bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. bu başlık kişiye özel içerik için onay beklemektedir.
    #225210 supportgirl | 4 yıl önce
    0kişiye özel 
  2. kişisel alanıma hoş geldiniz öncelikle. bu başlıkta: kişinin duygusal gelişiminin başlaması, sürdürmesi ve duyguları işlemesi birinci bölüm, kişinin kendini tanıması, kendisiyle barışması (kendine tahammül etmeyi öğrenmesi) ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda tercih yapabilmesi ikinci bölüm olmak üzere meslek hayatında edindiğim tecrübeleri ve okumalarımı sistematik biçimde paylaşmayı hedefliyorum.

    sözlükte ki bir çok yazar ile bir kaç gündür üzerine konuştuğumuz bağırsak metaforu üzerinden somutlayarak açıklamaya çalışacağım.

    başlık içerisinde karşılaşacağınız birinci bölüm:

    1)kişinin duygusal gelişiminin başlangıcı ( bağıksakla tanışmak)
    2)duygular ile tanışmak ve onları işlemek (mayalama)
    3)kişinin insan ilişkilerini kurması (beslenme)
    4)kişinin ilişkili olduğu kişiler yaşadığını problemler (boşaltım)

    başlık içerisinde karşılaşacağınız ikinci bölüm:

    1)kişinin içe dönüşü (detox)
    2)kişinin kendi ile barışması (sindirim)
    3)kişinin kendi ihtiyaçlarını kabullenip hayatını şekillendirmesi (diyet)

    şeklinde düzenlenecek. herhangi bir konu ile iligli konuşmak isteyen yazarlar dilediği zaman bana mesaj yoluyla ulaşabileceği gibi bende zaman içinde değişen fikirlerim olması durumunda girdiğim entryleri editleyeceğim.

    kamu spotu : bu başlık kişisel gelişim içeriği taşımamaktadır. içerik tamamen kişisel tecrübelerim doğrultusunda oluşturulduğundan bilimsel bir temelle yazılmamıştır. öneriler yer almakta ancak bu kendi kendimi telkin etmekten öte gitmemektedir.

    şimdiden okuyan herkese teşekkür ederim :)
    #225465 supportgirl | 4 yıl önce
    2kişiye özel 
  3. bağırsak ile tanışmak

    bağırsaklarımızın, tükettiklerimizi dışkıya dönüştürmek dışında çok önemli başka görevleride var gelin bunları beraber irdeleyelim. Bağırsaklarımız ağzımızdan başlayan kimyasal ve fiziksel sindirimin artık noktalandığı organdır, karaciğer pankreas ve bağırsaklardan gelen
    sindirim sıvılarını kullanarak besinleri öğütür ve organizma için gerekli besin kaynaklarının emilimini sağlar. sindirim sürecinin ardından
    kişinin ihtiyaç fazlası besin öğeleri ile besinlerin posasını vücuttan uzaklaştırır.

    kişinin beslenme alışkanlıkları,stres,ilaç kullanımı vs sebeplerle sık sık alert moduna geçer. isal,kabız,sancı ve ağrılarla varlığını
    bize hissettirir yada bir gün önce tükettiğiniz acı gıdanın intikamını alırken bize kendimizi tokatlatabilir öylede gururlu öylede intikam
    için doğru zamanı bilen bir organdır.

    insanın, diğer türlerden ayıran en önemli özelliklerden biride bağırsaklarının zaman içinde kontrollerini eline almış olmasıdır. Dışkılayacağı ortamı ve zaman kontrol etmeyi öğrenen insan hem vahşi hayvanlara yem olmaktan kurtulmuştur. İleriki zamankarda bu mekanizmayı kullanarak avcılık konusunda yeni bir yöntem bile geliştirmeyi başarmıştır.

    peki ya tüm bunların duygular gelişim ile ne alası mı var ?

    öncelikle doğrudan organik sebeplerinden bahsediyeceğim yapılan çalışmalar doğrultusunda bir grup bilim adamı bağırsaklarımızı ikinci beynimiz olarak niteliyor çünkü bir otizmde dahil birçok psikolojik ve fizyolojik hastalığın arkasında bağırsaklarda bulunan mikrobiyota olduğunu iddia eden bilim insanları bu hastalıklar ile bağırsak mikrobiyotası arasında ilişkiyi işaret eden ipuçları buldu.geçmiş tecrübelerimden yola çıktığımda otizmli öğrencilerimin bir kısmının çok sıkı metabolizma ve gastroentroloji(yetişkinlerde) kontrollerine tabi tutuluyor ve bazen ilişkiyi açıklayan konuşmalar yapıyorduk doktorları ile süreç içinde tam tedavi olmasada çocukların uyguladığı özel diyetler doğrultusunda davranışlarında ve algılarında ciddi değişim gözlemledim. örneğin saldırganlık eğiliminin azalması,çevresindeki nesne özellikle kişilere karşı ilgilerinin artması ve algılarında ki gelişmeye bağlı olarak asabileşmede gözlemlediğim sonuçlardan. elbette otizm özelinde konuşursak en büyük destekçisinin eğitim olduğu unutulmamalıdır.


