1. "Bana sorarsanız gerçek mutluluk yaz yağmuru gibi birdenbire boşanmaz insanın başına.Davranışımıza,çevremizdeki insanlarla ilişkilerimize her gün azar azar çekidüzen vererek eksiklerimizi tamamlarız.Yavaş yavaş biriken bir şeydir mutluluk."

    Cengiz Aytmatov / Toprak Ana
    #295317 ma icari | 2 hafta önce
    0duygu, eylem 
  2. peşinden koşulacak bir duygu değildir, çünkü adı üzerinde, bir "duygu"dur, üzüntü gibi, endişe gibi, özlem gibi, kızgınlık gibi gelip geçicidir.

    ancak diğerlerinden daha değerli olduğunu düşünüp peşinden koşmamıza sebep olan şey de, bizi diğer duygulardan daha iyi etkilemesidir. "daha çok" etkilemesi de demiyorum bu arada çünkü üzüntü de, kızgınlık da, mutluluktan daha çok etkiliyor insanı, daha uzun sürüyorlar, daha kalıcı oluyorlar, özlem de mutluluktan daha şiddetli hissediliyor mesela. mutluluğun değerli olmasının bir sebebi daha iyi hissettirmesi, diğer sebebi de uçucu olması, uçucu olan şeyi, kalıcı olan şeyden daha değerli algılıyoruz.

    uçucu olduğu için, bir anlık yakalandığında o anın değerini bilmek lazım, o anı kavrayıp "şu an mutluyum ve bunun için müteşekkirim," diyebilmeyi yeni yeni alışkanlık haline getiriyorum, inanın çok da güzel bir his veriyor bu.

    dün mesela, aslında çok sıradan bir gündü, eğer farkındalık anını atlamış olsaydım günün özeti sadece "uyandık, bir şeyler yedik, bir şeyler izledik, kitap fuarına gidip birkaç kitap aldık, yine bir şeyler izleyip bir şeyler yedik, eşim oyununu oynarken ben de dizinin dibinde aldıklarımızdan bir şeyler okudum, gün bitti..." olacaktı. oysa bir an, fuara gitmek için hazırlandığım kısacık bir an şunun farkına vardım: on sekiz, on dokuz yaşımdaki halim, bugünkü halimi görse kafayı yerdi sevinçten. günü sevdiğim insanla, ki o zamanlar bile ona aşıktım zaten, onunla birlikte başlattım, gözümü açınca onu gördüm, beraber bir şeyler yedik, evden dışarı çıkana kadar en sevdiğim gotik karakterlerden biri hakkında yapılmış bir animeyi izledik, beraber, aynı zevki ve heyecanı duyarak, tüm zevklerimizin benzer olduğu, birimizin bir zevkinin diğerinin başka bir zevkini tamamladığı bir insanla beraber olmanın coşkusuyla bir şeyler izledik, beraber kitap fuarına gidecektik, hazırlanırken arkada tıngırdasın diye bir caz çalma listesi açmıştım, fıkır fıkır, şıkır şıkır bir his doğdu içime, yükseldi ve işte o an mutluydum, hayatımın herhangi bir anında, o ana gelebildiğim için mutluydum. o ana dek çekilen üzüntüler, sıkıntılar belki de o ana ulaşmak içindi, bunun farkında olmak bana kendimi çok iyi hissettirdi ve bu benim hayatımda sıradan bir gündü. o mutluluğu hissetmek için özel bir şey yapmamış, o mutluluğun peşinden koşmamıştım. çok iyi hissettim, hem de çok. ama uçucuydu, uçacağını da biliyordum ve yine güne normal bir şekilde devam edene kadar o anı içime çektim. yoksa sonra fuara gitmek için bindiğimiz ring otobüsü zamanında kalkmadı diye, fuarda gereğinden fazla para harcadım diye, eve dönerken açlık ve yorgunluk hissedip güçsüz düştüm diye çok kez başka hislere de geçtim, çünkü hayat böyle, mutluluk da sürekli değil, yorgunluk da, güçsüzlük de, sıkıntı da...

    ama en uçucusu ve en büyülüsü olduğu için mutluluğu, peşinden koşmadan elde ettiğimiz her an fark etmemiz lazım işte. farkında olursak aslında her zaman mutluyuz belki de, çünkü bu hayatta olduğumuzu kendimizin on beş - yirmi yıl önceki halimize bir göstersek sevinçten kim bilir nereleri tavana vurur...
    #264949 taro | 4 yıl önce
    7duygu 
  3. Yılmaz Güney’in daha önce acı çekmiş biriyle birlikte olun, çünkü onlar değerini iyi bilirler dediği duygudur.
    #246120 verdmin | 4 yıl önce
    0duygu 
  4. mutluluk pantolona işemek gibidir. ıslaklığı herkes görür ama sıcaklığı yalnız sen hissedersin.
    0duygu 
  5. "mutlu olmak için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz, fakat mutlu değiliz. kayıp olan bir şeyler var. çevreme bakındım. gördüğüm tek şey, yıllardan beri yaktığım kitaplardan kalan artıklar. bu bakımdan kitapların yardımcı olabileceklerini düşündüm."

