Verdiğiniz kararı uygulamadan önce içinde bulunduğunuz şartlara göre en doğru kararı verdiğinizi bir kere daha teyit ederseniz, sonrasında yapacağınız hataların canınızı daha az acıtacağı duygu.
Yanlış anlaşılmasın, iyi düşünüp en doğru kararı verin demiyorum, o an için en doğru kararı verme şansınız Olmayabilir; genellikle de olmuyor.
Sadece size yıllar sonra geriye dönüp baktığınızda 'o günkü şartlara göre karar doğruydu, sonucu yanlıştı' deme şansı veriyor.
unutmayalım, doğru yaptığını sandığı şeyin yanlışlığını görmenin pişmanlığı başka, gözünü karartıp bencil bir agresiflikten beslenen suçların istediğini elde edemediği için oluşan sahte pişmanlığı özde yenilgi kabulü başkadır. ikincisi de sike sike birincisine yakınsar gerçek bir vicdan karşısında.
şehir karanlığa boğulup sokağın sesi kesildiğinde mütevazi evimin duvarlarına bakarak kendime olan öfkemi dindirmeye çalışıyorum. "aynı hataları tekrar tekrar yaşayıp nasıl ders çıkarmazsın" diyorum usulca. pişmanlıklarım var, bunların en büyüğü sevdiğim şarkıları alarm veya zil sesi yapmak...
o güzel şeylerin ruhu kaçıp gidiyor. ben de eşekliğimle kalıyorum.
türkçede tam ayrımı yapılamayan iki türü var. ingilizler bunu "regret" ve "remorse" sözcükleriyle ayırıyorlar. ikisi de özünde pişmanlık ama değerleri bambaşka.
regret yaptığın şeyin sonucundan, bedelinden rahatsızlık duyduğun durumlarda kullanılır. örneğin yalan söyleyip yakalanmışsındır. bakarsın ki söylediğine değmemiş yalancı ilan edilmek. bu yüzden insanlar "I have regrets" kalıbını daha sık kullanır. etkeni dışsaldır, işin nereye vardığını gördükten sonra söylenen bir "keşke"dir.
remorse ise içseldir. burada yalan söyleyen kişi, doğrudan yalan söylemiş olduğu için pişmandır, yanına kalsa bile içi rahat edemez. yaptığının sonucundan değil, kendisinden, getirisinden bağımsız olarak sıkıntı duyar.
"regret" duyan insan "seni üzdüğüm için üzgünüm", "lütfen beni affet" gibi karşı tarafı merkeze alan cümleler kurar. "remorse" hisseden ise doğrudan "yanlıştım, hatalıydım" ve "bunu kaldırmanın ne kadar zor olduğunu anlıyorum" gibi vicdan tabanlı konuşur.
üniversite sınavında yanlış tercihime dair "regret"lerim var, zamanında belden aşağı vurup bir daha hiç görüşmediğim, görüşme ihtimalinin de kalmadığı elemana karşı "remorse"um.
bu ikisini ayırcak kullanımı kolay karşılıklar varsa yazın. sanırım en yakını "vicdan azabı" ile "pişmanlık" ayrımı.
insanın kendisine yaptıklarından dolayı duyduğu üzüntü. insan kendi kendisine sürekli "ne gerek vardı onu yapmama? yaptım da ne oldu? al işte böyle ortada s.k gibi kaldım" diye küfürler eder.
(son pişmanlık fayda etmez git ona söyle)
Pişmanlıklar, ders almaya dönüştüğü zaman can sıkıcılığı hafifliyor. Çoğu zamanda pişman olmak yaşadıklarımızı tekrar gözden geçirdiğimizi hayatımızı tekrar sorguladığımızı gösteriyor. Çokta kafaya takılcak bi durum değil yani. İyidir arada pişman olmak. Kıymet bildirir.