odalarına giriyor zihnimizin. büklümlerini ısırdığımın bilinmezi.