hükümet olarak ilk icraatı "nereden buldun" sorusunun sorulmasını engelleyen yasa tasarısını meclise sevk etmek olan, zamanında
"laiklik karşıtı eylemlerin odağı" iddiası, anayasa mahkemesi 'nin 10 üyesi tarafından tecil edilmiş siyasi partidir..
10. cumhurbaşkanı ahmet necet sezer kayıtdışılığı özendireceği ve kara para ile savaşta olumsuz etki yaratacağı gerekçesiyle yeniden görüşülmek üzere meclise geri gönderdiği tasarıyı, noktasına virgülüne dokunulmadan tekrar önüne geldiğinde onaylamak durumunda kalmıştır.
yasa, 9 ocak 2003 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girer.
kısacası, akp iktidar olduğundan beri, mesela çocuk yaşta milyonlarca dolar değerinde gemicik sahibi olanlara, ?parayı nereden buldun? diye sorulamamaktadır.
vergi barışı adı altında, şirketlerin mali kayıtlarının temizlenmesi hikayesi gibi.
bir süredir boş boş bu partiyi yöneten adamların meydanlarda neden kendi seçmen kitlesi dışında kalan ve oranı %50'yi bulan insanlara "bunlar terörist" falan diye bağırdığını düşünüyordum. sonra aklıma düştü birden, ve dedim ki adamlar haklı kardeşim; gerçekten de ak parti seçmeni dışında kalan kitle; terörist. açıklamaya çalışayım (ağır saçmalama ve ironi içerebilir): ak parti'nin iktidara geldiği dönemlerde tekrar güç kazanmaya başlayan pkk zaten yıllardır türkiye'nin başındaki 1 numaralı terör belası. şimdi biliyoruz ki mecliste yer alan hdp ve pkk arasında bir bağ var. gerek seçmen kitlesinin bir bölümünün (güneydoğuda yaşanan hendek olaylarında yaşananları hatırlayalım), gerekse yerel yöneticileri dahil parti yöneticilerinin büyük bir bölümünün pkk'ya aktif veya pasif desteği göz önünde yapıldı. zaten milletvekilleri de bu nedenlerle tutuklanmaya başlandı. kısacası düz mantıkla baktığımızda, bir zamanlar çözüm sürecini ak parti ile birlikte yürütmüş hdp ve vekilleri terör destekçisi oluyor. ha, madem bu insanların terör bağlantısı biliniyordu, neden seçimlere girmesine izin verildi, orası muamma ama neyse.
hdp'nin adalet yürüyüşüne destek verdiğini, kılıçdaroğlu'nun her ne kadar yürüyüşü partiler üstü tutamaya çalışsa da hdp'nin desteğine göz yumduğunu, adaletin içerideki hdp milletvekillerine de gerektiğini falan bir kenara bıraksak dahi; kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" iddiası ile başlayan süreç sonrası, 15 temmuz komisyonunun raporunda chp'nin üstüne atılan darbe destekçisi örtüsünü hepimiz okumuşuzdur sanırım yakın zamanda. gülen denenen patlıcan burunlunun son açıklaması da chp seçmen kitlesinin önemli bir bölümünü oluşturan kemalist ve laik kesimin darbeyi yaptığı yönündeydi. bunlar da, chp'yi ve dolaylı yoldan seçmen kitlesini ip üstünde tutuyor. kısacası, 15 temmuz olayları ile ilgili en ufak bir soru işareti içeren söyleminiz varsa, ufak ufak terörist damgası yiyorsunuz.
adalet demişken; hukuk, adalet gibi kavramlar aslında binlerce insanın katili olmuş, yıllarca bu ülkenin başına musallat olmuş bir teröristin beş yıldızlık otel konforunda hapis hayatı yaşamasını sağlıyor. siz tabi meydanlarda gene idam diye bağırın, kim bilecek ki...