    (bkz: )
    0duygu 
  6. “her insan mutlu olamaz... çünkü; gereğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını; ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü. her insan mutlu olamaz. çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları. hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri ve asla göremez yanı başındakileri.”

    (bkz: )
    0duygu 
  7. en son karşılaşmamıza göre yaşlanmış ve olgunlaşmıştı. genç işi şort ve gömleklerini çıkartmış kışa hazırlanan pos bıyıklı bir rus subayına dönmüştü. fularının yerini atkı şemsiyesinin yerini baston almıştı. gözleri artık beni seçemiyordu. bağırdığımda sesimi iletebildiğim uzaklıktan görüşüyorduk. galiba beni özlemişti. cebinden çıkardığı mendille burnunu sildi mendili bana uzattığında siyahlaşmış kan tanecikleri mendili süslüyordu ihtiyarın fazla ömrü kalmamıştı. puşkin hesabı ödeyerek kalktı. bana kaçamak bir bakış attı. trene yetişmeliydi...
    0duygu 
  8. tamamen karakter meselesi olduğuna kanaat getirdiğim, içten gelenlerle gelişen bir olgu. etrafta şekillenen dünyadan -büyük oranda- bağımsız bir duygu durumu. mutlu olmak tercih edilemez, başarılamaz, "şunu elde ettim ve bingo! artık mutluyum" denilemez.

    hayatta inişler-çıkışlar, iyi günler-kötü günler var, herkes için. bütün bunlardan bağımsız ve çok az değişen bir ruh haline sahibim. ben mutluyum, ne olursa olsun mutluyum ve bu durum -kendimin ya da sevdiklerimin canının derdine düşmezsem, bana özel sürekli bir eziyet ortamı/agoni hali ortaya çıkmazsa- değiştirilemez. çok kötü, dağ olsa dayanmaz diyeceğim tek bir şey yaşadım, onunla baş etmeye çalışırken bile geri planda mutluluk duygu durumu sürüyordu resmen. parasız kaldım, en yakın arkadaşım iletişimi kesti, sevgili aldattı vs, herkesin karşılaştığı bireysel dertler işte, üzülürken, vahlanırken bile "hayat ne güzel lan" müziği kesilmedi hiç. bu karakter meselesi değilse nedir ki? benden güzel/zeki/zengin/başarılı insanlar tanıyorum; yok, mutsuzlar. onlara baktıkça meselenin kafanın içinde başlayıp bittiğine inancım güçleniyor.

    bu durumun ini tam olarak bilmesem de düşüne düşüne ını buldum: önemsememekten kaynaklanıyor benim mutluluğum. gerçekten. ne kendimi çok büyütüyorum gözümde, ne de başkalarını. sevdiğim, güvendiğim birinden darbe gelince "bunu bana nasıl yapar?" arabeskine gark olamıyorum haliyle. yani yapar neden yapmasın ki, hayat işte. iki vah vahlanıp rutine dönüyorum, her şey rayına oturuyor bir süre sonra. oturmayacak da ne olacak zaten. gerçekten en fazla ne olabilir?

    öte yandan, bunu ben seçmedim. bir gün yataktan kalkıp "karar verdim, artık kendim dahil kimseyi siklemiyorum" demedim. hatırlıyorum, beş yaşındayken de aynıydım. istediğim bir şey olmadığında "amaaan ne ağlayacağım şimdi buna" deyip istediğim başka bir şey bulur onu yapardım. hâlâ bütün sülale "istenc de ne neşeli, uyumlu çocuktu" diye anlatıyor. sıfır mızmızlıktı çünkü. çok hareketliydim, yıkıp dökmem, sürekli bir koşturmam vardı; ama istediğim olmadı mı ağlama tutturma yoktu. her şey diyemem; ama çok şey anladığım kadarıyla. doğuştan gelen bir iplemezlik, rahatlık var bende.

    sürekli mutlu olmam şans eseri mi, benim başardığım bir şey mi, devraldığım genetik mirasla mı ilgili, ailem mi çok iyi iş çıkardı, neyin nesidir gerçekten tam bilmiyorum; en büyük pay beyin kimyamındır diye düşünüyorum, ikinci sırada dengeli sağlıklı bir aile ortamında büyümüş olmam etkilidir sanıyorum, şans ve benim çabalarımın da biraz katkısı vardır illaki. sonuç olarak mutluyum ve bu durum değişmiyor diye oturup üzülecek değilim de, arada "neden böyle" diye merak ediyorum işte.

