1. 'na verilen isim.
    #13835 thedirector | 8 yıl önce
    0lakap 
  2. 'den beri kullandığımız isim. Bir de harika bir marşı vardır. Klibi de baya hoştur.

    m.youtube.com/...

    İnsan bi tuhaf oluyor. Sene .
    #18289 limonlukek | 8 yıl önce
    0lakap 
  3. lakabı.

    (eski adıyla dünya basketbol şampiyonası) hazırlıklarına devam ediyorlar. turnuvada e grubundayız ve amerika, çekya ve japonya'yla sırasıyla 1, 3 ve 5 eylül 2019 tarihlerinde şanghay'da karşılaşacağız. turnuvanın ev sahipliğini yapan çin'in 8 şehrinde oynanacak olan turnuvaya katılacak olan ülke takımları arasında kapalı kutu olanlardan biri gibiyiz. oynadığımız bütün hazırlık maçlarını izledim. yunanistan'da 29.'su yapılan akropolis turnuvası yarın bitecek ve yunanistan, sırbistan ve italya'yla son hazırlık maçlarını oynayarak çin'e gideceğiz. turnuva dün başladı ve sırbistan'a farklı kaybettik. aslında bu seneki hazırlık maçlarının hepsini kazanmıştık, bu da bize büyük bir ders ve tecrübe olacaktır.

    kadro akropolis'ten sonra 12 sporcuya inecek. şu anda 14 sporcu var. sanırım , ve 'dan 2'si kadrodan çıkartılacak çünkü hazırlık maçlarında en az süreyi onlar alıyor. kadro derinliği açısından kötüyüz, pota altı savunmasında semih erden'in kronik sakatlıklarının yok olmasını bekler bir haldeyiz, dış şut gücümüz hazırlık maçlarında sürekli ilk 5 başlayan, yıllardır verimsiz olmasıyla bilinen melih mahmutoğlu'nun eline kalmış durumda. 1 ve 2 numarada çok büyük sıkıntımız olmasa da, özellikle 4 ve 5 numaradaki kadro derinliğimiz gerçekten de içler açısı.

    kendimce muhtemel gördüğüm dünya şampiyonası kadromuzu yazayım aşağıya:

    1-
    2-
    3-
    4-
    5-

    yukarıda saydığım 3 isimden biri de kadroda olacak ama karar veremedim. büyük ihtimalle, dünya şampiyonasında çok az süre verecek olsak da, cedi'yi yedeklemek elzem olduğu için yiğit 3 numara yedeği olarak benchi ısıtacak. devşirme wilbekin'in hücumda sorumluluk almaması, savunmada da sürekli adamını kaçırması nedeniyle ilk 5 tercihi o olmayacaktır. zaten doğuş-furkan ikilisi hazırlık maçlarında 1 ve 2 numara olarak sahada olduklarında uyum sağlama noktasında istenileni az çok vermişlerdi (doğuş'un kadronun en iyi savunmacısı olması ile furkan'ın hücumda oyun kurucu gibi oynayabilmesi çok önemli). cedi-ersan uyumu da yer yer kendini belli etti (özellikle senegal ve fransa maçlarındaki alley-oopları, furkan'ın hücumdaki patlayıcılığıyla birleştirerek bu iki oyuncumuz kurgulamıştı).