pkk üzerinden hdp ve chp kitlesinin mimlenmiş olması, varan bir olmakla birlikte; ak parti iktidarı döneminde pkk dışında iki önemli terör örgütümüz daha olduğunu hatırlatmak isterim. birisi yukarıda da bahsettiğimiz fetö, diğeriyse hatırlayalım; ergenekon. her ne kadar alevi sönse de, ülkenin çok önemli değerlerinin ergenekon bokuna göt altına gittiğini hatırlayalım. dünyaca ünlü bilim insanları, eğitimciler, askerler, gazeteciler....
bir de henüz ismi konulmamış, ama bir ergenekonla, bir fetöyle, bir kim olduğu belli olmayan üst akılla ilişkilendirilen gezi kitlesi var; ki bunlar da dönem dönem teörist olarak yaftalanmaya çalışıldı.
şimdi yukarıdakilerden yola çıkarsak: 1) pkk ile bağlantılı, ancak seçimlere ve meclise girmiş bir siyasi partiye yüksek volümden destek veriyorsanız teröristsiniz. (çözüm sürecinde verdiğiniz destek sayılmaz ama!) 2) ergenekon'culara destek verdiyseniz teröristsiniz. (neredeyse tüm suçlananlar aklanmadan önce tabi) 3) 25 aralık süreci sonrası ak parti aleyhine muhalefet yaptıysanız fetöcüsünüz, yani teröristsiniz. (25 aralık öncesi hoca efendi diye başladığınız cümleleriniz sayılmıyor, çünkü kandırıldınız!) 4) gezi olaylarına destek verdiyseniz vatan haini, terörist veya en kötü vandalsınız.
e yukarıdaki kitlenin toplamı zaten ak parti seçmen portföyü dışında kalan %50'ye tekabül ettiği için, totalden gidildiğinde kendinden olmayan herkesin terörist olduğunu iddia etmek matematik açısından mantıklı oluyor; en azından ben ikna oldum.
yatmaya hazırlanıyordum. bir arkadaşım facebook'ta bunu paylaşmış. ilk 5 dakikasını izlediğimde, devletler düzeyinde türkiye'ye bakış açısının ne hale getirildiğini görüp sinirlendim. ismail cem'in dışişleri bakanlığı zamanını (ki 2001 ekonomik krizi zamanında da kendisi bakandı) ve verdiği röportajları hatırlayıp şu röportaja ve çavuşoğlu'nun verdiği cevaplara sinirlenmemek mümkün değil.
kanunların müsaade ettiği şekilde yazmaya çalışayım. bünyesinde böyle vekiller, bakanlar, belediye başkanları barındıran iktidar partisi. örnekler çok tabi çoğaltılabilecek. ama bize dendiği gibi, "terbiyesizlik yapmayalım".
ekonomiden zerre anlamaması, devleti şirket mantığıyla yönetme çabası, %5 lik kesime yapılan kıyaklar, yanlış yapılan özelleştirmeler ve yap,işlet,devret modelleri, adalet ve hukuk sisteminin çökmesi, yabancı yatırımcı ve paranın kaçması ve geri gelmeyecek olması, tarımı komple bitirme politikası, üretim yerine kulüplerin desteklenmesi, ülkenin araplara ve katarlılara resmen peşkeş çekilmesi, yanlış göçmen politikası, çok daha yanlış eğitim politikası, islamcı görülüp islama en fazla zarar veren parti olması, torpil ve adam kayırmanın tavan yapması, işine gelmeyen her önergeye ret oyu vermesi, dar gelirlinin devamlı vergi yüküyle ezilip büyük şirketlerin milyarlık borçlarının silinmesi ve vergi afları,
daha saatlerce sayarım ama adamlar o kadar profösyonel ki artık; yaptığını unutturmak için bir üst modelle geliyor ve unutturuyor.
hipnoz etkisi olduğuna inandığım siyasi parti. zira insanlarla taşak geçerek bu kadar oy toplayabilmelerini başka türlü açıklayamıyorum. bilimsel yahut sosyolojik bir açıklaması olduğunu da sanmıyorum.
