1. sorunlu olduklarını kabul etmezler.dikkat çekme,kişilik bozukluğu,düşük öz saygı gibi nedenler tetikleyici rol oynar.kendini bitirene kadar diyet.
    #228489 lacrima | 4 yıl önce
    0hastalık 
  2. eski bir hasta olarak anlatmak istediklerim var. çünkü şu anda bu hastalığı yaşayanların neler olabileceğine dair fikir sahibi olmalarını istiyorum. ben bunları yaşadığımda bir anoreksiya hastasıyla konuşma fırsatı bulamamıştım. ama sizin olacak:

    benim hikayem aşırı kilolu geçirilen bir ergenlik ve dalga geçilen şişman kız faktörleriyle başlıyor. bu durum tabii ki beni depresifleştirdi. diyetisyene gitmeye de utanıyordum. kilomun ortaya çıkmasından, bu sebeple yargılanacağım düşüncesinden, ne yapması gerektiği söylenen bir zavallı olduğum yüzüme vurulacağından dolayı. diyetisyen gibi mantıklı bir seçim yapmak yerine utancımdan dolayı kendi kafama göre diyet yapmaya başladım. başlarda yediklerimi azalttım sadece. azaltmaktan kastım aslında normal bir yaşıtımın yemesi gerektiği kadar yemeye başladım.

    kilo vermeye başladım ama zamanla bu bana yetmedi. daha çok kilo vermek için daha az yemeye başladım. aylar geçerken seri şekilde kilo kaybediyordum ve hoşuma gitmeye başlamıştı bu durum. yaşıtlarım gibi yiyerek kilo vermem beni yeterince tatmin etmeyince kafama göre dediğim diyete dönüştü beslenmem. öğünleri atlama, bir öğünü sadece içecekle geçirme gibi şeyler yaparak daha hızlı kilo vermeye başladım. bu süreçte içe kapanış da başladı. asosyalleşmeye başladım. özellikle her an yakınımda olan ailemle iletişimi iyice azalttım. ( ki bunun altında ne yaptığımı kontrol edebileceklerinden korkmam vardı sanırım. her an beni gözlemleyip yaptığım yiyecek kısıtlmalarına müdahale etmelerinden korkuyordum. )

    kilo verdikçe kendimi iyi hissettiğim dönem bir süre devam etti, arkadaşlarım verdiğim kilolara şaşırıyorlardı ve olumlu tepkiler alıyordum. istediğim kıyafetleri giyebilmeye başlamıştım. fakat bir süre sonra doğal olarak kilo vermem yavaşladı. hem ani şekilde çok kilo vermek hem de yetersiz beslenmek sebep oldu buna. ben de hareketlerimi artırmaya karar verdim. her gün deli gibi mekik ve şınav çekiyor, 10 katlı apartmanı günde 10 kere merdivenden inip çıkıyordum. ailemin dikkatini çekmeden yaptığım başka hareketler de vardı şu an net olarak hatırlayamıyorum.(bu unutkanlık durumunun sebebini entry devamında açıklayacağım)

    yetersiz beslenme ve aşırı efor sarfetme sonucunda çok kilo vermiştim, özellikle annem çok endişeleniyordu. ben diyete devam ettim. ama bu artık diyet değil, beslenmeme üzerine bir hale dönüştü. bazen tüm günü 1 salata yaprağı (kıvırcığın tek yaprağı) ve sade nescafe'yle geçiriyordum. yiyecek kalorileriyle kafayı bozmuştum. her besinin kalorisini ezberlemiştim. gece yattığımda aklıma gelen yemekleri ve kalorilerini düşünmekten uyuyamaz olmuştum. bunları düşündükçe daha suçlu hissediyordum kendimi. ve ertesi gün hangi hareketleri yapmam gerektiğine odaklanmaya çalışıyordum. ama mümkün değil yemek dışında hiçbir şey düşünemeden tüm geceyi uykusuz geçiriyordum. neredeyse her saat tartılıp gramı gramına kilomu sürekli kontrol ediyordum. yemek yiyen birilerini gördüğümde ortalama aldığı kaloriyi hesaplayıp dehşete düşüyordum. hep soruyordum böyle yemek yiyerek kilo almamayı nasıl başarıyorlar diye. düzgün düşünebilmekten çok uzak bir noktadaydım ve çevreme normal olduğumu göstermek adına kendimi zorluyordum.

