mümkün değildir. insanlar büyük ölçüde tahmin edilemezler, çünkü zihinsel durumlarını her zaman tam olarak bilemeyiz. insanların bilinçsizce farkında olmadan gelişen motivasyonları vardır ve bunu, muhtemelen kendileri bile fark etmeden gerçekleştirirler. ikincisi, hiç kimse prototip bir insanın psikolojik evriminin dinamiklerinin neye benzediğini incelemeye bile yaklaşamadı henüz, çünkü aslında insanın durumunu karakterize etmek, ölçmek ya da tamamen bilmek bile ampirik olarak çok zordur.
mesela karmaşık deterministik bir sistemin gelecekteki davranışını bilmek için çok basitleştirilmiş iki şeye ihtiyacımız vardır:
1-sistemin mevcut durumunu bilmek.
2-sistemin gelecekteki durumlarının mevcut duruma ve denetleme koşullarına nasıl bağlı olduğunu bilmek.
insanlar söz konusu olduğunda, sistemin şu anki durumu son derece karmaşık bir şeydir çünkü insanların çok geniş bir hafızası vardır, geçmişimizdeki pek çok şey şu anda ne düşündüğümüzü, şimdide ne tür beklentilerimiz olduğunu vb. şekillendirir. bu, doğrudan 1. şıktaki bilgiye sahip olmamızı son derece zorlaştırır. ikinci şıkkın bileşenleri ise muhtemelen bir öncekinden daha karmaşık veya daha fazladır; zihinsel durumumuzda bir veya diğerini yapmaya karar vermemize neden olan zihinsel durumların ve mikro ayrıntıların miktarı o kadar büyüktür ki, açıkça formüle edebileceğimiz bir ortam oluşturmaz bizler için. evrim denklemleri, fiziksel, kimyasal veya biyolojik sistemlerde bir avuç serbestlik derecesiyle yapabildiğimiz gibi, insanlar söz konusu olduğunda olasılıkları karakterize eden serbestlik derecelerinin sayısı muazzamdır.
Bir insanı anlamak yerine öncelikle kendinizi bir insan olarak anlamak yararınıza olacaktır. İnsanların değişken ruh halleri olabilir öyle ki bağlılık hissettiğiniz sevdiğiniz bir kimse sizi belki hayatta girmek istemeyeceğiniz kadar berbat bir psikolojiye bile sokabilir, daha kendisini anlayamamış varlığının amacını bilmeyen ve sorgulamayan bir kimseyi belirli normlarla anlamaya çalışmak zaman kaybından başka birşey değildir. Peki nedir asıl olan insanları anlamaktan vazgeçmeli midir ? Bunun cevabı basit bir hayır, önce kişisel olarak kendinizi başkalarının etkisinde kalmayacak şekilde yetiştirir ve çizgilerinizi belirlersiniz duygularınız bu çizgilerinizi aşmanıza neden olur, o sebeple iletişime geçerken karşındakinin söylediklerini kağıttan okurmuşçasına karşılayıp objektif bir şekilde ona kendisini açması için fırsat tanıyacak sözler söylemelisiniz. Bu onun söylenmesinden hoşlandığı bir iltifat olabilir, daha önce fark etmediği bir özelliği olabilir bazen de sadece ona karşı net ve açık olmanızı bekliyordur. Doğru zamanda doğru sözcükleri kullanmanız gerekir. Unutmayın herkesi açabilecek doğru sözcük kombinasyonları mevcuttur yapmanız gereken bunu kullanmaktır ve satrançta iyi bir savunma oyunu kazandırır. Okadar anlattık ettik duygularımıza söz geçiremedik bizde...