medya genellikle yapılan zam oranını (%14,2) konuşuyor ama bu 1 yılda ve önümüzdeki yılda (totalde 2 yılda) türk lirasının değee kaybını ve rakamlara yansıtımayan enflasyonu konuşamıyor. sarı sendika olan türk-iş'in "1893 lira olsun" göstermelik çıkışından sona kılışdar'ın "en az 2000 lira olmalı" eleştirisi müthiş bir etki yaratmış belli ki.
önemi olanın artış miktarı değil, alım gücü olduğunu anlayana kadar birkaç nesil daha açlık sınırının altında yaşamaya devam edecek gibi görünüyor. teşekkürler hükümet.
Edit: yazmayı unutmuşum. 2017'de devletin brüt asgari ücretten kestiği tutar 373,5 lira iken, 2018'de değişen vergi dilimleri ile birlikte bu tutar 426 liraya zıplamış olacak. evet; durmak yok, doymak bilmeyen devleti beslemeye ve haraç vermeye devam.
çocukken askeri maaş olarak algılardım bu kavramı. askerler neden millete maaş veriyor diye düşünürdüm. hatta askerleri bu yüzden daha çok severdim. sonuçta paramızı verenler onlardı.
beklenenin üzerinde bir artış olmuştur. yıllık %26 zammı özel sektörde kalifiye elemanlar dahi alamıyor.keşke refah seviyesi yüksek bir memlekette yaşıyor olsaydık ta bu artışa sevinebilseydik veya az bulabilseydik. maalesef bu karar enflasyon ateşini körükleyen ve en önemlisi işsizlik oranını ciddi olarak artıracak bir seçim yatırımı kararı olmuştur.
Keşke her sene senin olsa dedirten artışa nail olmuş ücrettir. Darısı emeklinin başına.
Kriz bahanesiyle zam alamayacak özel sektör çalışanları düşünsün şimdi.
Not: zamma rağmen çok komik seviyede olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
ekonomim henüz tam bitmemiş ahkam kesmeye burada devam edeyim.
asgari ücret artışı %25. şirketlere maliyet artışı %28. hal böyle olunca bu kadar kobi nasıl baş edecek bu artışlarla çok merak ediyorum. kobi diyorum, büyük şirketleri demiyorum, onlar zaten bi şekilde vergi indirimi, ergi barışı zart zurt diye işlerini götürüyorlar ama kobiler ne bok yiyecek bilmiyorum.
ekonomi biraz psikoloji ile ilintili birşeydir. şu sakın unutmayın, maaşların artması enflasyonun artmasına yardımcıdır. maaşlar arttıkça herşey ona göre zamlanır. aslında bişeler zamlandı diye maaşlar artması gerekir ama maalesef bizde durum farklı.
şöyle düşünün, 99 depremi zamanı kocaelide ev kiraları 150 tl civarındaydı. deprem sonrası deprem kiracılara yardım olsun diye 100 tl yardım etmeye başladı, ne oldu biliyormusunuz ev kiraları 250 tl ye çıktı.
şimdi asgari ücretli 400 tl zam aldı diye görün bakın zamları, nasıl patır patır geliyor. şimdi seyredin bakın kaç konkordato daha geliyor. bu süreçte bir şekilde yurtdışı ile bağlantılı iş yapan firmalar için pek bir problem yok ama yerli piyasada iş yapanlara Allah kolaylık versin. zaten işler az diye piyasa daraldı, piyasada para dönmüyor, kimse iş yapmıyor veya yapmak istemiyor şimdi bu %25 lik artışı nasıl finanse edecekler bilmiyorum.
burada şu çıkmasın ortaya, vay efendim az yapsalar neden az, çok yapsalar neden çok size de birşey beğendirilmiyor denecek ama, yine aynı yere geliyoruz, üretimi arttırmadan maaşları arttırıyor olmak olması gereken, haklı bir artış olabilir ama kitaba göre çok fazla sakıncası bulunmakta.
