>ana-baba yok. hayat amca-hala elinde geçiyor
>bir hata yapıyor, göz yapayım derken kaş çıkarıyor; amcasının ölümüne sebep oluyor
>kendisini seven ve birlikte mutlu olacağı kadınları tercih etmek yerine gitti mary jane denen kezbana yapışıyor
>kıyafetini kendi tasarlayıp dikiyor, çünkü beş parasız
>hem kahramanlık yapmak hem de geçinecek para bulmak zorunda
>tek seferde altı süper kötüye karşı kaldığı zamanları oldu (bkz: sinisters six)
>yeni bir kıyafet buldu, uzaylı çıktı
>uzaylı kıyafet onun genlerini kopyaladı başka bir manyağa dönüştü
>zehirlendi gerçekten örümceğe dönüştü
>öldürüldü; sonra tekrar diriltildi
>boyutlar arası gidip gidip geldi (bkz: shattered dimensions)
>bedeni düşmanlarından biri olan (bkz: doctor octopus) tarafından ele geçirildi, zar zor geri döndü
ve bu liste böyle uzayıp gider... (hatırladıkça eklerim)
ayrıca en güzel çizgi-roman karelerinden oluşan bir kolaj için buraya göz atmakta fayda var: 9gag.com/...
çocukların en büyük kahramanlarından birisi. bunun nedeni de, özellikle 2002, 2004 ve 2007 filmlerinde öne çıkarılmış iyi niyeti ve (çizgi romanlarında ve çizgi filminde bu çok belirgin olmasa da) saflığına dikkat çekilmesi. benim okuduğum, hakkında biraz bir şeyler bildiğim hiçbir süper kahraman, saflığıyla sinemaya aktarılmamıştı (hulk diyenin ağzını kırarım).
hem bu sıralarda işim biraz yoğun (iş yapmamak için yapılan saçma şeyler) hem de uyku düzenim ciddi düzeyde garipleşmiş halde diye üçlemesini tekrar izledim. çok özlemişim. spider-man 2 çıktığında üniversitedeydim ve sinemada gösterime girmişti. 5-6 kere sinemada gidip izlemiştim. hem çok sevdiğim bir çizgi roman karakteriydi hem de yaz okulundaydım ve yalnızlık çekiyordum. müthiş keyif aldığımı hatırlıyorum. neyse, bunlar başka bir girdinin konusu olsun. benim bu girdide bahsedeceğim, bu üçlemenin şu ana kadar sinemaya aktarılmış süper kahramanlar arasında neden en iyilerden biri olduğu. bana göre ilk sıra spawn'ın, ikinci sıra spider-man'in olur.
girdinin bundan sonrasını en azından spider-man'i az çok bilenler okusa, daha iyi olacak.
ilk film spider-man'in nasıl süper kahraman olduğunu anlatıyor, bildiğiniz gibi. peter parker'ın ergenlik dönemi aslında bu. parker'ın karakterinin temelde nasıl olduğunu, sonradan ise ne kadar gelişebileceğini tahayyül edebilmeyi sağlayan film bu. mary jane watson'in parker'a karşı olan hislerinin aslında ona acımayla mı başladığı, yoksa parker'daki bu iyi niyetle mi yoğurulduğu noktasının da başlangıcı. ayrıca, elbette ki "with great power comes great responsibility" mottosunun da (spider-man 2 hariç) geçtiği tek film. spider-man olduktan sonra, parker'da olan gelişmelerin okul bölümünde gençlik filmi tadı almak, kahramanlık bölümünde ise halkın sevgilisi olmanın parker'ın içini cıvıl cıvıl etmesini görüyoruz. green goblin çizgi romanlarda her ne kadar gevşek ve derinliği olmayan bir karakter olsa da, bu filmde willem dafoe tarafından canlandırılması ona büyük derinlik katmış. dafoe'nun norman osborn'un iş hayatındaki patron rolüne cuk oturduğunu ama çizgi romanlardaki hali ne göre fazlasıyla sırıttığını düşünüyorum. "berbat olmuş" dememi engelleyen tek neden ise, dafoe'nun nefis oyunculuğu. bu hem norman osborn'un çizgi romandaki haline hiç benzememesini hem de oğlu harry ile olan ilişkisindeki zarar verici etkisini tam olarak yansıtamamasını kapatmış. bu ilk film bence çok değerli. ne akademi ne de genel çizgi roman okurları böyle görüyor halâ.
