-
ing. gheorghe hagi'ye karsi alex de souza.
oynadiklari pozisyonun ayni olmasi, ve birbirlerine rakip iki takimda oynamis olmalarindan dolayi, farkli donemlerde oynamis olsalar da taraftarlar arasinda surekli karsilastirilmis iki oyuncunun kiyaslamasi.
oncelikle belirtmem lazim ki, takim tutmadigimdan ve eskiden futbolu tamamen zevk icin izledigimden tamamen tarafsiz bir girdi yazmaya calisacagim.
oyun stili:
her ne kadar iki oyuncu birbirleriyle ayni pozisyonda* oynasalar da oyun tarzlari acisindan farkli oyunculardi. hagi icin football manager jargonuyla trequartista diyebiliriz. trequartista, italya orijinli bir terim olup, defansla pek isi olmayan, hucum bolgesinde degisik yerlerde bosluk arayarak oynayan, firsat buldugunda topu metrelerce surup takimina bir sekilde gol kazandiran futbolcular icin kullanilir. hagi, ayni zamanda forvette yardimci forvet* rolunu oynayabilecek teknik kapasitede bir futbolcu ve yine teknik ve fiziksel kapasitesi ile gerektiginde kanatta da oynayabilirdi. futbolda 9.5 numara diye nitelendirilen bir oyuncuydu.
alex ise, yine football manager jargonuyla enganche diye nitelendirebilecegimiz bir futbolcu. bilinen en meshur enganche'lerden biri arjantinli emekli futbolculardan juan roman riquelme'dir. enganche, arjantin orijinli bir kelime olup, trequartista'nin daha statik versiyonu olan futbolcular icin kullanilir. bu oyuncular, trequartista'lar gibi hizli, fizik olarak da dayanikli futbolcular degildir. genel olarak topu metrelerce surmezler. ama oyun zekalari cok yuksektir, attiklari paslarla oyunun hucum yonunu yonetirler. zaten genelde "orkestra sefi" olarak anilirlar. enganche'ler, modern futbola pek uygun olmayan statik oyuncular olduklarindan modern futboldan yavas yavas silinmislerdir. bir donem basarili olmus -belki de- son ornegi mesut ozil'dir. ki o bile bir enganche'den daha hareketlidir. bu tarz oyuncular teknik kapasiteleri ve oyun bilgileri sayesinde forvette sahte forvet* olarak da kullanilabilecek oyunculardir, mesela fabregas fizik kapasitesi iyice dusunce bir ara bu rolde kullanilmisti.
yetenek:
iki oyuncu arasinda "yetenek toplami" olarak pek bir fark bulmak mumkun degil. olan farklar da genel olarak oyun stillerini sekillendirmistir. hagi daha fiziksel olarak daha guclu, hizli ve dayanikliydi ve bu da oynadigi futbolu sekillendirdi. alex ise oyun zekasi olarak daha ust seviyedeydi, dolayisiyla pas yetenegi daha iyiydi, oyunu bana goe hagi'den daha estetikti. ama fiziksel kapasitesi dolayisiyla oldukca duragan bir oyun yapisi vardi.
iki oyuncu da tam olarak forvet olmasa da cok iyi golculerdi ayni zamanda. ama attiklari gollerde de farklar vardi. hagi sapkadan tavsan cikararak goller bulabilirdi, ama alex bir gol atiyorsa dogru yerde dogru zamanda bulunabildigi icin atiyordu genel olarak. su an elimde istatistik yok ama hatirladigima gore; hemen hemen ayni boyda olmalarina ragmen* alex, hagi'ye gore oldukca fazla kafa golu bulmustur, cunku nerede duracagini cok iyi bilmektedir. hagi ise uzaktan sutlarda alex'e gore tartisilamaz sekilde oldukca etkiliydi.
iki futbolcu da duran toplarda* etkiliydi. ikisi de direkt frikiklerden kaydadeger sayida gol bulmustur. ama hagi'nin menzili alex'e gore oldukca fazlaydi, yani yine beklenmedik frikiklerde bile sapkadan tavsan cikarabilirdi.
