dersaadet tramvay şirketi’nde çalışan 2 bine yakın işçi, yüzde 50 zam ve bazı sosyal haklarının verilmesi talepleri reddedilince greve gitti.
o sabah istanbul, olağanüstü bir sessizliğe uyandı. şişli, beşiktaş, aksaray gibi tramvay depolarının yakınında veya güzergahlarında oturan, her sabah ilk tramvayların sesleriyle uyananlar, bu sessizlik nedeniyle geç kalktıkları zaman bir gariplik fark ettiler. depolardan çıkıp, şehrin kalbine ya da varoşlara uzanan tramvay hatları bomboştu… o sırada, işlerine yetişmek için sabah gazete okumadan evden çıkan ve duraklara gelip tramvay bekleyenlerin sayısı da durmadan artıyordu. tramvayın normal seferlerini yaptığı günlerde de gecikmeler olurdu; ama bugün, 8 ekim 1928 günü bir farklılık vardı.
dönemin vakit gazetesinden bir kupürde, tramvay işçileri grevi;
i.hizliresim.com/...
istanbul’da cumhuriyet tarihinin en büyük grevlerinden biri başlamış, tramvay işçileri şirketten talep ettikleri haklar verilmeyince, aracılar da tarafları uzlaştıramayınca greve gitmişlerdi. 7 ekim gecesi, şişli tramvay deposu’nda toplanan 2 bine yakın tramvay işçisi, oldukça tartışmalı geçen ve sabahın ilk ışıklarına kadar süren toplantıda grev kararını kesinleştirmişti. sabah, erkenden vasıta bulamadığı için yürüyerek şişli deposu’na gelen arabulucu vali vekili ve belediye başkanı muhittin bey’in işçileri son kez ikna çabaları da sonuçsuz kalmıştı… istanbul’da kara ulaşımının önemli bir bölümünü sağlayan tramvay işçileri, meşrutiyet yıllarının özgürlük havası içindeki hak arayışları bir yana bırakılırsa, daha 1920’lerden itibaren işverenden bazı taleplerde bulunmuşlar; bu taleplerin önemli bir bölümünün karşılanmayışı, 1928’lere kadar uzanan grevler zincirini oluşturmuştu. tramvay işçileri, 1920 mayıs’ında, sendikadan bazı taleplerde bulunmuşlardı. günde 8 saatten haftada 48 saat çalışmak, haftada bir gün ücretli tatil yapmak ve gündeliklerinin 150 kuruşa çıkarılması, bu taleplerden bazılarıydı. ancak işveren, ücret zammı dışındaki isteklerini kabul etmeyince, tramvay işçileri 11 mayıs’ta greve gitti. 17 mayıs’a kadar süren bu grev, işverenin grev kırıcı faaliyetleri nedeniyle sonuç vermedi ve işçiler küçük bir zamla yetinmek zorunda kaldılar. bu zammı karşılamak için de bilet ücretlerine zam yapıldı.
dönemin cumhuriyet gazetesinden bir kupürde, greve giden tramvay işçileri;
i.hizliresim.com/...
tramvay işçileri 3 kasım 1920’de vaat edilen, ancak verilmeyen sosyal hakların alınması için yeniden girişimde bulundular. düzenli çalışma isteğinin yanı sıra işçiler, isteklerinin dozunu arttırmışlardı. ücretlere yüzde yüz zam, işçi çocuklarının parasız okutulması için şirket tarafından bir okul yapılması ve şirkete 20 yıl aralıksız hizmet eden her işçiye işveren tarafından bir ev alınmasını istiyorlardı. şirket genel müdürü kendorf ise 8 saatlik iş günü uygulamasını ve bazı diğer sosyal hakları kabul etmediklerini belirterek, ücretlere yüzde 15 zam, haftada bir gün ücretli tatil, yılda bir kez 10 liradan 30 liraya kadar ikramiye önerisinde bulundu. 2 şubat 1921’de anlaşmaya varıldı. ancak şirket, ücret zammı dışındaki hakları bir türlü vermiyordu. bunun üzerine tramvay işçileri 30 eylül 1921’de, bir günlük uyarı grevi yaptı. taraflar yeniden bir araya geldiler, anlaşma olmayınca işçiler 26 ocak 1922 günü yeniden greve çıktı. ancak işverenin grev kırıcı tutumu bu kez de neticenin olumsuz olmasına yol açtı. grevci işçiler, nafia nezaretine (bayındırlık bakanlığı) başvurarak yeniden işe alınmasını istediler ve 7 şubat 1922 günü işbaşı yaptılar. iki yıla yakın süren hak arayışı, sadece küçük bir maaş artışı ile sonuçlanmıştı…
istanbul’da 8 ekim 1928’de greve başlayan tramvay işçileri, grev öncesi aksaray’daki cemiyet merkezleri önünde çektirdikleri hatıra fotoğrafı;
i.hizliresim.com/...