çalışana refah sağlayacak kadar olmasa bile iyi bir artış yapıldı. lakin kimse asgari ücretliyi düşünmez. kötü kokular alıyorum bu işten. galiba ssk'yı batırdılar bunlar. ne kaa maaş o kaa prim diye düşünürsek patronları çarpmak için yapılmış olabilir. para lazım. arada da gariban sevindi. maaş devletin cebinden çıkmıyor nasılsa. bu defa patrona vurdular. biraz paranoyak bir kurgu oldu farkındayım.
küçük ve orta ölçekli işletmelerin personel sayısını azaltmasına neden olacak şekilde artmıştır. ha artmasın mı? elbette artmalı. tl bu kadar çok değer kaybetmişken bu artışın bir manası yok zaten. ama bir de işin benim bahsettiğim kısmı var. koskoca bankalar personel kıyımı yapıyorken küçük ve orta ölçekli işletmeler de bu olmayan krize dayanmak için ya personel azaltarak küçülecekler, ya da işi tamamen sonlandıracaklar.
bugün aldığı zam ile, özel sektörde karşılık göremeyecek olan minimal ödemedir. çoğu şirket, elemanına bu zammı yapmıyor, ya da maaşının içinde gösteriyor. ne yazık ki gerçek bu.
bunları yazmadan önce ikinizin de görüşlerini asgari ücret/#120174 ve #120235 girdilerde çok dikkatle ve empati kurarak okuyup kendimce yorumladığımı önceden belirtmek istiyorum sevgili @pavel ve @11001 şimdi şöyle bir durum var, asgari ücret net 1829 tl + 191 tl agi var. yani yüzde bazında bakınca çok gibi duran zam, aslında normal bazda. (bence kesin az). türkiye gibi ülkelerde, bu zam, işçiyi tehdit eder. nedeni basit, yabancı iş gücü şu an piyango gibi. küçük ve orta eşfraftaki işletmeler bir nebze "belki" etkilenebilirler bu maliyet hesabından ama, yıllık %3 gibi minimum büyüme gösteren bir şirket bu zammı konuşamyacaktır bile.
gelelim zam dengesine. döviz kuru fırladığında, araba kullanırken, yolda yürürken, yatarken, uyumadan hemen evvel ve uyanınca ilk iş dolar bu gün kaç para oldu diye takip ediyordum. ben çalışanım bu arada. biz ithalatçı bir firmayız, dolayısıyla kur üzerinden her hesabımız. bu ne demek oluyor kısaca açıklayayım :
dolar 7 liraysa, benim kurum 7,50 çünkü dalgalanmayı kompanse etmek zorundayım. bunu yapabiliyorum çünkü serbest piyasadayız. döviz o durumdayken yaptığımız ithalatı çok şükür sattık ve atlattık. çok giren çıkan olmadı bize yani. neden, çünkü stokçuluk yapmadık, mal satmamazlık yapmadık. fiyat bu dedik ve döviz düştükçe biz de düştük fiyatları. bu arada şirketler ne yaptı ? en basitinden sıralayayım size :
bosch markasını ele alalım : "kurlara endeksli" önce kur artışı kadar zam geldi, o civar yüzde 27'ye tekabül ediyordu. ardından planlı yüzde 10 ürün zamları geldi. sonra, "kurlara endeksli" yüzde 5 indirim yaptılar. yüzde 22'yi unutmayın kalsın kenarda. geçen gün yıl sonu zammı yapmışlar yüzde 15 daha. etti mi size yüzde 47 zam ? evet etti. kemal sunal filmlerindeki gibi manav etiketi denetlemeyle bitmiyor maalesef bu işler. hiç bir işletme kurlara endeksli yaptığı zammı geri çekmedi. en azından benim sektörümde. aksine planlanan zamlarını da yaptılar.
biz de sattığımız ürünlere, "şirket politikası gereği zam" yapmadık, ürünlerin alış fiyatları ne kadar arttıysa, yüzde 1-2 aşağısına arttırdık yine.
sonuç ? kafası çalışan patronlarım var, durumu idare ediyoruz, çok şükür eşek gibi onlar da çalışıyor biz de çalışıyoruz ve işler gidiyor.
olan : etki alanı beni de kapsayan, alım gücü aynı kalmış insanlara oluyor. tüige göre yüzde 74 işveren kobi bu ülkede. gerçekten vizyonsuz ticaretten anlamayan bir adamsa, ya da kansızsa çok afedersin, cebinden çıkacak 200 lira zam için işçi çıkarabilir, evet. kalan elemanlara da o zammı yapar ama iş gücünü de kitler, kimse de sesini çıkaramaz.
bunu işveren açısından şöyle düşünebilirsiniz : eğer bu zam, hem işveren hem işçi kısma vergi indirimleriyle beraber yapılsaydı, o zaman ekonomi canlanırdı. yüzde 5-10 arası işsizlik oranı artışı bekliyorum ben, başka da bir şey olmaz.
işçilere bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücret.