bolum sonucu: beraberlik
karakter:
burasi, her ne kadar alex'in karakterini daha cok sevsem de, alex'in futbol sahasinda hagi'ye karsi ezilecegi alan. hagi mental olarak alex'e gore daha guclu bir oyuncuydu. lider ruhlu ve hirsliydi. ancak bu ozellikleri sebebiyle ayni zamanda cabuk sinirlenirdi. en onemli maclarda bile umulmadik anlarda rakibine kafa atip ya da hakeme kufredip kirmizi kart gorme riskini her daim tasiyan bir oyuncuydu. kisacasi daha amator ruhluydu. alex ise belki daha profesyonel olsa da gamsiz bir oyuncuydu, lidelik vasfi da yoktu. genel olarak efendi bir karakteri vardi, saha icinde de bu durum gecerliydi. alex, eger cok onemli bir mac degilse ikili mucadeleye bile kolay kolay girmez ve haliyle dogal olarak cok sik kart gormezdi.
bolum sonucu: hagi alir.
kariyer:
hagi'nin taninirligi alex'e gore karsilastirilmayacak sekilde fazlaydi. hagi'yi tum avrupa tanirken, turkiye disindan rastgele birine alex'i sorsak muhtemelen tanimayacaktir. hagi dunyanin en buyuk kuluplerinden ikisinde bir donem oynamis, kotu olmayan performanslar gostermistir. ama, adi ustunde dunyanin en buyuk kulupleri olduklari icin, hagi belki de eksikligi fazla hissedilmeyecek bir oyuncu oldugundan uzun sure tutunamamistir. yine de kariyerinde oynadigi her kulupte bir ya da birden fazla basari kazanmistir.
alex'in ise ulkesi disinda forma giydigi iki kulup parma ve fenerbahce'dir. burada tabii oynadigi donemin de etkisi vardir. alex, kendisi gibi statik 10 numaralarin tercih edilmemeye baslandigi donemlerde oynamistir. bir 15-20 sene daha erken oynasa muhtemelen daha basarili bir kariyeri olacaktir ama hagi kadar olabilir miydi? bilmiyorum. ama hagi bugun oynasa muhtemelen yine benzer bir kariyere sahip olabilirdi.
bolum sonucu: burada hagi ezip geciyor.
istatistik:
hagi kariyerinde 516 lig macinda 237 gol atmistir; alex ise, sayilarin dogrulugundan emin olmamakla birlikte 514 lig macinda 266 gol atmistir. (brezilya ligi konusunda istatistikler net degil, farkli kaynaklar farkli istatistikler veriyor.)
alex, turkiye'de oynadigi 241 lig macinda 136 gol ve 112 asist katkisi vermistir, yani her mac ortalama 1.03 gole direkt katkida bulunmustur. hagi ise turkiye'deki 132 lig macinda 59 gol ve 50 asist katkisi vermistir, yani her mac ortalama 0.78 golde direkt katkida bulunmustur.
alex, kariyerindeki 25 sampiyonlar ligi macinda 5 gol ve 11 asist katkisi vermistir. hagi ise kariyerindeki 51 sampiyonlar ligi macinda 15 gol ve 7 asist katkisi vermistir.
hagi 5 yillik turkiye kariyerinde bir kez asist krali olurken, alex ise 8 yillik turkiye kariyerinde iki kez gol krali dort kez de asist krali oldu.
hagi sampiyonlar ligi'nde* bir kez gol krali olurken, alex ise bir kez asist krali oldu.
hagi iki kez avrupa super kupasi, bir kez de uefa kupasi almisken, alex bir kez kendi kitasinin kupasi olan libertadores kupasi'ni kazanmistir, avrupa'da ise kupa kazanamamistir.
bunlar disindaki bireysel ve takim basarilarini tek tek yazmayacagim. iki futbolcunun da kupalari ve odulleri var ama hagi ezici sekilde ustun. hagi ayrica dunyada yuzyilin en onemli 100 futbolcusu arasinda da gosterilmisken, alex birkac kez kitasinin ve turkiye'nin sezonluk en iyi oyuncu odullerini almistir.
bolum sonucu: hagi daha cok kupa kazanip, daha cok basari elde etmisken; skora direkt etki bakimindan alex daha ondedir.