    ancak anlatmak istediklerim bunların arasında ki organik bağdan ziyade benzerlikleri. duygularımızın kontrol mekanızması bana kalırsa tamamen bağırsak gibi çalışmakta. beslenmesini önce anneden gelen süt ardından çevreden gelen sevgi ve destek ile sağlıyor ancak dışkılamayı bilinç altına yapıyor ki bağırsak gibi olur olmaz zamanlarda intikamını alsın( ah o ansızın gelen gaz çıkmalar,kimin suratını kızartmadılar bu dünyada!).kabaca bahsettiğim süreci daha derinlemesine analiz etmeye başlarsak:

    öncelikle benzerlik ilk ihtiyaçların karşılanacağı noktada kesişiyor. bağırsakta ilk besinini anneden alıyor, beyinin kolostrumu doğumdan sonra hemen sarıldığı annesinin kokusu ile temin ettiğine yemin edebilirim ama tabi bunuda kanıtlayamam hiç kimse gibi.

    ikinci olarak ağzımızda başlayan sindirim sürecini duyu organlarımızda başladığını varsayarsak çok hata etmiş olmayız sanırım düşündüğümde kişiye karşı oluşan ilk izlenimlerimiz duygularımızında temelini oluşturuyor. ilk karşılaştığınız kişinin görünüşü,kokusu,teninin dokusu veya sesinin tonu kitlenip kalacağımız insanları arıyoruz ömür boyu onlarla bir ömür geçirmeyi hedefliyoruz.sindirim sürecimizin sağlıklı geçmesi için kendimiz için en gerekli en doğru besinleri bu şekilde seçiyoruz. arkadaşlarımızı,dostlarımızı ve eşlerimizi ve en azıklı kısmı ise hepsi misyonunu tamamlayınca bir şekilde hepsine veda ediyoruz. çocukların büyük tuvaletini yapmaktan korktuğu için geciken tuvalet eğitimi büyük ve kabul gören bir sorun belki çocuklar bunu ön görüyor ve onları besleyen hiç birşeyden vazgeçmek istemiyordur ne dersiniz? tadını sevdiği ve annesi tarafından çok besleyici o kekleri kaybettiğine göre belki bir gün annesinide kaybeder. hiç birşeyi kaybetmeye hazır olmayışının bir göstergesi olarak kabul edilebilir derim ben.

    iki mi oldu bu ? üç mü? bir diğer benzettiğim nokta ise sevgiden ve besinlerden benzer şekilde beslenmemiz benzer şekilde her hücremize nüfuz etmesi düşünüyorum çocukluk dönemlerimi bana sarılan birinin ruhumu doyurması ve çocuk bedenimin her hücresine değerli olduğunu hissettirmesi ile çok sevdiğim ılık tarçınsız elmalı kurabiyelerin karnım yarattığı doymuşluk hissi ne kadar benziyor. her iki ihtimalde de atılan tohum şu oluyor ''sen çok değerlisin,support'' , ''sen fedakarlığa değersin'', ''zamanımı seni mutlu edecek kurabiyeler yapmak için kullanmak yaptığım en güzel fedakarlık''

    benzerlikler çok bitmiyordu :) hastalıklarıda çok farklı değil aslına bakarsanız. tükettiğiniz acılar aynı şekilde ülser yapıyor her iki organıda aynı şekilde acıtıyor bedeni terk etmesi ve ilaçlar aynı şekilde işlevini bozuyor hem tamir ediyor hem ayarları değiştiriyor, frekansları bozuyor özellikle aşırı tüketilmesi gereken durumlarda benzer ağrılara sebep oluyor ''bu sağlıklı değilim,acı çekiyorum, ne zaman iyileşeceğim?'' sızlanmaları yada isal,kabız vs şeklinde kendini gösterebiliyor ama her iki sonuçta insanı tertemiz delirtiyor.

    yine evrimsel süreçleride benziyor aslına bakılırsa bağırsaklarını kontrol etmeyi öğrenen insan, modern dünyada duygularını belli etmemeyi öğrenmesi gerektiği ile yüzleşiyor her ikiside benzer şekilde açık hedef haline getirebiliyor insanı. kokusudundan yada hassasiyetlerinden. aklıma şey geldi şimdi yazarken çok özlem duyduğum bir meslektaşım şöyle söylemişti ''modern dünyada normal kabul edilmek bana inanılmaz facia geliyor,bu dünyanın normları otizmli çocuklar alınmalı'' evet dürtüsel ve öğrendiği gibi sevgiyi yansıtan otizmli çocuklar modern dünyanın normalleri olmaları mümkün değil çünkü modern dünyanın bağırsağı yulaf ezmesi ve starbuks kahvesi olmadan güne başlayamıyor yada etkileşimsiz günü sonlandıramıyor.
    #225772 supportgirl | 4 yıl önce
    0kişiye özel