1. 'in şiirinin 10. bölümüdür,


    10.

    karanlıkta durdular.
    sözü o aldı, dedi:
    «- ayasluğ, şehrinde pazar kurdular.
    yine kimin dostlar
    yine kimin boynun vurdular?»

    yağmur
    yağıyordu boyuna.
    sözü onlar alıp
    dediler ona:
    «- daha pazar
    kurulmadı
    kurulacak.
    esen rüzgâr
    durulmadı
    durulacak.
    boynu daha
    vurulmadı
    vurulacak.»

    karanlık ıslanırken perde perde
    belirdim onların olduğu yerde
    sözü ben aldım, dedim :
    «- ayasluğ şehrinin kapısı nerde?
    göster geçeyim!
    kalesi var mı?
    söyle yıkayım.
    baç alırlar mı?
    de ki vermeyim!»

    sözü o aldı, dedi:
    «-ayasluğ şehrinin kapısı dardır.
    girip çıkılmaz.
    kalesi vardır,
    kolay yıkılmaz.
    var git al atlı yiğit
    var git işine!..»

    dedim: «- girip çıkarım!»
    dedim: «--yakıp yıkarım!»
    dedi: «-yağış kesildi
    gün ağarıyor.
    cellât ali,
    mustafayı
    çağırıyor!
    var git al atlı yiğit
    var git işine!..»

    dedim: «- dostlar
    bırakın beni
    bırakın beni.
    dostlar
    göreyim onu
    göreyim onu!
    sanmayınız
    dayanamam.
    sanmayınız
    yandığımı
    el âleme belli etmeden yanamam!

    dostlar
    "olmaz!" demeyin,
    "olmaz!" demeyin boşuna.
    sapından kopacak armut değil bu
    armut değil bu,
    yaralı olsa da düşmez dalından;
    bu yürek
    bu yürek benzemez serçe kuşuna
    serçe kuşuna!

    dostlar
    biliyorum!
    dostlar
    biliyorum nerde, ne haldedir o!
    biliyorum
    gitti gelmez bir daha!
    biliyorum
    bir deve hörgücünde
    kanıyan bir çarmıha
    çırılçıplak bedeni
    mıhlıdır kollarından.
    dostlar
    bırakın beni,
    bırakın beni.
    dostlar
    bir varayım göreyim
    göreyim
    bedreddin kullarından
    börklüce mustafayı
    mustafayı.»

    ...
    boynu vurulacak iki bin adam,
    mustafa ve çarmıhı
    cellât, kütük ve satır
    her şey hazır
    her şey tamam.

    kızıl sırma işlemeli bir haşa
    altın üzengiler
    kır bir at.
    atın üstünde kalın kaşlı bir çocuk
    amasya padişahı şehzade sultan murat.
    ve yanında onun
    bilmem kaçıncı tuğuna ettiğim bayezid paşa!

    satırı çaldı cellât.
    çıplak boyunlar yarıldı nar gibi,
    yeşil bir daldan düşen elmalar gibi
    birbiri ardına düştü başlar.
    ve her baş düşerken yere
    çarmıhından mustafa
    baktı son defa.
    ve her yere düşen başın
    kılı depremedi:
    -iriş
    dede sultanım iriş!
    dedi bir,
    başka bir söz demedi..
    #10891 ma icari | 8 yıl önce (  5 yıl önce)
    0şiir