milli takim:
hagi, 125 kez romanya milli takimi formasini giyip, 35 gol atmistir. alex ise 48 kez brezilya milli takimi formasini giyip 12 gol atmistir. ama karsilastirmanin bu tarafinda alex'in oldukca dezavantaji var. hagi romanya milli takimi'nin en onemli futbolcusuyken (hatta romanya'da yuzyilin futbolcusu secilmisken), futbolcu uretim merkezi brezilya'da alex milli takim icin oldukca siradan bir oyuncu olarak kalmaktadir. romanya milli takimi'nda 125 mac oynayabilmek mi buyuk basaridir yoksa brezilya milli takimi'nda 48 mac oynayabilmek mi sorusu tartismaya acik bir sorudur.
alex brezilya milli takimiyla iki kez copa america, iki kez de konfederasyon kupasi kazanmistir. hagi ise romanya'yla uc kez dunya kupasi, uc kez de avrupa sampiyonasi oynayip ikisinde de takimiyla birer kez ceyrek final gorebilmistir. 94 dunya kupasi'nin en iyi kadrosuna secilmistir. yine yukarida saydigim gerekceyle, brezilya milli takimi ile kitasal kupa kazanmak cok kaydadeger bir basari degilken, romanya ile dunya kupasi'nda ceyrek final gorup, en iyiler takimi'na secilebilmek kaydadeger bir basaridir.
bolum sunucu: ben burada hagi'yi az bir farkla onde goruyorum.
genel sonuc:
girdinin bir yerlerinde dedigim gibi bu kiyaslama oynadiklari donemler bakimindan alex'e haksizlik. ama hagi'nin her turlu, alex'ten mental olarak guclu oldugu da bir gercek.
illa birini secmem gerekirse hagi "daha iyi" oyuncuydu derim. ama takim kursan kendi takiminda kimi gormek istersin deseler efendiligini ve oyun zekasini daha cok begendigim icin alex derim. "neden, enayi misin?" diye sorarsaniz yazihane'de yillar once inan ozdemir'in allen iverson hakkinda yazdigi yaziyi ornek olarak verebilirim . allen iverson'in, basketbolda gelismis istatistikler ortaya ciktiktan sonra takimina faydadan cok zarar veriyor olabilecegi konusulmaya baslanmis ve elestirilerin odagi olmustu.
-- spoiler --
Şimdilerde farklı bir şekilde tartışılıyor Iverson. Basketbolu bıraktığı çağ, basketbola başladığı çağdan bir hayli farklı. NBA değişti, bu oyuna yaklaşımlar farklılaştı. Süper yıldızlara bundan 15 yıl önce bakıldığından daha değişik bakılıyor. Bilimsellik, NBA yazınının temelini sarsmaya başladı ve artık basketbol konuşan herkes reçeteye hangi ilaçları yazdığı anlaşılmayan bir doktor gibi bazı kavramlardan, oyun planlarından, rakamlardan bahsetmek zorunda. Verimlilik fetişi dört yanı sarmış durumda ve herkes yararlıyı, zararlıyı bulmaya gayret ediyor.
....
Yine de bütün bunlar bir şeyi anlamaya yetmiyor. Bazen rakamlarınız, bazen çizdiğiniz oyunlar, teşhis ettiğiniz yanlışlar, gösterdiğiniz yeni doğrular kimsenin umurunda değil. Bu oyunu izleyen insanlar çoğu zaman bu oyunu anlamaya çalıştıkları için izlemediler bile. Allen Iverson gibiler buralarda olduğu için izlediler. Sahaya çıktığı andan parkeyi terk ettiği zamana kadar ona 1 saniye bile olsun bakmak için televizyonlarını açtılar. Kimsenin görmediği deliklerden girip, kısa boyuna rağmen kimsenin yapamadıklarını yaptığı için seyrettiler. Bazen kaç şut kaçırdığının, kaç top kaybı yaptığının, kaç arkadaşını küstürdüğünün ve takımının ritminin bozduğunun önemi olmadı. Top ondaydı ve bu çoğu zaman yeterliydi. Son dakikaya giriyorduk. Ne maçı olduğu önemli değil. 76ers geri dönüyordu ve son top Iverson’ın ellerinde olacak. Basket ya da değil. Orada sihirli bir şey olabilir. Orada yıllar sonra bile aklınızdan çıkaramayacağınız bir an yaklaşıyor olabilir. İhtimaller denizinde 24 saniye.