    mantığın yok olduğu yerdeydim. çookk çok zayıflamıştım ve yaptığım ölçüsüz spor yüzünden karnımda oluşan yatay bir kası, yağ olarak algılamaya başlamıştım. tam göbek deliğime paralel şekilde ne yaparsam yapamayım kaybolmayan sözde bir 'yağ'la yaşıyordum ve bu beni delirtiyordu. daha fazla kilo vermemem gerektiğini söyleyen herkesten nefret etmeye başlamıştım. çünkü onlar beni ve zayıflama başarımı kıskanıyorlardı(!) hepsini düşmanım olarak algılamaya başladım. karnımdan gitmeyen o yağ ile birlikte. herkesle iletişimimi kestim. hayatım hakkında ahkam kestikleri düşüncesi beni kızgınlığa sürüklüyordu.

    annem birkaç kere zorla diyetisyene götürdü beni. "senin yaşındaki kızların kilo vermesini sağlayan bir diyet yazacağım sana. normal kilona ulaşmanı istiyoruz, aşırı kilo almanı değil." dedi doktor. listeye baktım ve doktordan da nefret ettim. artık annem başımda yemek yememi bekliyordu. ben yerken tükeniyordum; çünkü her lokmayla aldığım kalorileri düşünmek beni kahrediyordu. yemek bitince annem uzaklaşır uzaklaşmaz tuvalete gidip kendimi kusturuyordum. anoreksik bir haldeyken zorla yemek yedirildiğim için bulimik bir hastanın özelliklerini de göstermeye başlamıştım. not düşüyorum; anoreksiya hastalarında kusma durumu yoktur çünkü yemezler. yiyerek bilinçli bir şekilde kusan hastaların rahatsızlığı dır ve ikisi yeme bozukluğu açısından benzer ama farklı hastalıklardır.

    bu da sonuç vermeyince balıklı rum ve bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde kaldım. tedavi olamadan çıktım. tepkimden ve ölüm orucuna varan tavrımdan endişe ettikleri için çıkardı ailem. onlara başka seçenek bırakmadım. üzerime gelmesinler diye doktorun iştah açıcı olarak verdiği ilacı içtiğimi zannettirdim ve yanımdan ayrıldıkları an ağzımda sakladığım ilacı çöpe attım. "beslenmemeye" devam ediyordum.

    üniversiteyi kazandım o sene eskişehir'de. gitmek istedim, sadece diyetime rahat devam edebileyim, başımda kimse olmasın diye. üniversite hastanesinde tedavime devam edeceğime söz verdim. bir kere bile kontrole gitmedim. o şartlarda okula 3 hafta dayanabildim. fiziksel ve psikolojik olarak bitmiş haldeydim, okulu bırakıp eve döndüm.

    çok güçsüzleşmiştim. yürüyemez hale geldim. yürürken dengemi koruyamaz oldum, ayaklarım yere düzgün basmıyordu. sürekli düşüyordum.
    saçlarım döküldü, kellik başladı. önde kalan saçlarımı uzatıp arkadaki açıklıkların üzerine tarıyordum.
    kalçamda et kalmamıştı ve kalça kemiğim derime battığı için altıma yastık almadan oturamıyordum.
    tüm derim pul pul dökülüyordu(su içsem bile kilom fazla çıkacak korkumdan su da içmez olmuştum. bu yüzden derim kurudu.)
    hep üşüyordum. vücudumda yağa dair neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. yazın kazakla oturuyordum evde.
    uykusuzluk ve güçsüzlükten bayılmalar gerçekleşmeye başladı. tansiyonum sabit kalmıyordu. gözüm kararıyor, başım dönüyor ve olduğum yerde bayılıyordum.
    vücut derimde sarkmalar ve çatlamalar oldu. çatlaklar hala duruyor.
    adetim zaten 2 yıldır kesilmişti. menapoz belirtileri gösterdiğimde 19 yaşındaydım. (normale dönmesi 5 yılı aldı) ve yıllardır kiloya dayalı 'polikistik over' sendromu yaşadığımdan şüphelenildi. zamanla düzene girmiş olsa da çocuk sahibi olup olamayacağım şu anda bile muallak. benim çocuk sahibi olma isteğim hiç olmadı; ama çoğunluk bunu ister eminim. bu yönüyle de hastalık ilerde sizin bu dileğinizi riske atacak bir sonuca sebep olabilir.
    unutkanlık ve hafıza kaybı yaşamaya başladım. belirli yıllar tamamiyle silindi. bazı hatıralarım şimdi bana anlatılırken ilk defa dinlemiş hissiyatı yaşıyorum.

