gece yalnız yürürken rüzgarla burnuma gelen ıhlamur ağacı kokusu. iyi demlenmiş bir çay. Kulaklığımdaki güzel müzik. bankta otururken ayağıma sürtünen, daha sonra yanıma uzanan kedi. Kitap kokusu. Soğuk bir su.
dün sahilde 5 tane serçe geldi ayağımın dibine kadar ve dakikalarca kaldılar yanımda. o kadar tatlılardı ki, iki dakikada çok hoş bi' bağ gelişti aramızda sanki. aşırı mutlu oldum.
buraya hep depresifken yazıyorum ama ben genelde çok mutlu biriyim ve eğer bir tanım yapacak olursam, "gökyüzüne baktığında ne kadar büyük ve sınırsız olduğunu hissedebilmektir." derdim.
bir amaç haline gelmiş duygu. her gün, her yerde, her saatte ona ulaşmak adına yapılanlara tanık oluyorum, oluyorsunuz.
kimisi çocuğunun karnını doyurunca mutlu oluyor, kimisi yeni bir eşya alınca, kimisi sevdiğine kavuşunca, kimisi aldatınca. kimisi doğada buluyor, kimisi lüks yatlarda, kimisi sosyal medya hesaplarında tık alınca. ama hep bir çaba, hep bir hareket.
hareket de kötü değil çaba da. ama bu his, bu hissi yaşama arzusunun kudreti bir yozlaşı zincirinin ilk halkası. bağımlılık.
bu hissin neler yaptırdığına sizin de defalarca tanık olduğunuzu biliyorum. başkalarının mutsuzluğundan beslenen mutluluklar, başkalarının hayatlarından çalarak, eziyetle elde edilen mutluluklar. haksızlığın, onursuzluğun, türlü ahlaksızlığın getirdiği mutluluklar. bu duygu insanlığın laneti.
siz ne derseniz deyin. ama yaşamın yegane amacı, ana ihtiyacı haline gelmiş olması; tüm bunlara rağmen ulaşılması en zor duygulardan biri haline ge(tiri)lmiş olması bir rastlantı değil tabi ki de. insan küçük şeylerden de mutlu olur ya da olabilmeli derseniz, kimse size karşı çıkmaz. ama insanların doyumsuzluğunu bunlarla yıkamazsınız. amaç haline gelişi de doyumsuzluğun eseri.
mutluluk, diğer bütün duygularınızı ateşleyebilir ya da söndürebilir. bu duygunun esiri haline geldiğiniz anda algılarınızın yönetimini ona teslim etmiş olursunuz. dolaylı olarak size mutluluk vaad eden başkalarına. inatla realiteden kaçmanıza da sebep olur, çünkü bakarsanız istemediğiniz şeyler görürsünüz. belki sırf vicdanınız rahat olsun diye iki twit atar, sonra unutup mutluluğa ulaşmak için boşa kulaç atmaya devam edersiniz.
gerçekten de etkili bir uyku ilacı.
bazen hakikaten çok güzel denk geliyor nasıl oluyorsa. gerçi birinci pozisyonda komalı sesler tarihe karıştı benim için. şu aralar en fazla 1-2 hz falan oynuyor. hayırlısıyla 1 cent'e falan düşürebilirsem o zaman daha güzel olacak işte.
Pazar günleri 9.30’da kalkıp kovboy filmi izlemektir. Kurutulmuş et, agzımda sigara clint eastwood şalımı takıp izliyorum. .the shadow apache eşliğinde tarihin mazi derelerinde gezmek gerçek mutluluk gibi geliyor.
"son sürat sana doğru koşarken beni vurdular sen vurdun demiyorum ama beni vurdular." (bkz: onbinkusuruncukez) (bkz: alper gencer)
tükenmez isteklerin giremediği gönüllerde zaman zaman parlayan bir hayalettir diyordu hızır amak-ı hayal'de. Bir başka dost ise minicik, zamansız, sebepsiz bir ana sıkıştırıveriyor;
"uygar kişi acı çeken insandır. ama 'üzüntü' değildir bu; bir "vah vah" değil. dünyanın temelden bozuk olduğu duygusu gelir uygar kişiye zaman zaman - o zaman acı çeker. üzüntüden çok da kızgınlıktır duyduğu.
ama, yine zaman zaman, birden, hiç beklemediği bir anda, dünyanın temelden yerli yerinde, düzenli, tam olduğu duygusunu duyar; o zaman da, tam tersine, mutlu olur; içten, derinden... mükemmel'in ne olduğunu anlar o zaman.
böylece çelişmelerle dolu insandır uygar kişi." (bkz: oruç aruoba) (bkz: yürüme)
tanım: varlığı, gerçekliği, ömrü her daim kuşkulu, biricik arzumuz.
Bir çok insan farkında olmasa da, Mutluluk; nefes alabilmektir rahatça. Sıcacık bir çorbanın tadını hissedebilmektir. Hatta hatta kendi tükürüğünü yutabilmektir yeri geldiğinde.
