1. benden daha genç olmasına rağmen akademik olarak benden ileri bir aşamada olan çalışkanlıkta sınır tanımayan sevgili eşimin kaynak taramaları için benim araştırmalarım için kısa süreliğine yaşadığımız heidelberg'den üç günlüğüne gittiğimiz kent. bütün gün eşimin kitap ve makalelerini taradığımız için gezmeye pek vaktimiz olmadı. zaten kentte gezilecek mekan sayısı da sınırlı. o yüzden kaybettiğimiz fazla bir şey olmadığını söyleyebilirim.

    kentte yeme-içme konusunda oldukça umutlu olan ben, ısrarla "hadi şu cafe'de kahve içip tatlı yiyelim." dedikçe, daha önceden burada bulunmuş eşimin ısrarlı karşı çıkışlarını anlamlandıramazken, tüm seyahat süresi boyunca en ucuz yemeği üniversite yemekhanesinde yiyince-ki ulan amma pahalı burası demiştim- yiyince hanya'yı kandiye'yi gördüm(konya demeyin. sözün orijinali girit'in iki kentiyle alakalı. konya'yla hanya'nın ortak bir noktası olması zor zaten. bu kısa bilgi sonrası ukala modunu kapatıyorum). kaldığımız motelin hemen dibindeki burgercide bira içip hamburger yiyelim dedik. hamburger 29 frank, bira da 10 frank civarıydı. matematiğim kuvvetli olduğundan iki kişi 500 liraya çıkacağımızı hesap edip içeriye girmemeye karar vermemizi sağladım. bundan sonraki günler tüm yemeklerimizi migros'ta tulumlu sınıf kardeşlerimizle beraber yedik. kahveleri de ya burada ya da üniversite kantininde içtik. her gittiği avrupa şehrinde şarap, peynir tabağı, ana yemek tatlı dörtlüsünü yapan biz(yazar burada avrupa'da birden fazla şehre gitmesine ve rafine zevkleri olmasına vurgu yapıyor!), akşamları süpermarketten pişmiş tavuk, sandviç, tüketilmediği için fiyatı yarıya düşmüş tatlı vb. şeyler yiyebildik. bir keresinde de süpermarketten patates kızartması alalım dedik, türk parasına çevirince bir porsiyonu 120 lira olan patatesi doldurup koyduğumuz kutuyu standda bırakıp başka bir şeyler aldık.

    tüm bunları niye yazdım? bilmem kaç kere üst üste avrupa'nın en pahalı şehri seçilen zürich'in gerçekten de pahalı olduğunu teyit etmek için. dolayısıyla zenginlerin ve burs alanların(uyduruk erasmus bursu değil, avrupa devletlerinin veya tübitak'ın bursları) gitmesinde ve görmesinde sakınca olmayan bir şehir. bu arada tübitak bursu alacak hukukçu ve mühendislere bir not. uzh'de veya eth'de doktora araştırması yapmayın. yaşam maliyeti çok daha fazla olmasına rağmen zurich'te araştırma yapılması için verilen burs miktarı avrupa'yla aynı ve 1500 euro. ev, yurt vs. gibi kalacak yere en az 800 frank, aylık abonman biletine de kaldığınız yere göre 85-200 frank vereceğinizi hesap edince, üniversiteleri ve enstitüleri iyi araştırmanız kaydıyla almanya'ya gitmenizi öneriyorum. aynı burs miktarıyla hem çok daha iyi şartlarda yaşarsınız hem de kalan parayla avrupa'yı gezer, hesabı düşünmeden bol bol yiyip içer, istediğiniz özel tüketim maddelerini alır veya birikmiş paraya ihtiyacınız varsa para biriktirip türkiye'de kullanırsınız.

    zürich'e o kadar bilendim ki doğası ve mimarisi çok güzel olmasına rağmen avrupa'nın görmüş olduğum en uyduruk şehri seçtim. zaten benim için en önemli kriterlerden biri olan, zengin antik çağ ve rönesans ve sonraki dönem sanat eserlerinin bulunduğu bir müzenin kentte bulunmaması baştan eksi puan yazdı. benim için zürich'in en güzel tarafı, modern mimarinin çok güzel bir örneği olan olan hukuk fakültesi kütüphanesinin çalışma salonları ve ayrı bir ilgimin olduğu mekanik saatlerin butiklerinin vitrinlerinde gördüğüm saatler oldu.
    0şehir