    ve ben müthiş inadım ve aptallığımla tüm bunlara rağmen her tedaviyi reddediyordum, hala karnımdaki o kasa takılmış haldeydim. son gittiğim doktor, böyle devam edersen seni yaşatamayız dedi.
    bildiğimi okudum. tanınmaz haldeydim. kimseyle görüşmüyor, evden çıkmıyordum. ailem perişan olmuştu.

    sonra bir sabah, her sabah olduğu gibi sadece iç çamaşırımla aynanın karşısında vücuduma bakıyordum. aniden bir şey oldu. çok zayıfım! dedim kendi kendime. vücuduma bakıp şaşkınlıkla iskelete dönmüş yansımama bakıyordum. kendimi ilk defa böyle görmüşcesine dehşet içindeydim. mutfağa koştum. anne ben çok zayıflamışım, yemek yemem lazım dedim. annem inanamadı. fırında tavuk yapmıştı o gün hiç unutmuyorum. tepsiyi fırından alıp masaya koydum. ve yemeye başladım. kendimi durduramıyordum, ölümcül bir açlıkla saldırmıştım yemeye. yarısından fazlasını yedim tepsinin. annem ağlayarak tepsiyi önümden çekti. miden bunu kaldıramayacak diye çok korkuyorum, dur lütfen dedi. ben de ağlıyordum. ve aniden yemek yemeye başlamıştım. bu defa çark tersine işlemeye başlamıştı çok yiyordum. sanıyorum 'binge eating' denen duruma girdim. tahminim bu yönde çünkü doymak üzere yemiyordum. sadece yemek yemek fiiliydi istediğim. doysam da, midem ağrısa da tek istediğim olabilecek her tadı almaktı.

    ve bu bir süre devam etti, fazla kilo aldım. ama bir yerde durabildim sonunda. bir hocayla spora başladım, sağlıklı beslenmenin ne olduğunu artık çok iyi bildiğim için bunu uyguladım ve normale dönmeyi başardım.
    ve şunu da belirtmek isterim; bu anlattıklarımı okuyan bir hasta varsa, sakın nasıl olsa sonunda normale dönerim diye düşünmesin bu entry'm yüzünden. bu hastalığın sebep olduğu yetersizlikler sebebiyle çok insan maalesef ölüyor. yaşayanlar da bedenlerini tekrar toparlayabilmek adına ciddi savaşlar vermek ve vücutlarında kalıcı izler taşımak zorunda kalıyorlar.

    1.68 boyda, 120'li kilolarla başlayıp, 37 kiloya kadar inen bir maceraydı bu. tüm süreç hayatımın net olarak 6 yılını aldı. 16 yaşımdan 22 yaşıma kadar tam anlamıyla bomboş yaşadım. ailemi perişan ettim. arkadaşlarımdan koptum. eğitimim aksadı. kalıcı hasarı şu an net olarak bilmiyorum ama hafızam hala berbat durumda. çoğu şeyi hatırlamıyorum. hatta iyi derecede konuşabildiğim ikinci yabancı dilim olan almanca'yı hiç öğrenmemişcesine unuttum hastalıktan sonra. vücudumu normale döndürebilmek adına kendimi çok yormak zorunda kaldım, yıllar sürdü bu çalışmalarım.