Örnek kullanım: Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur. (Anayasa)
İşçileri serbest piyasa koşulları karşısında korumak için geliştirilmiş bir uygulamadır. Yani altında yatan amaç bu en azından. Ne kadar işe yarıyor, orası tartışılır. Bu mevzunun esas yeri iş kanunu olmasına rağmen iş kanunu’na tabi olsun olmasın tüm işçiler için uygulanır ( evet iş kanunu’na tabi olmayan işçiler de var).
Bir çalışanın alabileceği, bir işverenin ödeyebileceği alt sınır. asgari ücretten aşağı ödeme kanunen yapılamaz. Çalışan kişi deneme safhasında dahi olsa, ödenebilecek minimum(asgari) ücrettir. Azami ücretin aksine, asgari ücretin taban sınırı vardır. Bu sınır ihlâl edilemez. Asgari ücretin altında çalıştırılıp işine son verilen çalışan, gerekli başvuruların ardından, çalıştığı sürece alamadığı asgari ücret farkını topluca alır, buna hakkı vardır.
lenin'in geçen yüz yıla ait muhteşem bir tespiti var; ''kölelik kaldırılmadı, herkesi kapsayacak şekilde genişletildi'' derdi. ülkemizde de yakın dönemde taşeronluk falan kaldırılmadı. devlet bünyesinde, şirket kırbacıyla çalışan 3 milyon taşeron firma emekçisinden sadece üç yüzbin'ine kadarına verildi. kadro verilen işçi arkadaşlarımız da, yine hiç bir sosyal güvencesi olmadan çalıştırılmakta. ve aldıkları maaş asgari ücretin sadece bir kaç yüz lira fazlası. anlayacağınız taşeronluk kaldırılmadı, herkesi kapsayacak şekilde genişletilmektedir.
çalışma bakanı utanmadan ''biz asgari ücreti bu rakamda belirledik diye firmalarda ilaa bu rakamı vermesin canım'' diyerekten resmen herkesle dalga geçmektedir. peki bakan bey, siz devlet bünyesinde asgari ücretle çalıştırdığınız emekçilerin açlıkla yaşama utancını nerenizde taşıyorsunuz?
asgari ücretle yahut asgari ücretin az üzerinde çalışan mimar, avukat arkadaşlarım var benim yahu. bu bir çok kişinin ortak ayıbıdır.
ve yazık ki pek yakında kamu hastanelerinde taşeron firma elemanı doktor hemşire, okullarda asgari ücretli taşeron öğretmen görürseniz şaşırmayın.
haaa, asgarin ücretin altında bile çalışan öğretmenlerimiz epeydir var zaten. kendilerini unuttuğum için özür diler, kendilerinin emekçi sabırlarına saygılarımı sunarım.
7 ay önce 7 çeyrek altın almaya yetiyorken bugün 5 çeyrek altın almaya yetiyormuş... Çok şükür ki en azından artık ayasofyada namaz kılınabiliyor. Giden iki çeyrek için orada dua edince oluyormuş.
yine "muazzam ve tüm tarafların uzlaşısıyla mutabık kalınacak bir orandan" yansıyacak, bir devlet sınırları içerisinde, devletin belirlediği minimum verilebilen maaş. bu şey işte, daha altı verilebilse okeyler. enflasyon dediğin şey, geçen seneye göre yüzde on bir artmış bu ülkede. asgari ücrete zam gelince, maaşlı çalışan herkese bir şekilde zam yansıyor, evet. minimal düzeyde maaş alanlar, yansıyan tam tutarı alıyorlar, asgari ücretten fazla alanların bir çoğu ise, bu oranı görmüyor bile.
hal böyle olunca, gözle görülen gözümüze hoş geliyor. insanımız, asgari ücret 2750₺ net olunca, pazarda sardalya 10-15₺ arası kalacak sanıyor. hayır abicim, uyandırayım, 25₺ olacak.
ne zaman dolar ve euro'nun etkisi ülkedeki ham maddesi bile türkiye'de çıkan ürünlerde zamma sebep olmaz, o zaman ekonomide başarılı bulurum ben devletimi.
ne zaman allah'a ibadetini yeminle bağlar gibi, asgari ücrete zam geldi diye, elektriğe, doğalgaza, yakıta, suya zam gelmez, o zaman başarılı bulurum ben mevcut yönetimleri.
