tutunamayanlar olarak tanımlanabilecek; "ben iç dünyama dönüyorum. orada hayal kırıklığına yer yok." düşüncesiyle tetiklenebilecek eylem.
"ekşi, kulzos, süslü, uludağ tüm interaktif platformlar değişsin, herkes değişsin, cahiller, troller, saldırganlar, ego anıtı kendini bilmezler ölsün, tam kafama göre seçkin, saygın insanlar olsun" beklentisinin sonucu olduğu söylenebilir ve hepimiz biliyoruz ki dünya öyle bir yer değil, gittiğimiz her yerden kaçarak çözülecek bir sorun da değil.
Bir şekilde herkesin bir gün yapacağı eylem. malum artık ayça_22 de oturum açmıyor fakat interaktif sözlüklerin bana kattığı en büyük şey şüphesiz ki yalnız olmadığım hissi. bir yerlerde birileri benimle aynı konuları merak ediyor yada hiç bir kazancı olmadan (maddi olarak) bildiklerini benimle paylaşmaktan zevk alıyor ve bunu yüksek motivasyonla yapıyor. dünyada ki hataları yanlışları kötülükleri , iyi insanların elinde düzeltebilecek güç yüzüğüde frodo tarafından yok edildi. belki tüm dünyayı değiştirmek mümkün değil ama bu çarpıkları fark eden ve kendini ileri taşımaya emek eden insanlarla bir arada bulunmaktan büyük zevk aldığımdan ötürü en azından benim uzun bir süre yapmak istemediğim bir şey.
evet fransada ki olayı bende gördüm evet mogolların yıktığı kütüphaneleri bende okudum evet uygur türklerine bende üzülüyorum ancak misyonum dünyayı değiştirmek değil farkında olmak ve bu farkındalığı yaratacak insanların medyada yer almalarına izin verilmeyeceğini bir şekilde hepimiz biliyoruz bu sebeple daha gerçekçi beklentilerle ,kendimize katacağımız nitelikli değerlerin her ne yöntemle olursa olsun kazanılması muhtemelen sonuca ulaşmaktan daha büyük zevk verecektir.
Şu an için niçin gerek duyulduğunu pek de anlayamadığım eylem.
Gelin bu yoldan dönün. Sözlüğe geleli kısa süre oldu ne kadar doğrudur tespitlerim bilemiyorum ancak fikirlerimi beyan etmekte geri durmak istemem.
İlk katıldığımda Kuralları okumama rağmen ister istemez birkaç ciddi girdi hatası yaptığım zamanlarda bazı yazarlardan mesaj aldım bu konu hakkında. Fazlasıyla saygılı ve nazik uyarılardı. Hatta uyarı da denemez, "az tökezledin ama bak tabelada şu yazıyor, şöyle uygulanıyor" gibi söylemler. Yeri geldi modu mesajla darladım, oldukça nazik bir dille yönlendirildim darlamamakla ilgili.
Yani aslında biraz da bizim yaklaşımımıza göre şekilleniyor olabilir aldığımız yanıtlar. Hatta o bile olumsuz tarafıyla olmadı bana şanslıyım belki de.
Açıyorsun sözlüğü, sol framede istediğin kadar bilgi. Beğendiğin yazıların sahibinin ukdeleri bile fikir veriyor insana. Malum yerden sonra cennet gibi yani.
Olabilir illa ki eleştirimizi kabul edemeyen, ufacık yazıya durduk yere sertçe çıkışan insanlar, ben de rastlayınca canım sıkılabiliyor ancak genel olarak işleyiş gayet pozitif bir izlenim bırakıyor bende.
Biraz sorunu kendinde de aramak lazım. Dün bir harf hatam yüzünden yanlış başlık açmışım mesela, kitabın orijinal ismi olayından ilk defa silindi bir girdim. Ben burada diyebilmeliyim mesela ulan hani bir harf yüzünden modları ne diye uğraştırıyorsun.
