Gökyüzünün, denizin ve bir kuşun kanadının en güzel rengi.
Küçüklüğümden beri en sevdiğim renk olmuştur hatta birinci sınıfta yaptığımız okuma bayramında benim rengim mavi idi. O gün boydan boya mavi giyinmiştim, sanırım tokam bu kombinasyona ters bi şekilde cart pembeydi. Diğer renkler gibi ben de komik bir şiir okumuştum:
Gökyüzünü cicim Çok sevdiğim için Hep mavidir Elbiselerim.
Bu dörtlük herkeste aynıydı, sadece gökyüzü ve mavi kısmı renklere göre değiştirilmişti.
renklerin en çıtırı. çıtır derken genç yani. mağara resimlerinde filan ilk kez kullanılan renkler siyah, kahverengi, kırmızı ve okr sarısıdır. mavi hiç yok. neolitik çağın sonlarına kadar mavi yok. doğadan mavi pigment elde etmek o kadar kolay değil çünkü. ilerleyen zamanda avrupa ve ön asyada çivit bitkisinden indigo mavisi elde ediliyor. antik mısırda ise lapis lazuli taşını ezerek laciverte yakın bir mavi renk kullanılıyor. doğada mavi pigment sınırlı. elde edilen de çoğu zaman uçucu hava ve işik etkisiyle solmaya yatkın oluyor. hatta bu yıl yapılan bir çalışmanın yan ürünü olarak kaza ile bir mavi pigment kimyasal yolla elde edildi. boya endüstrisinde iyi bir sansasyon yarattı. en.wikipedia.org/... mavi rengin ismi de çok yeni. ancak mavi pigment elde edilip insan tarafından boyamada kullanılmaya başlandıktan sonra renge bir isim veriliyor. mavi gökyüzünün rengi diye tanımlıyoruz. günün belirli saatleri ve belirli ışık koşulları olmadığı zaman yok öyle bir mavilik. çoğu zaman gri, sert ışıkta beyaz, gün doğumu ve batımı saatlerinde pembe tonlarında olabiliyor gökyüzü. mutlak bir mavi yok yani. keza denizin maviliği de aynı şekilde su götürür. bu nedenlerle olsa gerek zaman zaman görünen bu rengin isimlendirilmesi ancak pigment elde edilip ismini koyma ihtiyacı ortaya çıkınca gerçekleşmiş. buna karşılık halen bazı uzakdoğu kültürlerinde mavi ile yeşilin ayrı ayrı isimleri yok. afrikanın bazı bölgelerinde de mavi yeşilin bir tonu olarak isim alıyor. mavi çok güzel, çok belirsiz ve hala çok genç.
"su" manasına gelen "mâ" sözcüğünden türemiş. suya ait olan, su renginde olan anlamlarına gelen "mâi" sözcüğü zaman içinde değişikliğe uğrayarak "mavi"ye dönüşmüştür.
1952-1956 yılları arasında çıkarılan, aylık, düşünce ve sanat dergisi.
ilk sayısı 1 kasım 1952'de çıkarılmıştır. türk edebiyatında düşünce ve sanatın, sosyal bir sınıf ya da grubun yansıtıcısı yapılmaması görüşüyle "hürriyetin ve barışın rengi" olarak nitelenen "mavi" adı ile yayımlanır. dergi teoman civelek, ülkü arman, bekir çiftçi, ümran kıratlı ve güner sümer tarafından çıkarılır. 1 ekim 1954'e kadarki 24 sayılık dönemde yazı işlerini teoman civelek yürütmüştür. yirmi dördüncü sayıdan sonra yazı işlerini özdemir nutku üstlenir ve dergi, "son mavi" adıyla çıkarılır. 1956'ya kadar sekiz sayı daha çıkar.
dergide yazan isimler: attila ilhan , ferit edgü, avni dökmeci, ahmet oktay, bumin gaffar (fikret hakan)...
sabahattin eyüboğlu'na göre "sanat"ın rengidir mavi. "kara" ise paranın rengi. bu yüzden o meşhur denemeler kitabına "mavi ve kara" adı verilmiştir.
ona göre karanlığı asıl yenen güneş değil, mavi. güneş çekip gitse de mavi sabahlara kadar cenkleşir karanlıkla. en güzel gecelerin rengi mavidir. her yaşayanın iliklerine işleyen ölüm karasına, yüz karasına, kasvet karasına birebir gelendir mavi. mavi sanattır.
Tarifsiz bir sevginin, sevmenin rengidir mavi. Bir kuş için mavi neyse, birini sevmek de ona benzerdir çünkü. Edip Cansever şöyle der:
Beni uykudan uyandırır uyandırmaz
Dünyanın bütün huyları yüzünde
Ben bunlardan birini seviyorum en çok
Sana bir nar kesip uzatıyor ya doğa
Tutsam tanelerini
Sevincin gözyaşları derdim buna.
Bir süre bakışıyoruz karşılıklı
Ben uykudan uyanır uyanmaz
Benimle şiir gibidir bu
Tam karşımda ama yazılmamış
Durmadan bileniyor aklımda.
Seni unutarak baktığımda bile
Dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
Yayılıyorsun kalabalıklara
Yalnız yayılmak mı
Aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.
Özlenirsin, alabildiğine varsın da
Daha da var oluyorsun gün günden
Olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
Bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
Bir kuş olsa mavilik derdi buna.
400-490 nm arasindaki dalga boylarindaki renge verilen isim.
Antik yunan, cince, japonca ve ibranice gibi antik dillerin hicbirinde bu rengi taninlayan bir ifade bulunmadigi rivayet ediliyor. Odyssey destaninda deniz tasvir edilirken "wine-dark sea" tabirinin kullanilmasi mavinin kullanilmamasi mavi rengin antik caglarda olmadigini dogrular niteliktedir.
Mavi rengin tanimina ilk olarak Misir medeniyetinde rastlanmaktadir.
Bu arada cok sevdigim bir renktir, hele bir de aciksa.
Ne güzel şiirler şarkılar yazılmış bu renge zaten başlı başına da kendisi şiir gibi huzur verir bu renk insana. Gökyüzünün , denizin güzel gözlerin rengi...
maviye
maviye çalar gözlerin.
yangın mavisine
rüzgarda asi
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlık...
itten aç,
yılandan çıplak.
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille
sevmelerim.
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel,
ay karanlık...
dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cigaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hayın, çıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlık....
eskiden aldığım tişörtlerin bir taraflarında kendi kendine minik yırtıklar oluşurdu. sürekli böyle olunca ordan almayı bir süreliğine bırakmıştım. Artık o sorunu düzelttiler galiba, uzun zamandır delik görmüyorum tişörtlerimde.
Üç ana renkten biri. Doğada mavi rengi barından tek doğal kaynak afganistan’da bulunan lapis lazuli mineralidir.
Mavi renk pigmenti ilk, M.Ö. 200’lerde mısırlı kimyagerler sentetik olarak üretilmiş ve “Mısır Mavisi” olarak adlandırılmış. Kum, öğütülmüş kireçtaşı ile azurit veya malakit gibi bakır içeren bir mineralin 800-900 ° C arasında ısıtılması ile elde edilmiş. Daha sonraları ise yumurta akı gibi kalınlaştırıcı maddelerle birleştirilerek opak mavi elde edilmiş.