    5 numara ise tam bir kara delik. 3 oyuncudan 1 oyun bilgisi iyi bir 5 numara çıkartamıyoruz. ege birkaç maç ilk 5 de başladı (semih'in sakatlığı halâ tam olarak geçmemişti, akropolis'te de bu yüzden çok az süre alabiliyor) ama fazlasıyla korkak göründü. size'ı eh işte, pozisyon bilgisi ise oldukça kötü. düz bir 5 numaranın en korkulan yönü olan çabuk faul problemine girme sorunu ege'de yok. ege ile ilgili en iyi şey bu belki de. hücumda da iyi box out alabiliyor, pick and rolllarda başarılı olabiliyor ve ayakları bir 2,07'lik bir uzuna göre çok yavaş değil. ama bunların hiçbiri kendisi üzerinden oyun çizilebilecek, savunmada ona yaslanarak düzen alınabilecek bir seviyede olduğumuzu gösteremiyor. sertaç'ın hemen hemen sıfır olan hücum katkısı büyük soru işareti. ayakları çok yavaş olduğu için savunmada da rakibi tehdit edemiyor. dünkü sırbistan maçında ve sertaç oyundayken adeta içinden geçtiler o'nun. marjanovic gibi devasa uzunları adam adama savunmak zaten mümkün değilken, yardım getirme savunmalarında da dev sıçtık. özellikle 4 numara savunmasında, ersan da parkede değilken, metecan-sertaç veya berkan-ege ikilileri çok toy kalıyor. 1-2 numarası akıllı olan rakipler "topu içeri indir, uzunu kapatırlarsa dışa çık, 1-2 kendi arasında oyun kurup feyklerle alan açsın, 4-5'ten birinin savunmacısı yardıma geldiği anda topu tekrar içeri indir ve kolay sayıyı bul" çizili oyununu sık sık oynadılar. ege'nin ayakları hızlı ama yardım savunmasında nereye gideceğini, rakibin hangi oyuncusunun pas kanalını kapatacğını yer yer karıştırıyor. sertaç zaten gelişiminin sonlarında (28 yaşında) ve olabileceği en iyi seviyeye geldi bence. semih'e gelirsek... uzun süre basketbol oynamadan tedavilerle geçirdi ve geçen yıl istanbul büyükşehir belediye'de oynadı. istatistikleri fena değil ama sertaç'ın tüm sezonda efes'te 50 küsur maç çıkartabilmesine karşılık semih sadece 28 maç oynayabilmiş durumda. ayrıca kronik bel sakatlıkları da devam ediyor, bu sakatlık bölgesi uzun süredir yumuşak karnı olmuş durumda. box outlarda ve özellikle sırbistan maçındaki marjanovic/jokic savunmasında kendini hiç zorlamadı. ülkede semih'ten başka ilk 5 yazabileceğimiz temel özelliklere sahip bir uzun ol(a)madığı için ufuk sarıca o'nu sakat sakat kadroda tutmayı deniyor. keşke 18 yaş altından bir uzun çağırsaydık ya da ncaa götünü fena halde kaldırdığı için milli takıma gelmeyen 'i bir şekilde ikna etseydik... semih'le koca bir dünya şampiyonası nasıl geçecek; bilmiyorum. umarım ege fazla süre alır da, kendini gösterebilir. beni de bir güzel yanıltır da mutlu olurum.

    takımın temel direği cedi. ersan'ın takım kaptanı olması bir yana (aslında melih takım kaptanıdır ama kendisini takımın kımıl zararlısı olarak gördüğüm için saymıyorum), takım liderliği cedi'nin üzerinde. hazırlık maçlarında kendisini pek zorlamadan çift haneleri buldu, hücum katkısı verirken istatistik kağıdını da doldurdu. cedi'nin patlayıcı gücünün olmaması ile ersan'ın statik bir şutör halini hareketli bir hücumcuya -gençken bile- dönüştürmemiş olması, bu ikilinin arasındaki ikili oyunlarda yavaş kalmamıza sebep oluyor. doğuş-furkan oyundaysa, doğuş'un içeri dirbblingleri ve furkan'ın beklenmedik anlardaki katkıları cedi ve ersan'ın üzerindeki savunma baskısını da azaltıyor. son sırbistan maçında ersan'ın berbat ötesi şut yüzdesi (saha içi 10'da 3), furkan'ın sürekli kendine oyun kurması, cedi'nin destek bulamaması, pota altı savunmasında çok kötü bir performans göstermemiz ve tabii ki basit top kayıpları canımı sıktı. wilbekin iyi bir hücumcu ama kerem tunçeri tipi bir oyun kurucu değil. topu getirip dağıtması beklenmemesine rağmen, bu işin altına her girdiğinde rakibe verdi topu. fastbreakler özellikle maçın ilk yarısında havada uçuştu. ersan'ın gitgide daha da durağan oynaması ve cedi'nin perdeleme sonrası ikili oyunlarında topu eline istemesi wilbekin'in henüz alışabildiği oyun planları ögeleri değil bence. bu yüzden, wilbekin sahada olacaksa, furkan'ın topu getirmesi ve wilbekin'in birebir zorlamalarından sonra cedi ve ersan'a pozisyon yaratması veya kendisinin pozisyon bitirmesi gerekiyor. senegal maçı hariç, bunu da göremedik.