    neyse çok uzattım.

    ben vaktiyle okurken denk gelmiştim; ama yazmadan önce google'a danışınca gördüm ki, 'a aitmiş bu söz: .
    #230042 istenc | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    6duygu 
  9. Mutluluk hiç olumsuz duygu yaşamamak değildir, o duyguları mümkün olan kısa süre içinde geride bırakabilmektir. Mutsuz kişilerde bu süre uzar da uzar. Sosyal psikolog Pelin Kesebir'in paylaşımları yol gösterici olabilir.

    twitter.com/...
    #222633 icyolculuk | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0duygu 
  10. milyon tane kitabın yazıldığı videonun çekildiği bu konuda, bilimsel olarak da birçok çalışma yapılmış. şunların bütünlüğü aslında binlerce kitabın yüzlerce videonun birleşimi.
    1) istediğini yiyebilmek ve içebilmek
    2) aynı sağlıklı biçimde tuvaletini yapabilmek
    3) düzenli ve verimli sex
    4) para kazanma aracı olarak işin olması
    5) para kazanma dışında bir uğraş olması. (hobi gibi doyum sağlamalı)
    #214058 baaderka | 4 yıl önce
    0duygu 
  11. mutluluğun formülü anlamlı ilişkilerdir. ne kadar iyi ilişkilere sahipseniz mutlu olmanız okadar olasıdır.
    0duygu 

  12. (bkz: )
    (bkz: )
    #208413 Angel Spy | 4 yıl önce
    0film 
  13. Mutlulukla ilgili yillar once okudugum bir kitapta aynen sunlar yaziyordu:
    "Bir aslan seni kovaliyor, aslandan kaciyorsun ve bir ucurumun kenarina geliyorsan , aslan yaklasiyor, tam o anda ucurumdan asagi uzanan bir agac dalina tutunuyorsun, bu arada seni kovalayan aslan ucurumun dibine inmis, tutundugun dal da catirdamaya baslamis, kirildi kirilacak. Ucurumun dibine dusersen aslan sana saldiracak. Tam bu anda yani basinda olgun kipkirmizi bir yabani cilek goruyorsun, cilegi koparip agzina atiyorsun ve cilegin muhtesem tadini hissediyorsun.
    Mutlulukta boyle bir sey, hayatimizda bize saldiran aslanlar olacak, onlardan kacmak icin tutundugumuz dallar catirdayacak. Ama boyle anlarda bile onemli olan bize sunulan ufak mutluluklarin farkina varmak ve onlardan zevk almak olmali. Bu gunesli bir gunde yuruyus yapmak ya da balkonda kahve icip kitap okumak ta olabilir, sevdiginiz bir insanla muhabbet etmek te olabilir, kisacasi size keyif veren hersey olabilir. Sonucta hersey bitiyor. Divan edebiyati sairi Baki'nin de dedigi gibi "baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş"
    #207788 fairyofeast | 4 yıl önce
    0duygu 
  14. Ben bu girdiyi mutluluktan ziyade "küçük olduğu düşünülen olaylardan mutlu olmak" fenomeni hakkında yazdım. bu küçük olaylardan mutlu olma konusunu düşündüm ve bir karara vardım.

    aslında küçük dediğimiz şeyler hiç de küçük değil ki. bu biraz insanlığın sürekli arayış içinde olmasından kaynaklanıyor. çok olan şeyin değersiz veya "küçük" olduğu algısından. mesela bunu örnekleyecek olursak şöyle örnek verebiliriz:

    hepimize kızıldeniz'in ikiye yarılması bir mucizedir dendi, bilirsiniz. musa yarmıştır falan dediler. oysaki bir babanın kızına sarılışı mesela. bundan daha mucizevi değil denizin ikiye yarılışı anlarsınız ya.

    Mesela sıcak bir yaz gününde su verdiğiniz sokak köpeğinin size bakışındaki saflığın güzelliğinin ve onun verdiği mutluluğun yanında ayı ikiye bölmek gibi bir "mucize" ne kadar mutlu edebilir?

    biz küçük diyoruz ama "küçük" mutluluklar dediğimiz şeyler yaşamın ta kendisi. biz sadece onlara karşı körleşiyoruz ve onları önemsiz görüyoruz. neden mi? çünkü herkeste var. herkeste varsa mutluluk sebebi olamaz ki(!). bunu bazı insanlar yanlış anlayabiliyor ama. bu durumun insanları koyunlaştırdığını ve elindekiyle yetindirip büyük dilimi "büyük" adamların almasını sağladığını söylüyorlar ama "küçük" sebeplerle mutlu olmak ile haksızlığa susmak ve böcek gibi yaşamaya razı gelmek çok farklı şeyler bence. mesela bir mucize gibi sarıldığınız kızınız için daha iyi bir dünya bırakmaya çalışmak bence "küçük" şeylerle mutlu olmaktır. "küçük" şeylerle mutlu olmak sadece yaşama güzel bir pencereden bakmaktır. Umut taşıyan bir pencereden.

