pek çok kişi tarafından tanınmayan amerikalı bilgisayar programcısı. 1986 yılında doğmuş, hakkında açılan onlarca davanın akabinde 2013 yılında intihar ederek hayata gözlerini kapatmıştır.
aaron'un internet dünyasını keşfetmesi 10'lu yaşlarında başlıyor. basic ile başladığı programcılık hayatında tasarladığı ilk web projesi ise theinfo.org adlı site. henüz wikipedia'nın dahi var olmadığı yıllarda, çok kullanıcıyla ortak bilgi paylaşımı yapılmasına imkan veren bu siteyi hazırlamış ve hayata geçirmiş. hatta ödül kazanmış.
onun savunduğu en temel fikir, bilginin ücretsiz olarak paylaşılması idi. amerikan anayasasına göre tüm vatandaşlarla açık olarak paylaşılması gereken federal mahkeme kararlarının ücretsiz paylaşılması için mücadele etti. bu paylaşım koca ülkede belirli sayıda kütüphanede ücretsiz yapılınca, kendisi bu kütüphanelere giderek veri çeken programlar devreye soktu. kütüphanede wireless ile evrakları çekmek yeterli gelmeyince kütüphanenin sunucusuna bir bilgisayar ve harddisk bağlayarak bunu yapmaya başlaması, hakkında açılan davaların başlıca sebebi oldu. mücadele ettiği süreçte milyonlarca belge ve bilimsel yayının ücretsiz olarak insanlara ulaşmasına aracı oldu ancak bu girişimleri, bu asi ruhu, bu mücadele hırsına karşı hakkında açılan davalar dünya ve insanlık ile ilgili umutlarını tüketti.
benim gözümde aaron swartz sözlük fikrinin temelinde yatan kişi. 14-15 yaşında rss alt yapısının kurulmasını sağlayan ekipte olması, creative commons sistemini kodlamış olması, reddit kurucu ekibine katılıp gelişmesini sağlaması, yaptığı her işte, bilginin özgürce paylaşımı için mücadele ettiğinin göstergesi aslında.
the ınternet's own boy diye bilinen hatta ölümünden sonra hayat hikayesinin anlatıldığı biyografik eser: the ınternet's own boy: the story of aaron swartz'a konu olan, daha çok internette özgürlük adına yaptığı çalışmalarla tanınan abd'li yazılımcı ve aktivist.
onu özel yapan olay; yaptığı çalışmalarda asla kar amacı gütmemesi idi.
babası bilişim sektöründe çalıştığı için çocukluğundan itibaren bilgisayarla haşır neşir olmuş, 14 yaşında büyük bir organizasyonda çalışmaya başlamıştır.
mıt'nin veri arşivine sızıp verileri yedekleyip, ücretsiz olarak erişime sunmuş ve ardından yargılanmıştır.
hayatına mal olan, sopa (stop online piracy act) yasasının çıkmasına karşı meydanlara çıkmış, konuşmalar yapmıştır.
e yasa da haliyle uygulanamamış, hükümet de cezayı kendisine kesmiştir; daha önce yargılandığı suçlarla birlikte hapis ve para cezasına çarptırılmış, bundan ötürü girdiği depresyon sonucu yaşamını sonlandırmıştır.
ufuk açan girdileri olan bir yazar. mühendislik diplomam yok ama yazdığı şeylerin bazıları her türlü iş koluna uygulanabilir diye düşünüyorum.
şimdi gelelim esas alanım olan müzik eleştirmenliği, bilinçli dinleyicilik, kendi çapında bestecilik, amatör müzik tarihçiliği kısmına.*
beste düzenlemeleri güzel ama nasıl yaptı bilmiyorum. hazır kütüphane kullanarak beste yapmak bana bestecilikten çok kolajcılık gibi geliyor. benim tarzım değil çok. ama şu da var kolajla bir şey ortaya koymak da bir sanat. adam düzenleme yapmış, bir şey diyemem. ama ben notaları teker teker girmeyi ve notalarımı da insanlara göstermeyi seven biriyim. "açık kaynaklı müzik" gibi bir hayalim var. gerçi bu hayalim zaten barok dönemde ve klasik dönemde besteciler tarafından zaten uygulanıyordu da müziğin burjuvalaşması ve merkezinin saray ve kiliseden uzaklaşması sonucunda "siz benim motiflerimi kullanamazsınız beyefendi!" durumu hasıl oldu.
uzak doğu'nun batı senfonisi'nde sanki pirinç üflemelilerde biraz fazla vibrato kullanılmış gibi. kayıttan dolayı mı öyle bilmiyorum ama bu biraz yapaylık yaratıyor mesela. gerçek hayatta o kadar çok vibratoyu orkestra müzisyenleri kullanamaz sanırım. bu sebeple de bestecilik yaparken "bu enstrümanın sınırları nedir? ortalama bir orkestra müzisyeni ne derecede çalar? müzikten taviz vermeden nasıl müzisyene kolaylık sağlarım? enstrüman doğal ortamında nasıl çalınıyor?" türü şeylere dikkat etmesi güzel olur. özet olarak enstrümanları tanımasını tavsiye ediyorum kendisine. tabii amatör besteci olduğum için bana "sen kimsin ulan!" da diyebilir.*
not: bu sefer silmeyeceğim gidiyi. bunları yazmak için silmiştim bir önceki girdimi.*