sorgudaki uzun işkenceler sonunda, uzuvları kesilerek öldürüldü. korkunç işkenceye rağmen konuşmama gücünü ve inancını kendinde buldu. yani böyle bir fiziksel yetisi ve manevi duruşu vardı. 18 mayıs 1973'te öldüğü kabul edilir. naaşı, parçalar halinde, bir torba içinde teslim edilmişti ailesine.
sosyalist sol küme kendisini az veya çok över ve anar ama -sosyalist sol kümeyi de kapsayan- genel bir sol küme içinde bir mahir çayan hele de deniz gezmiş kadar sahiplenilmez ve tutkulu anılmaz. bunun çeşitli sebepleri olabilir. bir sebebi o'nun denizlerden ve mahirlerden 1 yıl daha geç katledilmesidir. başka bir sebebi belki, kişiliğinin ve öldürülmesinin o zamanki medyaya -deniz gezmiş'e kıyasla- yansımaması olabilir. önemli bir sebebi de o'nun duruşudur: katı bir anti-kemalisttir. kemalizm de sol kümeye -öyle ya da böyle- dahil olduğu için (kâh aydınlanma çağı felsefesinin marksizmle akrabalığı, kâh "ortanın solu" üzerinden) ve ayrıca sosyalist öncülerin bir kesimi de hep kemalistlerle aynı olan halk kesiminden ve aydını zümreden doğduğu için o'nun gibi düşünen birisi de aykırı kalıyor. halbuki, deniz gezmiş'le -ideolojik olarak- yakındırlar: ikisi de mao'dan çok etkileniyor, dağa çağırıyor, ikisi de yarı-feodal bir türkiye tespiti yapıyor. o zamanki düzene "faşist" diyor.
kendisi, doğu perinçek'in -o dönem- illegal olan maocu hareketine mensuptu ama daha sonra perinçek'ten ayrılan grubun içindedir.
türkiye'nin yarı-sömürge ve yarı-feodal olduğunu savundu, rejimin adını ise kemalist diktatörlük koydu. çin komünist devrimi'nden ve 1966'da başlayan çin kültür devrimi'nden çok etkilenmiştir. (çin komünist devrimi, çin komünist partisi liderliğindeki proletarya, köylülük, küçük burjuvaziyi ve milli sermayedarları kapsayan bir devrim olarak lanse edildi. çin "kültür devrimi" ise anti-bürokratik temizliği vaadediyordu, kariyeristlerin değil ama dava adamlarının, gençlerin, gerçek devrimcilerin öne çıkmasını vaadediyordu.)
kürt sorunu konusunda incelemeler yaptı, ulusal baskının yalnızca kürt emekçilerini değil kürt burjuvaları ve toprak ağalarını da etkilediğini savundu, ulusların kendi kaderini tayin hakkı üzerinde durdu.
savunduğu çizgi bölünmelere ve değişikliklere rağmen günümüze kadar -çok değişmeden- varlığını devam ettirmiştir.