spider-man 2 benim en çok izlediğim süper kahraman filmi olabilir. spawn'ı da birçok kere izledim ama hiçbirini sinemada izlemediğim için onu değerlendirmeye katamıyorum. 2. film, benim gözümde "metro kurtarma sahnesi"yle ölene kadar hafızamda yer edecek. bu sahne superman ile spier-man'i karşılaştırmak adına güzel veriler öne sürüyor. bu karşılaştırmanın tek kriteri, elbette fiziksel güç. 80-100 mil hızla giden bir trenin önüne geçip onu sadece gücüyle durdurabilecek; dahası, bunu sadece "masumları kurtarma" gayesi ile yapabilecek süper kahraman sayısı çok az. benim için ilk sırada ise, bu sahnenin de etkisiyle, spider-man geliyor. mary jane'in saç renginin bu filmde sarıya dönmüş olması ise, parker ile aralarındaki durumu belirtmek için önemli. ilk filmin sonunda parker'ın spider-man olduğu konusunda ciddi şüpheleri olan mary jane, bu filmin başında parker'a içten içe deliler gibi aşık. filmin ortalarından sonra ise, körkütük aşığa dönüşüyor. ayrıca parker'ın hem spider-man hem de peter parker olarak hayatının en kötü dönemlerini betimliyor bu film: spider-man olmasını sağlayan süper güçlerinin zayıflaması ve yer yer yok olması, spider-man olmadan peter parker karakterini tamamlayıp tanımlayabileceğini ciddi ciddi düşünmesi ve tabii ki ekonomik krize dönüşmüş maddi durumu. mary jane'in sikimsonik aşk hayatını jay jonah jameson'ın astronot oğlu (sonradan colonel jupiter olacak) john jameson'la doldurması parker'ın dibi boyladığı anlar. may hala'nın "i believe there is a hero in all of us" şeklinde başlayan nutuğunu filmin bel kemiği olarak görüyorum. zaten her izlediğimde de o sahnede ağlıyorum.
2. filmin büyüsünü, ulaşabileceği en yüksek noktaya çeken ayrıntı kesinlikle alfred molina'dır. yer aldığı her sahnede teatral bir oyunculuk gösteren, tek kendisinin olduğu sahnelerde de kamerayı kendisine aşık eden aktörlerden. dr. otto octavus halindeyken bilimsel fikir akıtıcılığı ne kadar gerçekçiyse, doctor octopus halindeyken "bilim adına her şey mübahtır" mantığını göstermesi de bir o kadar gerçekçi. nanoteknolojik, mekanik ve yapay zekalı kolların kendisini ele geçirmesini sinemaya kendisinden daha iyi yansıtabilecek bir aktör göremiyorum ben. ilk filmde olduğu gibi, bana göre filmin tek kötü noktası, doc ock 'ın, saçları hariç, molina'nın oynadığı haline benzememsi. neyse ki, stan lee ve sam raimi bunun da üstesinden molina'nın görkemli oyunculuğuyla gelmiş. ilk filmde dafoe, bu filmde molina çizgi romanlardaki kötü karakterlerin sinemada ne kadar iyi canlandırılabileceğine dair nefis örnekler. parker'ın yalnızlığa itildiğinde ve sorumlulukları ağır geldiğinde ne yaptığı ve bunlarla nasıl başa çıktığıyla ilgili de hafızamdan çıkmayacak bir sahne var.
2007'deki 3. film bir venom filmi olarak tasarlanmasına rağmen, venom'un hikayesi neredeyse bir yan hikaye olarak kendisine yer buluyor. new goblin de denilen, ilk filmde babasının var ettiği green goblin'in ikinci versiyonu olan harry'nin hayatını ilk iki filme oranda daha fazla izliyoruz. bu, bir yönden çok iyi çünkü harry ile peter arasında çocukluktan beri başlayan ilişkinin ilk filmde tam olarak yansıtılamadığını düşünenler çoktu. harry'nin çizgi romanlardaki hali lex luthor'a çok benzer. hatta kafası çalışmayan luthor denilebilir harry için: para bok gibi ama kafa yok, babadan (ve sülaleden) gelen parayla zenginlik içinde yüzen biri. mary jane ile evlilik aşamasında olan parker'ın hayatına giren venom, parker'ın duygusal olarak ne kadar kırılgan ve yetersiz bir süper kahraman olduğunu çok açık bir şekilde göstermiş. duygu yönü ortadan tamamen kalkınca, parker'ın spider-man kısmının nasıl değişebileceğini ve aslında spider-man'n görüldüğü gibi basit, küçük ve önemsiz bir süper kahraman olmadığını da görebilmek önemli (aynı durumu bruce banner'da da görmek mümkün. gerçi hulk'ı süper kahraman yerine koyar mısınız, koymaz mısınız; bilmiyorum. ben koymuyorum). gwen stacy'nin parker'ın aklını karıştırması, mary jane'in bitmek tükenmek bilmeyen duygusal düşüşleri, parker'ın, venom'un müdahale etmesine gerek kalmayan "ben oldum artık"ları ve empati yetersizliği (aslında genel olarak duygusal açıdan her zamanki yetersizliğinin su yüzüne çıkması), may hala'nın "forgive yourself"le başlayan nutuğu (may hala olmadan spider-man var olamaz), sandman 'in çizgi romanlardakine tamamen uyan filmdeki hali ve tabii ki, ilk filmden beri bütün spider-man hayranlarının beklediği venom .
