1. 'in şiirinin 5. bölümüdür,


    5.

    arkamızda hünkârın ve hünkâr beylerinin timar ve zeametli topraklarını bırakıp börklücenin diyarına girdiğimizde bizi ilk karşılayan üç delikanlı oldu. üçü de yanımdaki rehberim gibi yekpâre ak libaslıydılar. birisinin kıvırcık, abanoz gibi siyah bir sakalı ve aynı renkte ihtiraslı gözleri, kemerli büyük bir burnu vardı. vaktiyle musanın dinindenmiş. şimdi börklüce yiğitlerinden.
    ikincisinin çenesi kıvrık ve burnu dümdüzdü. sakızlı rum bir gemiciymiş. o da börklüce müritlerinden.
    üçüncüsü orta boylu, geniş omuzlu. şimdi düşünüyorum da, onu, yolparacılar koğuşunda yatan ve o yayla türküsünü söyliyen hüseyine benzetiyorum. yalnız hüseyin erzurumluydu. bu aydınlıymış.
    ilk sözü söyliyen aydınlı oldu:
    ? dost musunuz düşman mı? dedi. dost iseniz hoşgeldiniz. düşman iseniz boynunuz kıldan incedir.
    ? dostuz, dedik.
    ve o zaman öğrendik ki, sarohan valisi sismanın ordusunu, yani toprakları tekrar hünkâr beylerine vermek isteyenleri, bizimkiler karaburunun dar, dağlık geçitlerinde tepelemişlerdir.
    yine, o yolparacılar koğuşunda yatan hüseyin'e benziyeni dedi ki:
    ? buradan ta karaburunun dibindeki denize dek uzayan kardeş soframızda bu yıl incirler böyle ballı, başaklar böyle ağır ve zeytinler böyle yağlı iseler, biz onları, sırma cepken giyer haramilerin kanıyla suladık da ondandır.
    müjde büyüktü. rehberim:
    ? öyleyse tez dönelim. haberi bedreddine iletelim, dedi.
    yanımıza sakızlı rum gemici anastası da alıp ve ancak eşiğine bastığımız kardeş toprağını bırakarak tekrar âl osman oğullarının karanlığına daldık.
    bedreddini iznikte, göl kıyısında bulduk. vakit sabahtı. hava ıslak ve kederliydi.
    bedreddin.
    ? nöbet bizimdir. rumeline geçek, dedi.
    gece iznikten çıktık. peşimizi atlılar kovalıyordu. karanlık, onlarla aramızda duvar gibiydi. ve bu duvarın arkasından nal seslerini duyuyorduk. rehberim önden gidiyor, bedreddinin atı benim al atımla anastasınki arasındaydı. biz üç anaydık. bedreddin çocuğumuz ona bir kötülük edecekler diye içimiz titriyordu. biz üç çocuktuk. bedreddin babamız. karanlığın duvarı ardındaki nal sesleri yaklaşır gibi oldukça bedreddine sokuluyorduk.
    gün ışığında gizlenip, geceleri yol alarak isfendiyara ulaştık. oradan bir gemiye bindik.
    #10843 ma icari | 8 yıl önce (  5 yıl önce)
    0şiir