Yine aynı şekilde saçma sapan olduğunu düşündüğüm bir yorum olduğunda bile olabildiğince saygılı cevap vermeye inat edince karşılığı da aynı şekilde olumlu oluyor zamanla. Olmasa ne fark eder gerçi herkes gülücükler saçar şekilde mi takılmalı? Belki bir yazarın çok hassas olduğu konuya denk geldik, belki tahammülsüz yani irrite oldu, n'apabilirsin ki yapabileceği zaten en fazla eksilemek.
Bence kalmaya çalışın. Çeşitlilik, farklılık herkes için iyidir. "İri memeli sözlük yazarları" gibi absürd veya can sıkan gündemin sürekli tekrarlandığı boş başlıklar için yine başka mecraları yoklayabiliriz midemiz kaldırırsa, sonuçta buna bir engel yok önümüzde.*
istanbul'a veda etmek gibidir. şehir seni yormuştur. bunaltmıştır. baymıştır. canını sıkmıştır. kızıp gidersin. giderken de veda edersin. işte aynı o hesap.
oysa seni buna sevk eden şehir değildir. içindeki insanlarla yaşadıkların nedeniyle gitmek istersin. ve esasında o insanların seni itmesine müsaade ettiğin için olan bitenin tek sorumlusu sensindir. ha biraz da çocukken ayağını sehpaya vurunca o sehpayı döven büyüklerin. çünkü kolaydır "neden bu bana oluyor?" diye düşünmek yerine suçu ve suçluyu dışarıda aramak. kolaydır suç kesinlikle sende olmasa bile manipüle edildiğinin farkına varmadan bırakıp gitmek. başkalarının seni yönlendirmesine müsaade etmek. hiç düşündün mü gidecek başka bir yer kalmadığında ne olacak?
kulzos bu vedaya cevap veremez. çünkü konuşamaz. geldiğin zaman bir şey diyemediği gibi, gittiğin zaman da diyemez. gelen de sensin, giden de sen.
Şu son ekşi kalkışmasında meydana gelen yığılmanın üç beş gün süreceğini, gelen yazarların büyük çoğunluğunun da ekşiye geri döneceğini bir çoğumuz biliyordu aslında.
Gidenlerin burada guruplaşma olduğunu, moderasyonun kafasına göre girdi sildiğini, bu yüzden sözlükte ifade özgürlüğü olmadığını söyleyeceğini de sanırım gene büyük çoğunluğumuz biliyordu. Bildiğimiz bir başka şey de ifade özgürlüğü ve nefret suçu kavramları arasındaki muğlak bölgede kalan yorumlara müdahale edilmediği, faşist, dinsiz, İslamcı, komünist, sağcı, solcu, deist, ateist, hatta terörist sözlük olduğumuz konusunda şikayetler ortaya çıkacağı idi ki çıktı da.
Şimdi formatımız olmadığı ve cinsiyetçi olduğumuz da eklendi buna.
Gene bildiğimiz bir konu ilk günlerde hır gür çıkacağı, moderasyonun bu kavgalara müdahale etmesi gerektiği, müdahale edince sözlükte (yukarıda da değindiğim üzere) ifade özgürlüğü olmadığının söyleneceğiydi. moderasyonun yaşananlara müdahale etmemesi gerektiğinin söyleneceğini de biliyorduk. Tabi asıl emin olduğumuz yaşanan kavga gürültü sonrası yazarların bir çoğunun sözlüğü terk edeceğiydi ilk paragrafta söylediğim gibi. Bu kez bir ilk yaşandı ve sözlüğü götümüze sokma temennisiyle ayrıldılar buradan.
Tabi götün görevi bellidir aslında; bağırsakları temizlediğinizde de götle muhatap olursunuz. Şunu da eklemek isterim konu dışı olarak ki insan vücudunda her organın görevi bellidir. Ağzınızla götünüz yer değiştirirse bir takım tatsızlıklar yaşanabilir...
Velhasıl kelam ne kulzos ne de burada yazanlar için sözlük vedası ilk kez karşılaştıkları bir durum değil. Son da olmayacak. Başkalarının özgürlüklerinin başladığı noktada bizimkinin bitebildiğini hatırlayabilir ve sözlüğün basit kurallarla korumaya çalıştığı sınırlara müdahil olma konusunda gereksiz bir istekle yüklenmez isek belki bir dahaki sefere daha az hır gür ve veda görürüz. Lakin söz konusu olan insan ve insanın sınırları olunca bu gelen yazarların veda etme rutini değişmeyecek gibi duruyor.