Bugün Muğla için hazırladıkları yerel seçim reklamını izleme fırsatı yakaladım. Kuşbakışı kameradan küçük bir şehir turu atıyorsunuz. Manzara şu:
Ormanlar kesilerek duble "yollar" yapılmış. Karayolu için coğrafyası zaten zorlu olan bir bölgede kabul edilebilir belki bilemiyorum.
Şehir hastanesi diyor, orman kesilmiş.
Konut diyor, orman kesilmiş.
Zart diyor, DAğ biçilmiş, orman kesilmiş, zurt diyor orman kesilmiş, zırt diyor ormanlar kesilmiş...
Neticesinde benim izlemeye tahammül edebildiğim kısmında durum buydu.
Doğanın canına oku, kişiliksiz, estetik fakiri binalarla doldur hertarafı ve buna hizmet de. Vizyon bundan ibaret; beton...
cumhuriyeti ve onu sevenleri sevmeyen partidir. kisaltmasi akp'dir. bu kisaltmayi sinkafli kelimeler ile acarsaniz yaptiklarina tepkinizi cok guzel gostermis oluyorsunuz.
turkiye'nin tum ekonomik kazanimlarini 17 yildir sabirla sata sata bitirememesine, anayasa ve yasalari hukuksuzlukla yogurmasina ragmen ulkenin kurucusu olan Atatürk'ün kurdugu, ilk ve en eski siyasi parti olan chp'nin ilginc bir sekilde her alanda destegini alan partidir. genel baskanlari olan rte'nin siyasi yasagini da chp ile el ele verip kaldirarak halkin son 17 yilini cekilemez yapmislardir.
yaptigi onca olumsuz eyleme ragmen tam bir sonraki secimi kaybetmeleri gundemdeyken kendisine muhalif olan partilerin de olumlu baktigi bir turkiye ittifaki fikrine hazirlik yapiyorlar. ve bu ittifakin en buyuk destekcisi yine chp olacakmis gibi duruyor. cunku son yerel secimden once bu fikre olumlu bir karsilik verdiler.
not: bu girdide bahse konu olan parti ve kendi koltugunu saglamlastirma ugruna bu partiye her alanda desteklerini esirgemeyen bir diger parti hakkinda bilgi icerikli yerme yapilmistir.
ekonomiyi soktuğu durum nedeniyle bir ya da iki seçim sonrasında tek başına iktidarda kalma şansı yok denecek kadar az parti. tabi bir mucize gerçekleşmezse. işte o nedenle kendi serpiştirdiği tohumlardan yeni partiler çıkartıyor. yersen farklı. ama yiyecekler.
17 yıldır türkiye'yi yönetmekte olan siyasi parti.
partinin söylemlere baktığınız zamanda muhafazakâr, tutucu, kapitalist bir yapısı var. ama realist bir şekilde eylemlerine bakarsanız neo-marksizm ve post-modernizmin iliklerine kadar uygulandığını göreceksiniz.
partinin bu güne kadar ayakta kalmasını sağlayan temel olgular şunlar: a) "bunlaaağğğrrr" kelimesiyle özetlenebilecek olan topyeküncülük* ve kimlik politikası b) "yerlil ve millileşme" konusunda devletin zorlayıcılığı. c) çoklu egemenlik hiyerarşisinden tekil egemenlik hiyerarşisine geçiş ve başkanlık sistemi. d) sürekli hayali bir düşman yaratılması ve "tek kurtarıcınız benim" söylemi.
halbuki gerçekten konservatif ve kapitalist bir parti olsalardı;
a1) insanları din, ırk, renk ve yaşam tarzına göre değil ülkeye kazandırdıkları bilimsel güç, ekonomik güç, siyasi güç vb. kriterlere göre değerlendirirlerdi ve söylemlerini buna göre formüle ederlerdi.
b1) yerli ve millileşme konusunda gerekli bütün uygun koşulları oluşturur ve özel şirketlerin kârlarına göre kendi kararlarını vermelerini isterlerdi. bu şartlar ar-ge'ye verilen somut desteğin şekli ve şemali, ihracatçıya yapılan yardımın boyutları, üniversitelerin kalitelerinin arttırılması için sıkı önlemler şeklinde kendini gösterirdi.
