bir araba değildir, bir klimadır. etrafı arabayla kaplanmış, canavar gibi çalışan mobil bir klimadır şeklinde tanımlanabilir.
yakışıklı değildir; ama sempatiktir, şeytan tüyü vardır.
geçen sene eylülde kıbrıs'a taşındım. burada her yere bisikletle gitmeye alıştım. şoförler saygılı, yollar düz, şehir ufak. ta ki yaz gelene kadar. esasen burada mevsimler şu şekilde: yaz var, sonbahar var, ikinci yaz var ve cehennem var. yaz geldi demem yanlış oldu, çünkü gelen yaz değil cehennemdi. klimanın altından burnumu çıkardığım anda sıcaktan ağlamaya başlıyordum. üstelik güneş alerjim de var. baktım bu böyle olmayacak, araba bakmaya başladım.
aslında baktığım şey mobil bir klima idi, klimanın yanından ayrılmadan, tepemde bir gölgelikle bir yerlere gidebilmekti hedef. muhtemel satıcılarla telefonda konuşurken ilk klimayı sorup uzun uzun anlattırdım. birkaç araba denedim, kliması yeterli gelmedi, biri de kazalıydı. sonra hayatımın aşkını buldum. 2003 model bir mitsubishi colt. öyle bir kliması var ki 8 saat cayır cayır güneşin altında durmuş araba yemin ederim saniyesinde soğuyor.
gaza bastığım anda çok bağırıyor yalnız, noluyor be olmuştum başlarda. ibreye bakıyorum, hız 40 km :/ yavrum neye bağırıyorsun o kadar, tövbeler olsun diyordum, cvt şanzımanmış, yaparmış öyle.
allahım arabalar hakkında bilgim çok az ama azıcık yakan, kolaylıkla her deliğe giren, direksiyonu yumuşacık, sanki acayip hız yapmışım gibi ses çıkararak rallici gibi hissettiren ve karşıdan bakınca köpekbalığına benzeyen mitsubishi "sharky" colt'umla aşırı mutluyum. canım klimam.