    bizim açımızdan sıkıntılı bir dünya şampiyonası olacak. grupta amerika var diye biraz rahatız ama çekya ve japonya'dan birine toslarsak, turnuvada sadece 3 maç yapıp türkiye'ye dönebiliriz. amerika'nın eksik kadrosu herkesin alay konusu halinde ama grubun ve turnuvanın halâ favorisi olduklarını düşünüyorum. sırbistan'ın 'siz haliyle bile kadro derinliğini arşa çıkardığı bir turnuva göreceğimizden de eminim (efesli , takımın yıldızı , statik şutörlüğün kitabını yazmış , 4 numara oynadığında ciddi boyutlarda eşleşme sorunu yaratabilen ve tabii ki iki kule marjanovic ve jokic. güzel takım, di' mi?). savunmayı yapamadığımız zamanlarda hücumda varlık göstermeyi öğrenebilmemiz, sadece savunma odaklı bir oyun planının ancak ve ancak cedi ve ersan'ın oyunun kontrolünü ellerine aldıklarında işe yarayacağını anlamamız ve 30+ dakikalar vereceğimize inandığım doğuş-furkan ikilisinin maç içi ani düşüşlerini en aza indirmemiz gerekiyor. bunları sağlarsak, grubu 2. bitirip çaprazdan -muhtemelen- yunanistan ve karadağlı ikinci gruba yükseleceğimiz kesin. ikinci grupta amerika, biz, yunanistan ve karadağ arasından gene 2. olmamız gerek. böylece çeyrek finalde litvanya, fransa ya da almanya'dan biriyle eşleşme ihtimalimiz var. bu yolla ispanya, sırbistan ve rusya'dan biri ile de yarı final oynayabiliriz. yol çok uzun ve şimdiden "kesin bu çıkar karşımıza" demek hayalperestlik, biliyorum. özellikle ilk iki gruptaki sıralamalar çok şeyi değiştirecektir. 2 yıl önceki 'nda yunanistan'ın çaprazdan eşleşeceği rakibini katakulliyle (kabaca maç satarak) belirlemeye çalışması halâ hafızalarda yerini koruyor. şu ilk grubu kazasız, belasız ve hepsinden önemlisi sakatlık yaşamadan bitirelim; sonra zaten dünya şampiyonası başlığında gerisini değerlendiririz.

    dünya şampiyonası öncesi son hazırlık maçlarını oynayacağımız 29. akropolis turnuvası dün başladı, bugün ve yarınki maçlarla devam edecek. maçları canlı yayınlıyor. bugün yunanistan, yarın da italya'yla oynayacağız (akşam saatlerinde oluyor maçlar. dünkü sırbistan maçı 6'daydı. bugünkü 8 buçukta, pazar günkü de gene 6'da oynanacak). müsait olursanız izleyin bence. eylül'e hazırlık yapıp buram buram milliyetçilik pompalarsınız belki damarlarınıza.
    #156823 lake of the hell | 6 yıl önce
    0lakap 
  4. biraz önce akropolis turnuvası'ndaki son maçını italya'ya karşı oynayarak hazırlıklarını tamamlayan türk a milli basketbol takımı lakabı.

    'nın kafasında nelerin döndüğünü akropolis'ten önce daha net biliyorduk. özellikle tunus, senegal ve ürdün maçları ile bu turnuvadaki sırbistan, yunanistan ve italya maçlarındaki takım yapısı arasında korkunç değişimler yaptığı için benim gibi kafası oldukça karışmış izleyiciler olduğundan eminim.