1927’deki ücret zammını yeterli bulmayan tramvay işçileri, yeni taleplerde bulundular. o sırada, işe yeni girmiş bir biletçinin gündeliği 126 kuruştu. altı yılını doldurmuş olanlara ayrıca ayda 9 lira kıdem zammı, 180 kuruş da fazla mesai ücreti veriliyordu. böylece bir biletçi ayda ortalama 45, vatman ise 60 lira almaktaydı. istanbul tramvay işleri amelesi cemiyeti, eylül ayı sonunda işverene başvurarak ücretlere yüzde 50 zam ve sosyal haklarda ‘iyileştirme’ istedi. işçilerin en çok istedikleri şey, çalışma saatlerinin belirli olmasıydı… daha önce yapılan görüşmelerde verilen sözlerin tutulmadığını gören tramvay işçileri, bu kez kararlıydı. işverenin isteklerini reddetmesi üzerine valiliğe başvurdular. istanbul vali vekili -sonradan vali muhittin (üstündağ) bey- bir komisyon kurarak tarafları toplantıya çağırdı. ancak iki taraf da görüşlerinde ısrarlıydı. komisyon üyeleri iki tarafı da dinledikten sonra valiye, “işçilerin müzakeresine bile imkan olmayan isteklerinin kabul edilemeyeceğini” bildirdiler. çanlar, bu kez tramvaylar için çalıyordu… işçi temsilcileri valiyi bir kez daha ziyaret ederek 6 ekim günü greve başlanacağını açıkladılar. vali vekili üstündağ, 6 ekim gününün istanbul’un beşinci kurtuluş yıldönümüne rastladığını belirterek buna saygı gösterilmesini istedi. bunun üzerine grevciler kesin tarihi belirledi: 8 ekim 1928, pazartesi…
7 ekim akşamı, şişli deposunda bir araya gelen işçiler son durumu görüştüler. tartışmalar sabaha kadar sürdü; grev geliyordu… sabah erken saatte işlemesi gereken ilk arabalar sefere çıkmadı. anlaşmazlığın grevle sonuçlanacağını tahmin eden dersaadet (istanbul) tramvay şirketi yöneticileri, yetkililere bir gün önceden başvurarak depoların çevresinde gerekli güvenlik önlemlerini aldırmışlardı. şirket, grev başlar başlamaz, işçilere öğleye kadar süre verdi ve bu süre içinde göreve dönmeyenlerin işle ilişkilerinin kesileceğini duyurdu. bunun yanı sıra, daha önce şirkette çalışıp da ayrılmış olanların yeni başvurularını kabul ederek işe aldı ve depolara gönderdi. greve katılmayanlarla masa başında çalışanlar, kondüktörler biletçilik ve vatmanlık yapmaya başladı. depoların çevresinde alınan güvenlik önlemleri işe yaramış, aksaray deposu önünde meydana gelen olay hariç, tramvaylar rahatça sefere çıkmaya başlamıştı. depolarda biriken işçilerin gözleri önünde, ilk arabalar şişli-tünel, harbiye-fatih, aksaray-eminönü, bebek-eminönü hatlarında çalışmaya başladı. onları maçka-beyazıt, tatavla (kurtuluş)-beyazıt ve sirkeci-yedikule ile sirkeci-topkapı tramvayları izledi. doğal olarak bu seferlere çıkanların acemiliği de kendini gösterdi. birkaç küçük kaza ucuz atlatıldı. depoların önünde bekleyen grevci işçilerden bazıları ise daha sonra sıkılarak, tuttukları üstü açık otomobillerle şehri dolaşmaya çıktı. bir yandan da grevin sonuçlarını görmeye çalışıyorlardı. durum pek iç açıcı değildi. grev başlayınca işverenin seferleri sağlayamayacağını ve böylece amaçlarına ulaşacaklarını düşünen işçiler, hayal kırıklığına uğramışlardı. birinci neden, katılımın beklenenin altında olması, verilen sözlerin tutulmamasıydı. şirket, atölye işçilerinin yüzde 35’inin, hareket kısmının yüzde 30’unun, diğer kısımların da yüzde 47’sinin greve katıldığını bildirmişti. bunun yanı sıra gazetecilerin yaptığı araştırmaya göre, ilk depolardan toplam 135 araba sefere çıkmıştı. römorku olmadan çalışan bu tramvaylar, toplam araç sayısının yüzde 48’ini oluşturmaktaydı.