2003 yılında, türkiye'de ücretli çalışan insanların %9'u asgari ücretle çalışıyormuş. bu oran 2017 yılında %22'ye çıkmış: atif.sobiad.com/... aynı oran, 2019 yılı itibarıyla %43'e çıkmış. yani neredeyse, çalışan her iki kişiden biri asgari ücretle çalışıyor artık.
www.yenicaggazetesi.com.tr/... peki bu oran, ahlaksızlığını aldığımız batı ülkelerinde ne kadar? belçika'da %0,4, ispanya'da %1, hollanda'da %3, fransa'da %8,4. avrupa'da türkiye'nin ardından en yüksek oran %19,1'le slovenya.
2021 yılı için, %21 artışla 2.825 TL (375 USD) olarak açıklanmış ücrettir.
Öznel tahminlerimin üzerinde bir artış olmakla beraber, artık standart ücret haline geleceği aşikardır. Tüm iktisadi teamüllerin yıkıldığı, kuramların çöktüğü 2020 yılı sonrasında ise enflasyon ile olan korelasyonu neticesinde kısa vadede ne tip rasyonel beklentiler yaratacağını hep birlikte göreceğiz.
şehir hastaneleri garanti ödemeleri, köprü, otoyol garanti geçiş ücretleri gibi dolar bazında düşünülecek olursa 2016 yılında 1300 TL iken yaklaşık 430 dolarla zirveyi görmüştür. 2021 için öngörülen ise mevcut kura göre 375 dolara denk gelmekte... kur artışı da dikkate alınacak olursa, iyimser bir tahminle, ortalamada 350 dolar civarına gelecek. kur 2021 yılında 8 TL ortalamada kalırsa. yani asgari ücretle çalışan bir kişi dört sene önce 430 dolarlık alım gücüne sahipken 4 sene sonra yaklaşık %20 civarında alım gücü kaybına uğramış olacak.
iyi ki dolarla maaş almıyor asgari ücretli. allah korusun bir de dolarla maaş alsaydı hali nice olurdu.
Asgari ücretin artışı ile ilgilenmek yerine alım gücümüzün ne kadar iyi olduğuyla ilgilenmemiz gerekiyor. Bugün her insanın hayatını idame ettirebilmesi için düzenli olarak alması gereken hizmetler yani temel ihtiyaçlarımız lüks haline gelmiş durumda. Geçen seneye göre yaklaşık 500 ₺'lik bir zam söz konusu. Asgari ücretlinin derdi fazla doğalgaz faturası gelmesin diye salonunda battaniyelere sarılmakken. Değişecek mi birşeyler? Hayır. Hergün daha kötüye ilerliyoruz.
asgari ücret çalışanlara ödenmesi gereken tabanı belirler. şimdiki haliyle yoksulluk sınırının altında olduğu gibi açlık sınırının bile altında. dünyaya baktığımızda genellikle saatlik çalışma ücreti olarak belirleniyor bu. genelde de bakmakla yükümlü olduğu kimse bulunmayan, part time çalışan, düzenli işi olmayan öğrenciler falan çalışıyor asgari ücretli işlerde. özel bir beceri veya eğitim gerektirmeyen işler. asgari ücret alanların toplam çalışan nüfusa oranı da gayet düşük.
bizde ise durum utanç verici hale gelmiş durumda. toplamda kayıtlı çalışan nüfusun ne kadarının asgari ücrete mahkum olduğu en son 2014 yılında açıklanmış. genele oranı %40 civarı olarak görünüyor. 2014 yılından sonra yapılmış bir açıklama, istatistik yok. ekonomik koşulların görece daha iyi durumda olduğu 2014 yılında bile oran bu seviyedeyse artık açıklanmıyor olmasında şaşacak bir şey yok. mevcut koşullarda türkiye'de çalışan nüfusun çok yüksek bir kısmının asgari ücretle çalıştırıldığı rahatlıkla varsayılabilir. bu nedenle asgari ücret konusu hep gündemde kalıyor. korkunç bir dönemden geçiyoruz. eğitimli, vasıflı, düzenli bir işte maaş karşılığı çalışan, ailesine bakan, ev geçindiren insanların asgari ücrete mahkum edilmesi insanlık ayıbıdır.
ne var ki insanımız da asgari ücretle çalışıyor olmayı içselleştirmiş durumda. burada sorgulanması gereken asgari ücretin kaç lira olduğundan çok neden çalışan nüfusun çok büyük bir kesiminin asgari ücretle çalışmak zorunda bırakıldığıdır.