c1) kapitalizmin temelinde kendin dahil herkesin güç zehirlenmesi yaşayabileceği kabulü vardır. bu sebeple kapitalizmi kendi halkı için optimum düzeyde ve başarılı bir şekilde işleten ülkelerin tamamında kuvvetler ayrılığı ve denetleme kültürü gibi kritik elemanlar vardır. bu ülkeler aynı zamanda satın aldığından çok daha fazla satış yapmaktadır.
d1) karşılaşılan her entitiye ördek gibi her şeyinizle atlamak elbette olmaz. ama gerçek bir konservatif ve kapitalist böyle bir hayali düşmana ihtiyaç duymaz. çünkü "hmmm, ben bunlardan ülkeme nasıl bir güç kazandırabilirim?" sorusuyla önce söz konusu yapıyı inceleyip ardından gerekli kararları verir. kapitalizm bir kurtarıcı sunmaz. herkesten kendini kurtarmasını ister ve bunun için gerekli şartları sağlamaya çalışır. çünkü ülkenin ekonomisine katıalcak olan her 1 kuruşluk gücün dahi kendisi için de faydalı olacağının bilincindedir.
sonuç olarak çöküşleri de aynen yaşadıkları gibi olacaktır. gerçek bir marksist yönetim gibi alaşağı edilerek.
iyi yaptığı işlerin de olduğu, ancak 2013'ten beri ülke yararından çok kendi cebini düşünen, halka kendini kahraman göstermeye çalışan, islamcı görünüp dindar kesimin oyunu almasına rağmen şeriatı savunacak kadar din anlamında cahil olması(ak partili birini partisinden vazgeçirecek sebep/#185585), ekonomiyi göçüren, torpili arttıran ve liyakati azaltan, 2013'ten beri sebep olduğu kişi başı gsyh* düşüşünü buradan görebileceğiniz parti.
başında şu anda recep tayyip erdoğan bulunuyor. son yerel seçimlerde özellikle istanbulda ağlayarak olacak şekilde 3 metropolde kaybetmesiyle gücü azalan partidir.
edit: hayret, son 3 gündür nesnel sözlük tanımı yapınca bile(bkz: sample)daki entrymdeki gibi, hater olduğunu tahmin ettiğim birkaç kişi tarafından "nahoş" yağmuruna tutulurken, bu sefer bayağı kişisel yorum yapıp bir şeylerin kötü yönünü söylememe rağmen "ellerin dert görmesin" diyenler var. şükela'lamaya devam.
fas'ta 1967 yılında kurulmuş olan; amblemi, ışık saçan gaz lambası biçimindeki parti. arapça ismi, hizb'ul-adale ve't-tenmiye, fransızca ismi, parti de la justice et du développement'tir. yerlilik ve millilik vurgusu yapanlar, en azından isim ve amblem bazında sanıldığı kadar yerli ve milli değil gibi görünüyor. bu da internet siteleri: www.pjd.ma/...
ÜLKEYİ "hepinizi seveceğim, sıranızı bekleyin" ile onyıllarca idare etmiş parti. liberale de cumhuriyetçiye de islamcıya da kürtlere de komüniste de ülkücüye de sırayla göz kırptı, söz verdi. ne lazımsa kimde o kadar varsa toparladı, işi bitince de salladı.
adını bile bilmediğim mevkilerde görevli çalışanlarının havuzunda nargile içtiği villalarından instagram hikayeleri paylaştığı parti. çok daha altında imkanlara parti içinde görev alabileceğimi ve bundan sonraki her seçimde kendilerine oy verebileceğimi yetkililerine iletiyorum.
"ı'm vaccinated" tarihe not olarak düşülecek bir başka rezillik daha gerçekleştirmiştir. tam orta çağ avrupa'sına döndük. burjuvalar, aristokratlar, ruhbanlar ve hor görülen halk.