    - takımın 1 numarası halen net değil, bu çok net. wilbekin ve doğuş değişmeli oynadı, berk ise son italya maçında süre alabildi. tam saha baskı yapmak gerektiğinde sahada doğuş olacak, burası net ama sete set hücumlarda, skorlar da birbirine yakınsa, sahaya ilk olarak hangi stratejiyle çıkacağız; ben bilmiyorum. sarıca'nın kendisinin de bunu belirlediğini sanmıyorum. wilbekin'in hücum katkısı sırbistan maçında iyiydi, yunanistan maçında berbattı, italya maçının son 4 dakikası hariç gene berbattı. doğuş ise, her zamanki gibi dış şut sokamama üzerine tezlerine yenilerini ekliyor, set hücumu yaparken sık sık boş bırakılıyor (çünkü rakip için tehdit oluşturmuyor). wilbekin'in adam değişmeli, hızlı savunma yapmak gerektiğinde takımın el bombası yükünü melih'le birlikte çektiği de unutulmamalı. berk ise, italya maçının "dönmez artık buradan" dakikalarında sahadaydı ve iyi de performans sergiledi ama fiziği, dünya kupası'nda karşılaşacağımız japonya ve çekya gibi sert takımlara karşı yeterli değil. ikili eşleşmelerde bile zaaf yaşayabiliriz. büyük ihtimalle berk çin'e götürülmeyecek. 1 numara olarak denenmiş buğrahan'ın da yer yer çıkış göstermesine rağmen, önceliğimiz takım halinde savunma yapabilecek düzeni oturtmak olduğu için, nihai çin kadrosunda olabileceğine ihtimal vermiyorum.

    - 2 numara net olarak furkan. ama furkan'ın akropolis'te ilk 5 çıktığını çok az gördük. genelde yedekten gelip az süre aldı. yunanistan maçında 25 sayı atması kimseyi kandırmasın; takım halinde hücumda sorumluluk alamıyorduk ve furkan'ın temel özelliği olan "topu bana verin, savunmayı yarıp geçeyim" bencil oyunu işimize yaradı. bana kalsa melih'i mahalledeki basketbol sahasında 3'e 3 maç yapmaya bile evinin ziline basıp çağırmam ama sarıca kendisini kesin olarak kadroda tutacak ve çin'e götürecektir. italya maçının stres yükü az olan dakikalarında bile bomboş şutları kaya parçası savurur gibi potaya gönderdi. ayrıca melih'in çok çabuk oyundan düşmesine neden olan bire bir adam savunmasındaki beceriksizliği göz kanatıyor. bugünkü italya maçında nadiren de olsa karşı karşıya geldiği melih'in tüm savunma defolarını birkaç pozisyonda gözler önüne serebildi: ayakları 1,91'lik bir kısa için çok yavaş, pick and roll oyunu oynayan rakibe karşı adamını her an unutabilecek kadar konsantrasyonu düşük, ribauntu zaten hiç olmadı (böylece "kısalardan da ribaunt katkısı gerek" noktasında sınıfta kalmaya mahkum), ikili sıkıştırma yaptığımız tam saha baskılarında rakibe boş alan açabilecek derecede pozisyon bilgisi kötü. ben ne fenerbahçe'nin ne de milli takımın kendisini yıllarca "elit şutör" olarak kadrosunda tuttuğunu anlayamayanlardanım. belki de benim basketbol bilgim yetmiyordur. bu da mümkün.

    - 3 numarada cedi tek opsiyonumuz. sarıca, italya maçı hariç, metecan'ı 3 numarada hiç denemedi. yiğit var 3 numara oynayabilen ama onu da akropolis'te pek az gördük. dış şutu güvenli yiğit'in ama savunmada size eksikliği ile eşleşme zaafı yaşatabilir bize. cedi'den başka alternatifimiz olmayacak burada. yiğit çin'e gidecek kadroda yer alırsa, daha önce de bahsettiğim gibi, sadece benchi ısıtmakla görevlendirilecektir.