-- spoiler --
bazen boyledir. en iyiyi degil en hosumuza gideni seceriz.
not: alex turkiye'den ayrildiktan sonra turkiye ligi'ni izlemeyi tamamen biraktim, futbol izleme miktarini da minimum seviyeye cektim..
istatistikleri aldigim linkler:
en.wikipedia.org/...
tr.wikipedia.org/...
www.transfermarkt.com/...
www.transfermarkt.com/... -
emre belözoğlu tarafından sonlandırılmış bir karşılaştırmadır bu artık.
kendisi bir fenerbahçe'li olan, an itibarı ile de fenerbahçe'nin sportif direktörü olan emre, her ikisiyle de yan yana oynamış bir oyuncu olarak bu karşılaştırmada oyunu hagi'den yana kullanmıştır. kendisine sebebi sorulduğunda, hagi'nin tüm özelliklerinin yanı sıra sahada her şeyini ortaya koyarak mücadele eden bir asker olduğu gerçeğini ön plana çıkartmıştır. yani emre der ki, fenere gelen en iyi yabancı oyuncu alex iken, türkiye'ye gelen en iyi yabancı oyuncu hagi'dir. benim emre'nin söylediklerinden anladığım, alex'in biraz daha general olduğu. -
alex de souza fenerbahçe'nin hagi'sidir.
hagi ise karpatların maradonası'dır.
bilmem anlatabildim mi? -
bugüne kadar sayısız yorum okudum bu konuda. Galatasaraylıların neredeyse tamamı hagi diyor. "fenerliyim ama hagi daha iyi." diyen çok sayıda fenerli gördüm. yani bu konu hakkında yorum yazan fenerlilerin de en az % 60'ı hagi, diyor. gs veya fb'li olmayanların da en az % 80'i hagi diyor.
sonuç: aslında ortada asla kıyaslanamaz bir durum var. az farkla veya çok farkla hagi her türlü bu kapışmadan galip çıkar. yani kıyaslamanın kendisi bile yanlış. ancak türk futbolunun en reytingli rekabeti fb-gs arasında olduğu için ister istemez insanlar da böyle bir kıyaslamaya gidip işin geyiğini yapıyorlar.
mesela alex de gs oyuncusu olsaydı çok büyük bir ihtimal böyle bir karşılaştırma yapılmazdı. mesela ben türkiye liginde oynayan yabancılardan birini illa ki hagi ile kıyaslamak isteseydim prekazi ile kıyaslardım. monaco'ya orta sahadan frikik golü atmışlığı var. ayrıca galatasaray'ın tarihinde ulaştığı en büyük seviyede takımın orta sahasında prekazi vardı.
1989'da şampiyon kulüpler şampiyonasında (yani şimdiki şampiyonlar liginde) gs, yarı finale kadar yükseldi ancak yarı finalde steau bükreş takımına elendi. steau bükreş'in o zamanki kadrosunda da hagi vardı!
edit: sakın yazdıklarımdan alex kötüdür anlamı çıkmasın. çok iyi bir oyuncuydu. çok da beyefendiydi. fenerli olmayan herkesin saygısını, sevgisini kazanmıştı. volkan demirel tarzı kutuplaştırıcı, itici tiplerden değildi. ama hagi bir başka boyutta. uzaylı futbolcular kümesindendi. bazı hareketleri, bazı golleri hakikaten messi, ronaldo, maradona ayarındaydı. çok çok üst düzeydi. -
hagi insanımızın gözüne soka soka futbolu öğretmiştir, zor öğrenmemizden mütevellit öyle olması gerekiyor. alex hızlıca unutulmasına mani olmuştur. o da gidince ülkede futbol her geçen yıl kalitesi düşen, seyir zevki sıfır, daha ne kadar dibe vuracağı belirsiz bir hal almıştır.
bana göre hagi, bir başkasına göre alex, önemi yok. daha çok keyif alarak izleyeceğimiz birileri olmayacak artık. şanslı olmamız da muhtemel, iki takıma da daha iyisi asla gelmeyecek. en azından izleme şansı bulduk. -
kendi fikrimi de yazayım bari.
