1830-1876. otuzikinci osmanlı padişahı. sultan ii. mahmut ve pertevniyal valide sultan'ın oğludur. 1861 yılında büyük biraderi sultan abdülmecid'in ölümünden sonra tahta çıkmıştır. avrupa'ya seyahat için giden ilk osmanlı padişahıdır. iii. napolyon'un daveti üzerine 1867 yılında pariste düzenlenen exposition universelle sanayi sergisinin açılışı için paris'e gitmiş, seyahati uzatarak, diğer bazı avrupa hanedanlarını da ziyaret etmiştir. bu seyahatin ayrıntılı bilgisi tarihçi cemal kutay tarafından yazılmış "sultan abdüzaziz'in avrupa seyahati" adlı kitapta mevcuttur.
kendi heykelini yaptıran ilk osmanlı padişahıdır. heykel beylerbeyi sarayı'nda havuzlu salon olarak bilinen mekanda görülebilir. i.ibb.co/... müzik ve resim sanatlarına düşkündür. kendi besteleri* ve çizimleri vardır. zengin bir tablo koleksiyonu oluşturmuş fakat bu tabloların büyük kısmı 1910 yılında yanan çırağan sarayında kül olmuştur.
beylerbeyi sarayı, çırağan sarayı ve yıldız sarayı içinde bulunan büyük mabeyn köşkünü yaptırmıştır. sultan abdülaziz hal yoluyla tahttan indirilmiştir. tahttan indirildikten bir süre sonra gerçekleşen ölümü şaibelidir. intihar mı cinayet mi olduğu konusu günümüze kadar çözülmemiştir.
annesi pertevniyal valide sultan osmanlı sarayının son valide sultanıdır. daha sonra tahta çıkan sultanların valideleri oğulları tahta çıkmadan önce vefat etmişlerdir. bu eksiklik son dönem osmanlı saray hareminin teşkilat ve protokollerini de etkilemiştir.
2 Metreden fazla boyda, 150 küsür kilogram çeken, hani izbandut gibi Osmanlı padişahı. İri kıyım vücuduyla güreşe yatkın olup, bizzat güreş müsabakalarını himaye etmiştir. Ünlü pehlivan tefrikalarında sıkça adı geçer. Bu öykülerde padişah dolmabahçe sarayı muayede salonunda yağlı güreş düzenler, galip gelen pehlivana çeşitli ödüller verir, sözlü tebriklerde bulunur, maaş bile bağlatır. "Orası kurmaca abi, gerçeği ne bunun" diye soranlara da, en namlı pehlivanlarımızdan kel aliço'yu başpehlivan yaptığını hatırlatalım (ki pehlivan tefrikasında kel aliço her zaman apollo creed 'e denk bir roldedir, genç güreşçinin meydan okuduğu, eninde sonunda destansı bir turnuvaya tutuşacağı, ya yeneceği ya da yenilse bile ezilmeyeceği mağrur rakip).
Normal yağlı güreşin yanı sıra, koç ve horoz gibi hayvan dövüşlerini de sevdiği söylenir. Ancak bunlar gerçek midir, yoksa 1. Meşrutiyet'in alafranga zevkli isimleri tarafından mı uydurulmuştur bilmiyorum. yine de siyaseten tanzimat'tan taviz vermemekle beraber özel hayatında alaturka zevkte olduğu, abisi abdülmecid'in saray tiyatrosunu kapatıp yerine ortaoyuncuları, karagözcüleri ve pehlivanları izlediği, saray orkestrası yerine ince saz dinlemeyi tercih ettiği bilinir (bilgileri bu mülkün sultanları ve bir darbenin anatomisi kitaplarından aldım).