şehrin istanbul yakasını bir örümcek ağı gibi saran tramvay hatları, grevin ilk günü ilk saatlerde bomboştu;
i.hizliresim.com/...
işçileri kızdıran bir diğer husus, şirketin durmadan yeni işçi alımı yapmasıydı. özellikle askerlik, hastalık gibi nedenlerle daha önce görevlerinden ayrılmış olanların başvuruları hemen kabul ediliyor, şirket merkezinin bulunduğu metro hanın önü işe girmek isteyenlerle dolup taşıyordu. harf devrimi nedeniyle yarı osmanlıca, yarı türkçe yayınlanan gazeteler, ilk günün sonucunu şöyle özetliyordu: “dünkü vaziyetten çıkan netice tamamıyla amelenin aleyhine tecelli etmişti.” grevci işçiler ikinci gün biraz fire verdiler. bunun nedeni, işverenin katı tutumu ve çalışanlara çift gündelik vereceğini açıklamasıydı. işçilerin yemek ihtiyaçlarının, kentin en lüks lokantalarından tokatlıyan ve abdullah efendi’den karşılandığı da dolaşan söylentiler arasındaydı. bir yandan da şirkete yeni işçi alımları sürüyordu. bu arada, ilk gün işi kabul edip çalışan vatmanlardan bazıları dur durak demeden çalıştıkları için, görev başında baygınlık geçirip hastanelik oldular. bunların yerine yenileri bulundu. ancak, ilk güne oranla sefer yapan tramvay sayısında bir azalma vardı. bunun nedeni ise şehir seyrüsefer merkezi’nin (kent trafik merkezi) aldığı tedbirlerdi. merkez memurları, tramvaylarda vatmanlık yapan bazı kişileri, vatman ehliyeti olmadığından dolayı işten alıkoymuş, bu şekilde muhtemel kazaları önlemek istemişti. şirket, 1920 grevi sırasında da aynı yöntemi uygulayıp, ehliyeti olmayanlara tramvay kullanma izni vermiş, hatalı kullanım sonucu bir tramvay cayır cayır yanmış, içindekiler canlarını zor kurtarmışlardı.
grevin ardından işsiz kalan tramvay işçileri, aksaray’daki cemiyet merkezlerinin önünde toplu halde;
i.hizliresim.com/...
şişli, aksaray ve beşiktaş tramvay depoları çevresindeki kahvehanelerde oturup grevin sonucunu beklemekte olan işçilere, diğer bazı işçi kuruluşları yardımda bulundular. otomobilciler cemiyeti 4 bin lira verdi, ayrıca otomobil başına grev süresince 1 lira vermeyi yükümlendi. demiryolu işçileri, 2 bin lira topladı. 45 bin tütün işçisi de dayanışma için bir günlüklerini grevcilere armağan ettiler. ancak bu yardımlar yeterli değildi. grevin sonucunu tahmin eden gazetelerde ise işçilere “işe dön” çağrısı yapılıyordu. cumhuriyet gazetesi’nde bu konudaki çağrı şöyleydi: “grevlerin menfi (olumsuz) neticesini gören tramvay amelesine samimiyetle tavsiye ederiz. ameleler! verilen mühletten istifade ediniz. işinizin başına gidiniz. aksi taktirde işsiz ve sefalet içinde kalırsınız.” milliyet gazetesi’nde ise şöyle denilmekteydi: “tramvaycı türk ameleye tekrar tekrar tavsiye ederiz. derhal iş başına avdet ediniz (dönünüz). çocuklarınızı aç bırakmak vebalini boynunuza almayınız.”
grevci işçiler, tuttukları üstü açık otomobille şehir içinde gezinti yaparlarken;
i.hizliresim.com/...