gheorghe hagi iyidir hoştur ama bir alex değil maalesef. -
Hagi dünyanın en iyi iki kulübünde oynama şansı bulmuş, kendi milli takımında oynadığı sürece en etkili ismi olmuş bir lider, bir vazgeçilmezken alex de souza naapmış? fener'den gayrı... Kadıköy ve copacabana arası git gel yapmaktan gayrı. Takımdaki konumları aynı olsa da dönemleri arasındaki farklılık istatistiklere yansısa da zimbabwe'de hagi tanınır ama alex... Karşılaştırmalar sadece istatistikle değil dünyada bıraktıkları izle de ölçülmeli. -
Birisi, 100 sene sonra bile spor tarihi kitaplarında yine yer alacaktır;
Öbürünün de heykelinin boyasını tazelerler artık. Belediyeye fuzuli masraf. nebi de olabilir. -
troll karşılaştırmalar dışında, iki büyük kulubün sahip olduğu iki dünyaca ünlü topçunun kıyasıdır. alex de souza milli takım ile, 99 ve 2004 copa america'sını (bilmeyenler için, avrupa şampiyonası'nın amerika kıtası versiyonu) kazanmış, 2004'de bu kupayı kaldırırken brezilya milli takımının kaptanlığını yapmış, sadece fenerbahçe efsanesi değil, brezilya'nın efsaneleri arasında da yer almaktadır. haghi ise, galatasaray ile avrupa kupaları kazanıp, la liga'da da barça ve real formalarıyla 100 maça çıkıp 23 gol atmış, çirkef ama olağanüstü yetenekte ve kariyerde bir efsanedir. ikisini de çıplak gözle izledim ve inanılmaz keyif aldım. ikisi farklı tipte oyuncular ve kanımca kendi oyun tiplerinde ve katkıda bulunacak topçular bir daha bu ülkeden geçmezler.
gönül isterdi ki bu iki efsaneyle yattara'yı falan da karşılaştıralım ama, nasip işte.. -
Alex kariyerinin büyük bir bölümünde dünyanın en büyük kulübünde oynamıştır ve Bu yüzden deli eder bazılarını. Hagi'nin ise böyle bir özelliği yoktur. -
Alex denen arkadaş Parma'dan şutlanmış bizim dandik ligimizde dandik stoperler sayesinde allah olmuştur. Hagi ben diyeyim 2800 sen de 3800 kat falan daha kaliteli futbolcudur. 2021 yılında hala bu karşılaştırmanın devam ediyor olması bile Hagi'ye yapılan büyük bir ayıptır. ciddili karşılaştırma yapanlar bu utançla nasıl yaşıyor bilemiyorum ben es kaza karşılaştırma ayıbını yapsam bu utançtan arınıp doğru yolu bulmak için saçları kazıtıp Tibet'te bir tapınağa yerleşip rahiplerle 8-10 yıl 3 öğün yoga yapardım siz hala yaşantınıza devam ediyorsunuz hiçbir şey olmamış gibi -
hagi mi alex mi sorusuna hagi şöyle cevap vermiştir: "Benim cevap vereceğim bir soru değil. Ben kendimi sahada ispat ettim. Ben tarihi sahanın içinde yazdım. Bu konularda konuşmayı başka insanlara bırakıyorum."
alex ise şöyle: "Hagi, çünkü o benim küçükken referanslarımdan biriydi. Ufakken, oynarken Hagi'nin yaptıklarına bakıyordum. Galatasaray'a geldiği dönemde de onu takip ediyordum ben. Avrupa'daki dönemi de biliyorum. Bu yüzden çocukken takip ettiğim, bir şeyler aldığım birisiyle kendimi karşılaştırdığım zaman yine aynı cevabı veririm. Dönemler farklı, o tartışılır. Ancak yine de Hagi…
Hayatımda öğrendiğim bir şey var; biri senden daha önce geldiyse ve başarılı olduysa, sen de ondan bir şeyler öğrendiysen, o kişiye saygı duymalısın. Ancak tabii bunları söylerken kendimi de küçültmüyorum. Sadece ona duyduğum saygıyı gösteriyorum. Ben de iyi şeyler yaptım, ben de kaliteli bir ayaktım ama bunların hiçbiri örnek aldığım bir insana olan saygımı azaltmaz."