Hermann Hesse tarafından yazılmış şiirdir. "Mutluluğu aradığın sürece, Mutlu olacak kadar olgun değilsindir, Ve ulaşacak kadar her istediğine. Kayıplara yakındığın sürece Ve hedeflerin varsa durmadan yöneldiğin, Bilemezsin huzur nedir diye. Vazgeçersen şayet her arzudan, Ne hedef, ne de istek tanıyıp Mutluluğu artık adıyla anmıyorsan, O zaman olup bitenlerin akışına Dayanamaz yüreğin ve ruhun erişir huzura."
elindekilerle mutlu ol bunu başar insan ancak o zaman güzel yaşar bir kaplumbağan var mesela yararsız ve zararsız onu sev yarım bardak su için yarısı boş deme yarısı dolu diye nitele kendini sev ve kaplumbağanı doğru latiftir at yaşamından yalanı arkana dönüp baktığında pişmanlıkların olsun olmalı mutluluğun tarifini sorarlarsa görecedir de bence tarifi tek hecedir de su mutluluktur örneğin çölde kalmış biri için hatta hepimiz için bir çiçek için bir böcek için sevmek mutlu olmaktır de severek mutsuz olanları uyandırmak için herkesin kitabında ayrı bir anlamı var mutluluğun ama önemli olan mutlu ettiğinde senin duyduğun ta iliklerindeki mutluluğun
şu ana kadar tek bir kişiyle paylaştığım bir mutluluk formülüm var. insanları tanımadan gerekli gelişimi göstermeden bu formülü uygulamayacaklarını belirli bir zihinsel dayanıklılığına ulaşmalarını gerektiğini düşünürdüm. O kişi ile paylaşana kadar. farkında olmadan verdiği motivasyon ile formülü saf hale getirebildim. Ve insanlar ile paylaşmaya hazır olduğunu düşünüyorum. hem mutluluk paylaştıkça çoğalır.
insanlar aslında mutluluk şartlarını kendileri belirler. "şu kızı/çocuğu tavlasam ne güzel olur ya", "şu işi/terfiyi alsam ne güzel olur", "keşke şu kadar param olsa" gibi kendimize söylediğimiz cümleler. tabii ki de bir formülden bahsettiğimiz için buraya da bilimsel yaklaşıyoruz. bunlar hipotezleriniz. sorun tespitini atladınız normal olarak çünkü sorun belli mutlu değilsiniz. bunun çözüm önerileriniz de hipotezleriniz. sırada ne var hipotezlerin doğruluğunu test etme. ama doğruluğunu test etmeden o hipotezlerin doğruluğunu mu test etmelisiniz yoksa?
peki nasıl) kendi fikirlerinizi nasıl test edeceksiniz? sorular sorup cevaplar için acele etmeyerek. terfiyi ele alalım. terfi alırsanız mutlu olacağınızı mı düşünüyorsunuz? bu sorunun cevabı evetse geçmiş demektir ilk testten. peki terfi almak için yapmanız gerekenleri siz yapabilir misiniz? cevabı evetse yapmanız gerekiyor. eğer hayırsa eleniyor. yani mutlu olmaya çözüm önerilerinizden biri olarak kalırsa eğer, mutlu olamazsınız kurtulun ondan kendinizle savaşmayın. cevabı evet yapabilirim bu terfiiyi almak için gerekenleri yapabilirim diye verdiniz ama yapamıyor veya yaparken çok mu yıpranıyorsunuz kazanacağınız mutluluğa göre? o zaman ya değmezdir ya da aslında yapamayacaksınızdır kendinize yalan söylemişsinizdir. peki terfiyi aldınız mı? tebrikler mutlusunuz. ama yine de mutlu değil misiniz? demek ki bu hipoteziniz yanlışmış. sizi mutluluğa terfi götürmüyormuş. ama yine de tebrikler yeni bir şey öğrendiniz!
burada ki irade yi nasıl halledeceğiz sizin kendi sorununuz. eğer iradeniz size bir engelse iyi haber! yeni bir hipoteziniz var mutlu olmak için ve hipotez demek bile hata bu kanun. iradenizi bir şekilde toplayın. nasıl yapacağınız size kalmış. ama bu mutluluğun anahtarıdır.
tabii ki de bu herkese yardımcı olmayacak burada bir formül ve bir örnek verdim. kendiniz için türetin. sadece bu kadar bilgi ile kimse mutluluğu bulamaz sizin de birşeyler yapmanız lazım ki mutlu olasınız. hem emek vermeden gelen mutluluk bir şey yapmadan gider.
burada da küçük bir hikaye geliyor. yıl 2012 mahalleden çocukluk arkadaşım x erkek arkadaşı ona çiçek almadığı için üzgünlüğünü belirtir salak salak mahallede turladığımız bir ara. bir arka sokaktayızdır evlerinden. ve ben o ara y teyzeninin gülbahçesini görürüm. "x daha önce hiç kendine çiçek aldın mı ya da y teyzenin bahçesinden kopardın mı kendin için?" diye bir soru yöneltirim. cevabı basittir "hayır niye yapayım ki?" bende cevap veririm "çok haklısın x sen kendin için çiçek almıyorken başkası niye sana çiçek alsın?"
yani siz kendiniz için birşey yapmıyorken başkası niye yapsın. bu mutluluğunuz olabilir cesaretiniz olabilir herhangi bişeyiniz. bu yazıyı okudunuz aklınız da "yaa çok saçma", "bende öyle bir irade yok olamaz ki" diye düşünceler dönüyor. siz mutlu olabileceğinize inanmıyorken bunun için aptal bir sözlük yazarının ne vermesini bekliyorsunuz? motivasyon? gerçekten gizli bir formül var? bu benim kendi formülüm be sizin tabii ki de mutlu olma şartlarınız yolunuz farklı. belki bazılarının aynıdır ama herkesin aynı değil. ben yaptım ve işe yarıyor sizin niye bir mutlu olmaz formülünüz olmasın? bu yazdıklarımın doğruluğuna neden mi inanasınız? çünkü inanırsanız bir mutlu olmanıza dair bir umudunuz olacak. önce kendiniz bir şeyler yapın.
“Doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. Bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. Çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. İşte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür.”