    - 4 numaradaki ilk opsiyon tabii ki ersan'ımız. seneye 33 yaşında olacak ama ayakları pozisyonuna göre halâ hızlı, oyun bilgisi halâ oldukça yüksek, hücum ya da savunma fark etmeksizin ribauntlara yardımını geliştirmiş, ikili oyunlarda size farkı yaratabilen bir 4 numaramız nihayet oldu (burada küfür var gibi düşünün) ama jenerasyon olarak biraz geç kaldık. berkan'ı akropolis'te hiç görmedik (sarıca kendisine 0 dakika süre verdi). berkan da çin'e gidecek kadroda yer almayacaktır. metecan'ı 4 numarada italya maçının son çeyreğinde gördük. sarıca metecan'a "çaprazdan içeriye gir, pota altındaki savunmayı dağıt; ardından ya boştaki adamı gör ya da pozisyonu bitirmeye oyna" dedi ve metecan gentile'dir, 'dir dinlemeden kararttı orayı. ayrıca metecan, gentile'nin hücumdaki etkinliğini de kendisine top aldırmayarak son çeyrekte tamamen bitirdi. akropolis turnuvası en çok metecan'a yaradı. turnuvadan önce bence kadrodan çıkartılacak sporculardan biriydi. şimdi ise, sarıca dahil, kimsenin bu kadar emin olduğunu sanmıyorum. gerekirse cedi'yi 4 numaraya koyup, metecan'ı 3'e alıp ersan'ı dinlendirerek bile önde olduğumuz maçların bir kısmını rahat geçirebileceğimizi düşünüyorum.

    - 5 numara akropolis'ten önce kara delikti, turnuvadan sonra ise "keşke ya da 40 yaşında da olsa 20 dakika sahada kalabilecek kadar oyun ve pozisyon bilgisine sahip olduğunu bildiğimiz kadroya çağırılsaydı" der hale geldik. semih italya maçının önemli bölümünde oynadı, sırbistan ve yunanistan maçlarında ise az süre buldu. ilk iki maçta cayır cayır sıçtı, italya maçının bazı anlarında iyiydi. ayakları çok yavaşlamış, hücumdaki 5 numara ayak hareketlerini yapana kadar kendisinin savunmasına rahatlıkla yardım geliyor, gene hücumda kendisi üzerinden oyun kurduğumuzda, sırtına aldığı karşı pivotu potanın dibine kadar sürükleyemiyor ve kaçak dövüşerek pozisyon öldürüyor. savunmada yer yer parladığı anlar oldu, yalan söyleyemem ama bunun da yeterli olduğunu sanmıyorum. ben semih'i en az 14 yıldır takip eden izleyiciyim. kendisinin boston celtics'teki sakatlık dönemi dahil olmak üzere, bu kadar düşüş yaşadığı bir performansına denk gelmedim. sanki 2,13 ve neredeyse 110 kilo civarında değilmişcesine, kendisinden geniş pivotlara karşı eziliyor sürekli. oğuz'la ikisinin bundan 10 yıl kadar önceki ikili oyunlarını keyifle takip ederdim. şimdi ise, top semih'e indiğinde göz kapaklarım seğiriyor. yedeği sertaç ise, basketbol bilgisi olarak gelebileceği en yüksek noktada olmasına rağmen, halâ yeterli değil. 1996'lı ege sırbistan maçında süre aldı, sonraki maçlarda parkeye çok az çıkabildi. sarıca'nın kadrodan çıkartılacak isimler arasına ege'yi de -kafadan- yazdığını düşünmemek aptallık olur ama semih ve sertaç'ın 5 numarayı doldurduğu bir kadronun özellikle amerika ve çekya maçlarında en büyük kabusumuz olacağını şimdiden görememek de büyük bir akıl tutulması olacaktır. sarıca'nın bu 3 ismi de çin'e götürmek zorunda olduğunu, maçların stres, skor ve oyun planı değişikliklerine göre her sporcuya da süre verebileceğine inanıyorum. eğer 5 numara kontenjanımız 2 sporcuya düşürülerek çin'e gidersek, gruptan çıkabileceğimize dair inancım yarı yarıya azalacak, zira burası, önceden de yazdığım gibi, bizim kara deliğimiz. ya biz karşı takımı buradan yutacağız ya da karşı takım bizi bu alanda içine çekip bitirecek.