eddie brock'lu (jr.) venom'un pek de ses getirmemesi, ilk filmden beri venom'u bekleyen hayranları yüzünden oldu aslında. "ilk iki film izleyicileri venom'a hazırlamak içindi" diyenleri bile duydum. durum bence öyle değil. 3. filme 2 ana kötü karakter (sandman ve venom) ve 1 yarı-kötü karakter (new goblin) yerleştirildiği ve hemen hemen bütün film parker'ın duygusal yetersizliğine mahkum edildiği için böyle oldu bence. ne kötü karakterler tam olarak ekranı doldurabildi ne parker'ın duygusal bitmişliği izleyicilere tam olarak yansıtılabildi ne de 3. film diğer iki filme göre gişe başarısı sağlayabildi. ayrıca ilk iki filmin en bilinen afişlerinde hiçbir kötü kahraman yokken, bu filmin afişinde "spider-man venom oluyor" fikri verildi izleyiciye. eh, bu kadar kötü girişimden ve fala yükseltilen beklentiden sonra filmin başarısız olmasını eleştirmek pek mümkün değil. bu tasarlanmış bir durumdu. sam raimi ilk filmden önce "tek film olarak düşünmeyin, gittiği yere kadar gidecek bir seri yapacağız" demişti. şu 3. film bütün fikirlerini değiştirdi ve adam "bundan sonra hiçbir spider-man filmi çekmeyeceğim" diye açıklama yaptı. bu bile durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. ben bu 3. film fiyaskosunu gene de o kadar büyütmüyorum çünkü seri halinde, üst üste izlendiğinde, bu 3. halka o kadar da göze batmıyor. hele ki 2. filmdeki "metro kurtarma sahnesi"nden sonra, bu filmin 2. filmden kat kat kötü olacğaını tahmin etmiştim. dediğim gibi, beklentiyle alakalı.
bu 3 filmlik seriyi izlememiş olanlar ya da uzun süre önce izlemiş ve tekrar izlemek isteyenler varsa, onlara tek önerim olacak: önce spider-man: the animated series'i izleyin, ardından bu 3 filmi izleyin. çizgi film 5 sezon ve 65 bölüm. belki hepsini izlemeye zaman bulamazsınız ama bir göz gezdirin. ardından seriyi izleyin. o zaman izleme keyfiniz daha da artacaktır.
Orumbocek adam. Benim için bu yeni filmdeki subyan ve got oğlanı kedi garfield değil maguire reyistir kendisi. Bu arada batman de eşittir gareth bale'dir kardeşim. her ne kadar affleck göt ceneli olsa, batmanin cizgi romanlarina uysa da gareth bale gibi bir aurasi yoktur.
marvel'ın orospu ettiği karakter.
en fazla filmi çekip, her filmde başka oyuncuya rol verilmiştir.
neyse ki sonunda çizgi romanlarda ergen olan peter parker'a uygun bir oyuncu denklenip avengers'a dahil edilmiştir.
Spider-man, Spider-man
Does whatever a spider can
Spins a web, any size
Catches thieves, just like flies
Look out! Here comes the Spider-man!
is he strong? Listen, Bud!
He's got radioactive blood.
Can he swing from a thread?
Take a look overhead.
Hey there, there goes the Spider-man!
in the chill of night,
At the scene of the crime
Like a streak of light
He arrives just in time
Spider-man, Spider-man
Friendly neighborhood Spider-man
Wealth and fame, he's ignored
Action is his reward
To him, life is a great big bang-up
Wherever there's a hang-up
You'll find the Spider-man!