bunların carl orff'un operasına fortuna imperatrix mundi* başlığında aldığı iki şiirinden anlıyoruz ki "altta kaldım diye üzülme, üste çıktım diye sevinme" desturu 1000 sene önce de geçerliymiş.
sanırdım ki sanayi devrimi öncesi dünya daha belirli. köleysen kölesin, rahipsen rahip, baronsan baron. ona göre geldiğin belli gittiğin belli. yapacak şey de yok, endişe de yok... adamların yana yana "ah kader, vah kader, bir güler iki ağlatır, kralların sofrasına koyar sonra aç bırakır" demesinden anlıyoruz ki durum bu değil. hep ne oldum dememeli ne olacağım demeli ilkesi ile yaşamış insanlar.
üstünkörü de olsa çevirip koyayım, havada kalmasın:
kaderin yaralarından inliyorum
kaderin yaralarından inliyorum
yaşlı gözlerle
lakin verdiği hediyeleri
destursuzca geri alır
gerçek şudur ki
onun güzel saçları vardır
ama iş bir fırsatı yakalamaya gelince
anlarsın ki saçsızdır.
ah kaderin tahtı
dimdik oturduğum
tacını giyerek
rengarenk kısmet çiçeklerinin
erişmişliğim olsa da
mutluluğa ve kutluya
şimdi en tepeden düşüyorum
görkemden yoksun
kaderin çarkları dönüyor
aşağılara gidiyorum, alçalıyorum
başkası yükseliyor
çok yukarılara
doruklarda kral ile oturuyor
bırakın korku onu harap etsin!
zira eksenin altında
yazar kraliçe hekuba