Pazar günleri İstanbul trafiğine benzer kulzos biraz. Boş yolda giderken trafik kurallarını ihlal ederseniz göze batar çünkü yollar boştur. Sakin kafayla, boş yolda kural ihlali yapasınız da gelmez zaten sağlıklı bir insansanız. O boş yolda sağınızdan solunuzdan geçen ferrarileri falan da görürsünüz hatta. Hafta içi ise işler değişir, en benim diyen trafik gönüllüsü bile zıvanadan çıkar. Üstünüze çıkan mı ararsınız, yolunuza giren mi ararsınız... Kural mural kalmaz. Neticede trafiğin doğru akışı için kural var mıdır vardır. Ama insanoğlunun doğasında mıdır bilinmez o kurallar sonuna kadar esner. Esnememesi için eninde sonunda yapmanız gereken insanların canını yakacak cezalara yüklenmenizdir. Ha uzun vadede eğitimdir vs o ayrıca konuşulur. Sözlükte biraz böyle. İsviçre trafiğinde drift yapıp kuralların içinden geçen, düzeni bozan adam bütün ömrünü öyle geçiremez. Ya kurallara uymaya başlar ya ehliyetini kaybedip bir daha araba kullanamaz. Ha illa ben böyle araba kullanmak istiyorum derse de pılını pırtını toplayıp İsveç'e veda edip (İsviçre değil miydi lan o) İstanbul'a geri döner. Bu noktada vermeniz gereken karar İstanbul'un trafiğindeki kaosu mu tercih ediyorum, danimarka' nın müreffeh havasını mı sorusunun cevabıdır.
vedalar mekanlarla değil, insanlarla ilgilidir. veda ettiğiniz yerin öznesi de sizsinizdir, yüklemi de. tıpkı bir yere ait olmak gibi. ya da sevmek, sevilmek. her şey sizinle, sizin nasıl baktığınız, gördüğünüz, hissettiğinizle ilgilidir. bir yerden ayrıldığınızda kalan geride bıraktıklarınız değil, sizin parçalarınızdır aslında.
o yüzden her şey doğar, büyür ve ölür. bazılarının serüveni kısa, bazılarının ki de uzundur. iyi hissettiren mekanlarda, iyi hissettiren insanlarla olmak ise şanstır. herkese iyi şanslar...
kulzos'un ne kadar umurunda, merak ettiğim "bak ben gidiyom" serzenişi. bu bana şeyi hatırlatıyor. ehehe. yav gelenin başımızın üstünde yeri var, gidenin de yolu açık olsun. bunu bu kadar dramatize etmeye ne gerek var, anlayamıyorum. bu yazdığım kişilerden bağımsız, genele yaygın olarak. benim de son zamanlarda tahrik olduğum yazılar oluyor, cevap vermeye tenezzül etmememin sebebi, inandığım bir mottodan ileri geliyor.
bu yazacağımı başlığına da yazmıştım da buraya da yazmak istedim akla şu rubaiyi getirmiştir:
Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben; Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken. Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi, Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden. -Ömer hayyam
bir süreliğine gerçekleştireceğim eylem. işlerim nedeniyle biraz ara vereceğim fakat geri dönme ihtimalim de kesin değil gibi görünüyor. girdilerimi silmeyeceğim, zaten yazdığım girdilerin saçma olmadığını düşünüyorum en azından birilerine yardımım dokunur belki, o amaçla sözlüğe kayıt olmuştum.
bu aralar zihinsel olarak çok yorgun hissediyorum. uzun süre kafa dinlemeye ihtiyacım var. ülkenin gündemi de zaten insanın psikolojisini bozuyor. bir süre dijital detoks yapacağım, işlerim haricinde bilgisayarım ve telefonumla ilgilenmeyeceğim. ne var ne yok hesaplarımı kapatacağım; spor, meditasyon ve işe vereceğim kendimi.