    yarın ufuk sarıca ntv'ye konuk olacakmış. kadro planlamasına dair kafasında şekillenen sistemin ipuçlarını duyabiliriz. kadronun hem savunma hem de hücum yükü cedi, ersan ve furkan'ın sırtında. bu değişmeyecek. wilbekin, doğuş, metecan gibi sürpriz katkı verebilecek isimlerle de yedekleri oluşturacağız. evet, 5 numaradan kimseye güvenmiyorum, isimlerini dahi yazmayacağım. oğuz, kaya, , gibi yetenekli ve milli takımın tam da ihtiyacı olan şekilde yetiştirilmiş uzunlar üretemeyen alt yapılara 1, bu uzunlar yetişmiş olmasına rağmen a takım kadrosunda yer ver(e)meyen koçlara 2 kere küfür ediyorum.

    eylül'e doğru dünya kupası başlığını açıp tüm takımları yorumlarım. italya'nın gentile ve bellinelli haricinde, kadrosunda tutup çin'e götürmek için bütün şartları zorladığı 'nin varlığından, sırbistan'ın teodosic'siz dahi keyif verecek bir kadroyla d grubunu domine edeceğinden, yunanistan'ın kendisini karadağ'dan başka zorlayacak bir rakip bulunmayan f grubunda 2,21'lik nba mvp'si 'nun sırtında, önderliğinde (sanırım 'ın dünya kupası kadrosunda yer almama ihtimali var) önünün açık olabileceğinden falan bahsederiz. bizim için gelecek biraz karanlık görünüyor ama 10 yıllardır sadece gazla çalışan milli takımlara sahip olmuş bir ülkenin evladı olarak "sırayla değil, üst üste dizilip gelin lan!" gazını 1 eylül'e kadar damla damla vücuduma zerk etmekten de geri durmayacağım. siz de böyle yapın, ki eylül'de turnuva başladığında içinize sinmiş bir destek vereceğinizden emin olun bence.
    #156929 lake of the hell | 6 yıl önce
    0lakap 
  5. uzun yıllar konuşulacak dünkü amerika maçıyla birlikte hem yurt içi hem de yurt dışında hakkında takdir yazıları yazılmış a milli basketbol takımımız.

    dünkü maçın tamamını şuradan izleyebilirsiniz. özellikle amerika ve ingiltere kökenli köşe yazarlarının hakkımızda yazdıklarını da okumak istersiniz belki. onları da aşağıya iliştireyim:

    - team usa got lucky as hell

    - usa avoid upset

    - u.s. escapes turkey at fiba world cup in closest win in 13 years

    - it really hurts, turkey's furkan korkmaz said

    - usa basketball somehow gets past turkey

    - turkey wasn't afraid of team usa

    denver, san antonio gibi milliyetçi eyaletlerde çıkan gazete ve bloglarda genellikle kendi takımlarını fena halde eleştirip bizim hakkımızı sonra teslim etmişler. the guardian gibi avrupa kökenli gazeteler ise, hiçbirini sayıya çeviremediğimiz son 4 serbest atışa vurgu yapmış. genel olarak amerika'nın kırılganlığından, turnuvanın devamı için halâ favori olduklarından ama 'in oyuncuları biraz azarlaması gerektiğinden bahseden yazılar da var. en uçuk fikir ise, amerika'nın bize karşı bilerek kötü oynadığı, popovich'in takımın üzerindeki baskıyı ve "biz artık olduk" gazını kırmak için maçı bilerek uzattıklarını iddia edenler. birkaç yazıda bunları da okudum ve götümle güldüm. maçın tamamını tekrar izleyince, bu dev iddiayı yapsa yapsa bizim çocukların gerçekleştirebileceklerini görmek mümkün. amerikan egosu nelere kadir işte.

    edit: linklerden biri hatalıydı, onu değiştirdim.
    #158622 lake of the hell | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    8lakap 
  6. ne yazık ki futbolcular kadar konuşulmayan adamlardır. adamların dipleridir.
    #158627 adamking | 6 yıl önce
    0lakap 

  7. 'nın seslendirdiği parça

    12 dev adam

    uh a dev adam oniki dev adam
    uh a dev adam hey hey hey hey

    her zaman yanındayız
    yalnız bırakmayacağız
    kalpler senle birkez daha
    şampiyon olacağız

    uh a dev adam oniki dev adam
    uh a dev adam hey hey hey hey
    #212970 Angel Spy | 4 yıl önce
    0şarkı