ilginç bir roman olmuş, ben severek okudum. çok sıkıcı gelen yerler de olmuştu ama özellikle bir kısım var aşırı akıcıydı, ne ara okuduğumu fark etmedim bile.
ideolojiye battığı kısımdan çok hoşlanmadım... yani bana biraz zorlama geldi. diğer yandan vermek istediği mesaj mükemmel ve sonunda da çarpıcı şekilde verilmiş.
buna rağmen sonu bana aceleye gelmiş gibi geldi ya da belki yazar zihnimizde soru işaretleri bırakmak istemiş olabilir. bence bir roman denemesine göre oldukça başarılı.
edit: roman hakkında verilmesi gereken ama verilmemiş olan bilgiler
Kurgu, yaşadıkları toplumda mevcut sosyal ve ekonomik düzen altında ezilmiş insanların, adil, eşitlikçi ve daha iyi bir toplum dönüşümü için bir araya gelen isyancıların yolculuğu üzerine. Bütünü ile düşünüldüğünde sanki belirli bir kesime hitaben yazılmış gibi. Muhafazakar bir insan okuduğunda ana düşünceden ziyade farklı noktalara odaklanıp haksız yorumlar getirebilir. Bilmiyorum belki de yazar böyle bir kaygıyı hiç taşımıyor bile. Bana göre Hayatta kalma telaşı arasında Aşk da… sevgi de… dostluk da… bağlılık da güzel işlenmiş.
Akıcı ve sade bir dille yazılmış. Yazım hataları var ama yayın evinden çıkmadığını düşününce, eleştiri yersiz kalıyor. kurgu ve karakterler üzerinden değerlendirme yapmak esas konu haline geliyor. Kurguyu beğendim. Belli ki uzunca zaman üzerine düşünülmüş. Dikkatli okunması gerekiyor, çünkü bir bölümde okuduğunuz bir mekan veya olay o bölüm için anlamsız gelse de sizi akıştan kopardığını düşünseniz de ilerleyen bölümlerde ne şekilde anlam kazandığını, taşların yerine oturduğunu görüyorsunuz. Olay örgüsü sürprizlerle dolu. İyi bir dizi senaryosu çıkar bundan bence.
Abartılı bulduğum bölümler de var. Mesela fadime’nin başına gelen hazin olay; çok gereksiz tırmandırılmış, doğallıktan uzak. Evet roman. Ama işte! kitaplarda denk geldiğim gerçekle bağdaşmayan kısımlar her zaman gözüme batmıştır.
Karakterler üzerine bir iki kelam edecek olursam, genel anlamı ile iyi işlenmiş; Özellikle boksör ayhan. Tipleme romanın içinden çıkıyor karşınızda konuşuyor sanki. Yalnız olay örgüsündeki rol payı ile esra’ya haksızlık edilmiş. Sonuna kadar esra ile fadime’yi karşılaştırdım hep kafamda. Fadime’nin hikayenin sonuna kadar varlığını sürdürüp, esra’nın olay eğrisinin yükselmeye başladığı noktadan itibaren dışarıda kalmasını hep eleştirdim içimde. Yaşadıkları hayat koşulları gereği esra, Fadime’ye göre çok daha güçlü bir karakter. Esra tek başına ayakta durmaya çalışırken, Fadime ancak bir insana dayanarak ayakta kalabildi. Yani hikayenin sonunda “orda kimse var mı?” diye bağıran Fadime değil esra olmalıydı.
Dikkatimi çeken bir başka nokta, ataerkil bir toplum yapısının hakim olduğu bir gözle yazılmamış. Roller ve yetkinlikleri karakterlerin cinsiyetinden bağımsız belirlenmemiş. Gerçi olay örgüsü gereği bundan farklısı da olmazdı sanırım.
Hikaye devamı gelmeye müsait gibi bitmiş. Ben severek okudum. Başlarken şu anki düşüncelere ereceğimi düşünmemiştim açıkçası. Yukarıdaki yorum ve görüşler de tamamen bir okur gözü ile yazılmıştır. emeğine sağlık @seni seviyorum