-
ilya ehrenburg'un türkçe'ye fırtına olarak çevrilen nehir romanının ikincisidir. ilki paris düşerken üçüncüsü ise orijinal ismi dokuzuncu dalga olmasına rağmen türkçe'ye dipten gelen dalga olarak çevrilen devyaty val'dir. ilk romandaki karakterler diğer kitaplarda yer almaz. ikinci ve üçüncü kitap süreklilik arz eder.
2. dünya savaşı hakkında yazılmış en iyi romandır. bana kalırsa, devamı olan dipten gelen dalga'yla beraber sovyetler birliği tarihinde yazılan en iyi romandır. ikisi tek roman olarak da değerlendirilebilir tabii. roman 2. dünya savaşı'nın arifesinde başlayıp savaşın sonunda bitiyor. ossip, sergey, valya, olga, minaev, mado, lejean, profesör dumas, alman patron richter, nazi ordusunda binbaşı schirke romanın ana kahramanları. roman paris, berlin, moskova, kiev, minsk gibi avrupa'nın çeşitli kentlerini mekan olarak kullanıyor. roman işçi sınıfıyla burjuvazinin ve onların ikinci dünya savaşında cisimleşmesi olan sovyetler birliği ve nazi almanyası, komünist partiler ve nazi partisi ve işbirlikçileri arasındaki sınıf mücadelesini edebi bir dille anlatıyor.
ehrenburg sbkp üyesi, eski bir bolşevik(komünist partiye büyük ekim devrimi'nden önce katılanlar için kullanılan bir terim)olmasına rağmen taraflı ama objektif bir tutumla romanı yazıyor. özellikle patronları ve nazileri yazdığı bölümler oldukça soğukkanlı, gerçekçi ve çiğ betimlemeler içermiyor. büyük anayurt savaşı'nı, fransız direniş hareketi'ni bu kadar şiirsel ve gerçekçi anlatan başka bir roman bilmiyorum. roman karakterleriyle bütünüyle özdeşleşmeyi sevmiyorum. brecht'in yabancılaşma teorisini, edebi metinleri veya filmleri değerlendirme konusunda objektif bakış açısı sağlaması nedeniyle tercih etmeme rağmen romanın devrimci karakterlerinin her birinde kendimden parçalar buluyorum ve onları ayrı ayrı çok seviyorum.
-- spoiler --
fransız komünist partisi üyesi ve direniş üyesi, hayatı çok seven millet'nin ölmeden kısa bir süre önce yazabildiği ve bir biçimde yoldaşlarına ulaştırabildiği mektubu her okuduğumda sulu gözlü biri olmama rağmen ağlıyorum. alıntı yapmak üzere kitabı açıp okuduğumda yine ağladım. bu kısmı, naziler tarafından kurşuna dizilen gabriel peri, george politzer, misak manukyan gibi komünist direnişçilerin anısına adıyorum.
"sevgili büyük partim!
yapmam gereken her şeyi yaptım. ölümü büyük bir ağırbaşlılıkla, oğluna yaraşır biçimde karşılıyorum. arkadaşlarımı candan kucaklarım. sonuna kadar aynı şeyi düşüneceğim: fransızlar kazanacak. fransa kazanacak. sen kazanacaksın. bu günleri seninle geçirdiğim için mutluyum... hoşça kal partim!
pepe-jean millet"
"sabahın altısında kurşuna dizdiler. güneş yeryüzünü ısıtmaya başlamıştı bile. millet gözünün bağlanmasını istemedi; paris'in masmavi gögüne bakıyordu. "elveda!.." diye bağırdı, sonunu getiremedi: tüfekler patlamıştı."
-- spoiler --