istanbul tramvay şirketi, grevin etkisini minimum düzeye indirmek için her çareye başvuruyor, işçilerden esirgediği parayı cömertçe harcıyordu. çalışmalar, çift gündelikle ve özel lokantalardan yemek verilmesiyle ilerliyordu. ayrıca, yoğunluk nedeniyle işini terk etmek zorunda kalan vatmanlara, yeniden göreve başlamaları halinde bir lira fazla ücret ödeneceği açıklanmıştı. sefere çıkan tramvay sayısı bu nedenle giderek artarken, grevci işçilerin sayısı azalıyordu. vali vekili muhittin bey, gazetecilere yaptığı açıklamada, “grevci ameleye acıyorum” dedikten sonra şunları ekliyordu: “vaziyeti görüyorsunuz, tramvay şirketi hariçten aldığı amele ile tedricen seyrüseferi hal-i tabiiye irca etmektedir. bu itibarla grevci ameleye acıyorum. onlar hala kendilerinden olmayanların sözleriyle hareket ediyorlar.” bu arada tramvay şirketinin işten çıkardığı eski müdürlerden manolyan efendi’nin grevci amelelerden ileri gelenlerle temas ederek onları greve devam etmeleri için teşvik ettiği belirlenmiş, manolyan efendi yakalanarak soruşturmaya başlanmıştı. istanbullular ise günlerdir süren bu sessiz kavgayı ilgiyle izliyor, biran önce bitmesi dileğinde bulunuyorlardı. tramvayların yeni çalışma düzenine alışmışlardı. ilk tramvay sabah 05:30 yerine 07:30’da depodan çıkıyor, seferler 24:00 yerine 22:00’de sona eriyordu. seferler çok aralıklıydı, ama tramvaya binemeyenler, mesafe yakınsa yürümeyi tercih ediyorlardı. at arabaları da yeniden çoğalmıştı. bu arada, kentte bir firmanın getirttiği tek kişilik taksinin deneme çalışmaları yapılmaktaydı. ancak bu taksiler, ilgi görmediğinden seferden kaldırılacaktı.
grevin başlamasıyla birlikte, zaten her vakit dolu olan tramvay duraklarında bekleyenlerin sayısı giderek artmıştı;
i.hizliresim.com/...
grevin, işçilerin işsiz kalmasıyla sonuçlanacağını gören cumhuriyet halk fırkası yetkilileri, şirketle işçiler arasında arabuluculuk yapması için 12. bölge müfettişi hakkı şinasi paşa’yı görevlendirdiler. hakkı şinasi paşa, iki taraf için de bir umut olmuştu. istanbul’a gelen hakkı şinasi paşa, önce işçi temsilcilerini dinledi. bir gün sonra da istanbul tramvay şirketi yöneticileriyle tam 3 saat süren bir toplantı yaptı. toplantıdan sonra yaptığı açıklamada paşa, “bugün de şirket murahhaslarını dinledim.
tramvay işçileri, grev kararını şişli tramvay deposunda yaptıkları toplantı sonucu vermişlerdi;
i.hizliresim.com/...
nokta-i nazarlarını öğrendim. kendimde tebellür eden (beliren) kanaate göre tavassuttan vazgeçmeyi muvafık buldum. grevcilere, grevi bırakmaları vesayesindeyim (vasiyetinde bulundum)” dedi. hakkı şinasi paşa’ya bağlanan ümitler de böylece sönerken, grev haftasını dolduruyordu. 14 ekim’de, şişli tramvay deposunda bir araya gelen grev liderleri son durumu görüştüler. o gün arabaların yüzde 85’i sefere çıkmıştı. grevden ümidini kesen işçiler de, işlerinden olmamak için birer ikişer göreve dönüyorlardı. grev liderleri, “haklarının savunmasını kayıtsız şartsız cumhuriyet hükümeti’ne bırakarak göreve başlamaya” karar verdiler ve durumu vali vekili muhittin bey’e bildirdiler. ancak işten çıkarılan tüm işçiler yeniden işe alınacaktı. şirket bu isteği kabul etti.
15 ekim 1928 sabahı, tramvay depoları yakınlarında ya da yol güzergahında oturanlar, sabah alaca karanlıkta alışkın oldukları seslerle uyandılar. şehirde hayat normale dönmüş, tramvaylar düzenli seferlerine başlamıştı. grev kararı alan tramvay işçilerinin liderleri ise kendilerini bekleyen tehlikeden habersizdiler. işveren onları ‘kara liste’ye almıştı ve iki yıllık bir süre içinde çeşitli gerekçelerle işten çıkaracaktı.
bibliyografya:
fi tarihi istanbul tram workers and the turkish socialist party in the armistice period
popüler tarih
dimitır şişmanov, türkiye işçi ve sosyalist hareketi (1908-1965)