    tanım: insanın endorfin hormonu salgılaması ile ortaya çıkan ve onu enerjik hissettiren kimyasal tepkimeye verdiği isim.
    #207726 kayser sose | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0duygu 
  15. Yunan mitolojisinde mutluluğa dair bir hikayeye göre:Tanrılar, insanlar mutluluğu arasın ve böyle kıymetli olsun diye saklamaya karar verirler. Biri der ki; "Göklerin en uzağına saklayalım." Diğeri, "Denizin en dibine..." Öbürü, "Ormanın en kuytusuna saklayalım."diye belirtir. Sonunda biri der ki," İçlerine saklayalım. Oraya bakmak akıllarına gelmez."
    #203189 monica | 4 yıl önce
    0duygu 
  16. Yaşam en yüce mutluluğu, sevildiğine ikna olmuş kişiye sunar, kendisi olduğu için sevilmiş hatta diyebiliriz ki kendisine rağmen sevilmiş kişiye.

    -
    #200642 bulbasquirtlechar | 4 yıl önce
    0duygu 
  17. #200639 birbaskagocebeencore | 4 yıl önce
    0duygu 
  18. bir seçim.

    abd’de bir araştırmada ölmek üzere olan insanlara en büyük pişmanlıkları sorulmuş, ‘mutluluğun bir seçim olduğunu anlayamadan yaşamış olmak’ ilk 10 pişmanlığın arasındaymış.

    beyin denilen organla yapılabileceklerin bir haddi hududu yok, onu çok hafife alıyoruz.
    0duygu 
  19. bazen değer verdiğin birinin yazar olduğunu öğrenmektir...
    #199180 themanwithnoname | 4 yıl önce
    0duygu, film 
  20. bazen gökyüzünde uçurtma görmek...
    #199083 metodolojik | 4 yıl önce
    0duygu 
  21. aslında doğru noktadan bakıldığında mutluluk çok pahalı durmuyor gibi, yani mutluluğun beklentileri aşağı çekmekle bir ilgisi olmalı ya da bu bir illüzyon.
    beklenmedik bir zamanda aldığın bir mesaj olabilir bu mutluluk. beklediğin yerden gelen bir soru ya da cevabını beklediğin bir sorunun istediğin şekilde cevaplanması olabilir.
    anı yaşayabilmekle ilgili bir şey herhalde. ansızın gelen bir duygu, hayat bazen çok güzelmiş gibi. tabi sonra yarınlar gelir aklına kaygılar, geçmişle olan tartışmaların, gelecekten korkuların.
    bir de maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi var aç değilsin, açıkta değilsin ama bir yere ait olamamışsın, hep misafir gibi yaşamışsın milletin hayatında. bir yere varamamış ve yol bitmemiş. bekleyen olmamış.
    çok saçma mutluluk bu kadar ucuz olmamalı.


    Şuna benzer bir tanım kim yapmıştı hatırlamıyorum
    "Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" gibi.
    Kahvaltı ile ilgili bir his olabilir.
    0duygu 
  22. Ulaşılabilir bir şey midir mutluluk? Ulaşıldığında, sonsuza kadar devam eder mi yoksa bir raf ömrü var mıdır? Bir insanın hedefi mutlu olmak mıdır, mutlu kalmak mıdır, mutluluğu ararken veya o yolda yürürken yaşadıkları mı?

    Mutlu olmamak, ebedi huzursuzluk mudur yoksa ebedi hissizlik mi? Mutluluğa ulaşmak yolun sonu mudur? Bir yerden sonra aynı dozda mutluluk yararıcıya maruz kalmak, aynı etkiyi yaratamamaya başlar mı, bünye direnç geliştirir mi mutluluğa karşı? İnsan, hep daha mutlu mu olmaya çalışmalı? Daha fazlasına ulaşamayacağını anlayınca, tası tarağı toplayıp uzaklaşmalı mı?

    İnsanı türlü düşüncelere daldıran duygu-durum.
    #198193 nottobe | 4 yıl önce
    0duygu 
  23. seni yürekten sevdiğini bildiğin biriyle göz göze olmaktır.
    #187425 laz ziya | 5 yıl önce
    0duygu 
  24. yılların dostu olduğun arkadaşınla sohbet etmek.
    şehir hayatının bütün sorunlarını bir kenara bırakmak.
    kulzos'ta yazar olmak.
    #187416 electromeow | 5 yıl önce
    0duygu 
  25. Mersin'in Mut ilçesinde doğmaktır.
    #187378 enchuken dimario | 5 yıl önce
    0duygu