Evet cok cabuk ve kisa oldu bu seferki. Eksi'den buraya eksi'yi boykot icin gelmistim ama farkettim ki burasi bir anadolu köyü, sahil kasabası kıvamında ekşi ise büyük bir metropol ve bu yuzden sanirim burda umdugumu bulamadim. Yazarlar ekseriyetle iyi ve kaliteli ama yöneticiler biraz girdi silmeyi , birilerini yasaklamayi filan seviyorlar. Bakis acilari sahil kasabalarinda ve koylerde oldugu gibi burda da sanki biraz dar geldi bana. (Simdi burda bir suru eksi yagabilir, yığınız *:)) O yuzden ben de sanırım boğulacaksam büyük denizde boğulurum mantığıyla terk ediyorum.
ekşi boykotunun unutulması ile olacak olandır. Troll yok; cinsiyetçi, ırkçı, ayrımcı başlıklar yok. Kezbanlar, ergenler, abazanlar yok. Formata uyuluyor, uymayan uyduruluyor. Evet güzel bunlar ama çok yavan ve gündemi takip edebileceğiniz bir mecra değil burası. Önemli bir olay meydana gelse buradan haber almanız çok zor. Üstelik ekşi'de takip ettiğiniz bazı orijinal başlıkları burada bulamıyorsunuz. Açsanız bile silinme olasılığı yüksek. Küçük bir yerde askerlik yapıyor gibi hissediyorum burada.
Kısa süre sonra yurtdışına çalışmak üzere gitmemden ötürü benimde malesef dahil olacağım topluluk. Allahın belası bu virüs mereti kontrolden çıkmayıp uluslarası süreçler daha erken açılsaydı, belki de hiç tanışmamış olacaktım böyle güzel bir sözlükle.
Gitmeden hugo'ya küfür eden çocuğa da bi' girdi borcum olsun :))
Tema muhteşem sadece kulzos yerine daha afilli bir isim bulunursa çok daha güzel olur. Veya kontrollü bir şekilde etraftaki aklıselim insanları davet ederek daha kaliteli kitle yaratılabilir...
Moderatörlerin ve kitlesinin gitgide belli kesimlere pozitif ayrımcı, ufaktan kural esnetmeci ve politik doğrucu olduğundan dolayı soğumaya başladığım, aktiflik ve solun akmayışı ile de canımı sıkan bir yer haline geldiği için benim de düşündüğüm bir şey oldu.
Ama alışkanlık olmuş aq sözlüğü bırakamıyorsun da. Çok güzel insanlar var tanıştığım burdan, ama onun dışında kitlesi tektipleşmeye, farklı görüşe tahammülsüzlük içermeye, birbirlerini tatmin etmekle meşgul bir profile dönüştüğü için beni sarmadı.
Muhtemelen tam bırakamam yine ama uzun bir süre ara versem iyi olacak.
kulzos denen illetten kurtulmak için tek başına yeterli değildir. ne bileyim italyan mafyasına katılmış olsan onlardan bile daha kolay ayrılırsın. bu neymiş arkadaş...
Kulzosa veda eden yazarların daha mutlu olduğu, hayattan keyif aldığı yada mutsuz olduğuyla ilgili bir istatistik yok mu ya ? Ona göre bizde pozisyon alalım*
son derece normal, medeni bir olay. ulan sikindirik ilçe briç klübünden ayrılanlar watsapp grubuna veda mesajı döşüyor.
uzun süre takıldığın, öyle ya da böyle emek verdiğin bir sosyal ortamdan uzun süreliğine, belki dönmemek üzere gidiyorsan senin için anlamını, varsa kızgınlığını, sevgini, sitemini en azından iyi temennini belirtirsin. sosyalleşmenin nizamıdır.
özürün eziklik, teşekkürün zayıflık, eleştirinin saldırı, değer vermenin değersizlik olarak görüldüğü ortamları seviyorsanız, "çok da sikimdeydi" demek karizmatik gelebilir elbette.
Kişisel sebeplerden bir kere veda etmiştim fakat geri döndüm. Sanırım işin raconu kavga edip gitmek. Benim için bir nevi kürkçü dükkanı olduğu için aklımdan geçirmiyorum açıkçası.
Tanım: Bir daha dönmemek üzere kulzos'u terk etme eylemi. :)