    tüm bunları neden anlattım? benim girdiğim bu berbat girdaba girdiğini düşünen insanlar için. benim bu hastalığı yaşadığım yıllarda internet kullanımı ve kaynaklar şimdiki kadar sınırsız değildi. en azından bunları yaşamış birinin anılarına bir google aramasıyla bu kadar rahat ulaşamıyordum. işte sadece bu yüzden bile eğer hikayemde sizin hayatınızla benzerlik gösteren şeyler varsa, lütfen ama lütfen doktor desteği alın. benimki şanstı ve bir yerde o yoldan kendim döndüm ama bu herkes için aynı olmaz. diyetisyenlere, spor antrenörlerine, psikolog ve psikiyatrlara gitmekten alıkoymayın kendinizi. bunun sonu çoğunlukla gerçekten ölüm. 'aklınızdan şüphe edin!' çünkü aynaya baktığınızda yanlış görmenize neden oluyor bu hastalık. hem fiziksel hem psikolojik olarak çok şey kaybetmeden kendinizi kurtarın bu hastalıktan. yardım alın, çünkü gerçekten kendinizi durdurmanız gerekiyor olabilir. bedeninize minimum hasarla bu hastalıktan kurtulmanız için gerçekten fazla kilo kaybetmeden bu yoldan dönmeniz gerekiyor. sağlıklı ve yavaş bir şekilde kilo vermeniz kendiniz için yapabileceğiniz en güzel şey, bedeninize en güzel hediye!
    sağlıklı olun. daha doğrusu, sağlıklı bir zayıf olun. ne demek istediğimi çok iyi anladığınızı biliyorum...
    #236052 bi cay kap gel | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    6hastalık 
  3. Anoreksiya nervoza tedavisinde temel hedef kilonun sağlıklı düzeylere gelmesini sağlamaktır. Öncelikle hastaya, hasta olduğu ikna ettirilmelidir. Bu tür hastaların ağır tedavi protokolleri için hastaneye yatırılması gerekebilir çünkü beslenme sorununa bağlı ortaya çıkmış metabolik sorunların tedavisi ancak kombine yaklaşımla sağlanabilir.

    İyi bir klinik takip ve diyetisyen denetiminde dengeli bir beslenme programı uygulanarak kişinin sağlıklı kiloya gelmesi hedeflenir. Bu aşamada ortaya çıkması olası ruhsal ve bedensel sorunların ilave ilaç ve psikoterapi gibi tedbirlerle tedavisi gerekir. Anoreksi nervoza’nın uzun süreli bir hastalık olduğu, hastaların yakın psikiyatrik takibinin gerektiği, belirli iyileşme dönemlerinin ardından anoreksiya hastalığın aralıklarla alevlenebileceği unutulmamalıdır.
    #236123 alpali62 | 4 yıl önce
    0hastalık 
  4. hastanın kendini açlıkla şartlandırdığı yeme bozukluğudur.

    kendini kesin bir açlığa bırakır. kilolu olsa da olmasa da psikolojik olarak aşırı kilo aldığını düşünür.

    bu yüzden çoğu zaman ne yerse yesin kusar.
    #269237 enzo | 3 yıl önce
    0hastalık 
  5. bir tür yeme bozukluğudur. psikolojik bir rahatsızlık olarak literatürde geçer.
    kişi, vücut ağırlığını (kilo) kendi istediği düzeye getirene kadar yemek yemeyi bırakır. ve bu kişiler ise genellikle genç ve kadın oluyor"muş"
    görsel
    bu kişiler bedenlerini sürekli şişman olarak görürler. bu yüzden halk tabiriyle bir deri bir kemik kalana kadar yemekten uzak dururlar.

    bu hastalığa tutulmuş kişilerde kalp kasları zayıflar, kalp ritimleri düzensizleşir. hormon salgılamada anormallikler başlar. ayrıca beden kitle indeksi 18.5'ten düşük olarak görülen bu kişilerde bu rahatsızlık var mı diye kontrol edilmelidir, ediliyordur.
    benim kitle indeksi 18.52, kendime teşhis koymayı çok seviyorum

    son olarak yeme bozukluğu olarak görülen rahatsızlıklar içinde en çok ölüm oranına sahip hastalıktır.
    #282883 yavuzthehun | 2 yıl önce
    0hastalık