1. evrenin kökenini sorgulayan, sırlarını çözmeye çalışan, farkındalık sahibi her medeniyet evrenin bilincinin bir parçasıdır. gözlemlenebilir evrenimizde henüz bizim dışımızda bilinç sahibi başka bir medeniyetle temas kuramadık. bizim de olmadığımız, daha doğrusu evrenimizin bilinç sahibi hiç bir canlı barındırmadığını düşünelim.

    milyarlarca yıllık sürecin, büyük patlamayla başladığını farz ediyoruz. atomların, yıldızların, galaksilerin oluşması, evrenin genişledikçe genişlemesi... ve milyarlarca trilyonlarca yıllık süreç de kapıda. kapalı bir sistem olduğunu farz ettiğimiz evrenin entropiye yenik düşmesi, soğuk ve bomboş bir yere dönüşüp sonunda yok olup gitmesi...

    evet, bu var oluş ve yok oluş bir anlam ifade etti mi? etmedi değil mi? hemen yine kendimizi evrenin merkezine koyduk. hayır efendim bir anlam ifade etmesi de gerekmiyor zaten.

    evrenimiz sonsuzsa eğer, yok olup gitmesi de sonsuza uzayacaktır. yani ben öyle düşünüyorum. sonsuzluğun olduğu yerde de zaman kavramından bahsedilemez. bir yıldızın doğumundan ölümüne kadar geçen süre evren için bir anlam ifade etmeyecektir. herhangi bir galakside yükselen medeniyet de evren için bir anlam ifade etmeyecektir.

    diyeceksiniz ki, bir ressamın çizdiği bir resmi değerli kılan başka insanlardır. o resmi kimse görmemiş olsa, sanatçıyı da gözlemci olarak değil de eserin ortaya çıkış mekanizması olarak değerlendirirsek, ortaya çıkan eser hiç bir anlam ifade etmeyecektir.

    peki bizim önümüzdeki eser evren değil de zamansa? sahip olduğumuz bilinç evrene değil de zaman olgusuna anlam kazandırmış olmuyor mu? milyarlarca yıllık süreçte 100 belki 200 bin yıllık bilinç, evreni değil de zamanı değerli kılmıyor mu? sonsuzlukta bir an ve o anı başyapıta çeviren de biziz.
    #229831 nicholai rosicky | 4 yıl önce
    0kavram