Çoğunlukla kendi daire kapısından ötesinde insan yokmuşcasına gürültü yapan medeniyet yoksunu primatlar yüzünden içinde yaşamanın çileye dönüştüğü yapı. Bir de çocuk zannettikleri küçük ev cinleri var. Harry potter’ın odasını yıkan dobby gibi. King kong’la iletişim kurmak ebeveynlerle iletişim kurmaktan daha kolay. Çocuk yetiştirmek bir ehliyete tabii olmalı, baya toplumsal sorun çünkü. Eeeyy platon sen haklıymışsın.
- kaloriferine sormadan, bildirmeden petek ekleyen... neyse ağır küfrü yutacağım, sözlükte yapan vardır, kişisel alır falan.
- çatının akmasını, zeminin taşmasını, duvardan su girmesini acil ve hatta ortak masraf kabul etmeyen.
- apartman önündeki sokak ve hatta kaldırımın kendi arabasına tahsis edildiğini sanan.
- balkondan aşağı halı, örtü çırpan.
- ayakkabılarını kapısının önüne yığıp pislik ve tehlike yaratan.
- komşunun evine girip çıkanı gözetleyen hatta çetele tutan hatta -artık küfretçem- "kim onlar, fazla misafirin var" gibisinden hesap sorma cüretini gösteren.
"insan"ları hatırlatıyor bana. bu illetten kurtulmak için çok hırs yaptım, başardım. apartman hayatından kurtulmak hayat amacımdı bir ara. gözüm açık gitmeyeceğim.
sanırım türkiye'de en meşhuru galata'daki doğan apartmanıdır.
bu apartman 1890 yılında belçikalı bir aile tarafından yaptırılmıştır, ilk adı helbig apartmanıdır. daha sonra adı yeni sahibinin adıyla yani botton olarak değiştirilmiştir. cumhuriyetin ilk yıllarında mevcut sahibi borçları nedeniyle satmıştır ve adı victoria olmuştur. 1942 de ise yapı ve kredi bankası kurucusu o zamanların sigorta şirketi doğan sigortanın sahibi kazım taşkent tarafından satın alınmıştır ve adı doğan apartmanı olarak değiştirilmiştir. doğan ismi kazım taşkent'in isviçre'de kayak yaptığı sırada kaza geçirerek ölen oğlunun adıdır.
mevcutta tarkandan sezen aksuya okan bayülgenden sibel cana birçok ünlünün de aralarında bulunduğu epey zengin kişilerin ev sahibi olduğu bir apartmandır.
berbat bir yapılaşmadır. toplum içinde yaşamayı bilmeyen insancıkların benzerlerini alt alta, üst üste doldurup nesilleri azalmış "başkası rahatsız olmasın" mottolu insanları onlara kurban etmekten başka bi' bok değil. 2000'lerin ortalarından beri böyle bu, gram değişmedi hiçbir yerde.
- apartmana girdiğin gibi anıra anıra kahkaha atamaz, kulağındaki telefonla bağırıp çığıramaz, az ötede, sokakta anlattığın olayı daha da yüksek sesle devam ettiremezsin. oluşacak ekoyu bilmiyorsun hadi, ok; bilimsizsin diyelim. a be andaval, benim evden kaçabilecek bi' yerim mi var da, desibeline sıçtığımın sesini duymamaya çalışayım? apartmana biri girdiği gibi kulaklık mı takmaya şartlanalım bu yaştan sonra evin içinde? "he abi yaaaa, o iş öyle olmadıııııı, başka zaman artıııık" diye apartmanın tamamını inleten, bağıran gırtlağına sıçayım.
- gecenin 2'si, sabahın 5:32'si demeden elektrik süpürgesi açılmaz, köşe bucak temizliğe girişilip salondaki koltuklar sürekli çekiştirilmez. senin izin günün bugün olabilir, benimki dündü. "başka vaktim yok" diyorsan, müsait olmadığın vakitlerde eve temizlikçi çağıracaksın. "ama n'apayım :s" bi' neden değil, hiç olmadı, olmayacak.
- site gibi, kendi çevresinde deli gibi alan olan blokların ortak yeşil alanlarında "aşağıya inek de, bi' mangal patlataq" denebilir ama yapılamaz. ya hadi "milletin, çoluk çocuğun canı çeker" kısmını düşünebilecek tıynette değilsin, onu geçtim. a be medeniyetsiz, o duman, bütün bağırış çığırışlarınız, çocuğunun sürekli ağlaması, eşinin "kavun soyammmmmmmmmm mııııııııı?" böğürüşleri dünya'ya tam da o anda inen dev bir aspiratörle çekilip uzay boşluğunda atılarak yok olmuyor. yankılana yankılana bütün bloklardaki bütün dairelere yansıyor. haftada tek gün izni olan adam, evinde tatlı tatlı müziğini dinler, filmini izlerken "topu atsana ahmet, koduğumun oğluuuuu" diyen bir dağ ayısını çekmek zorunda kalıyor saatlerce. bu hak mı şimdi?
- her katında 127 daire de olsa, 2 daire de olsa, kat kapılarının önünde cami avlusu gibi ayakkabı bırakılıp içeri girilmez. benim ev 1. katta iyi ki, apartman 4 katlı ama altımdaki giriş katı yarım kat gibi. alt komşu yıllarca bunu yaptı, halâ yapıyor. evde yaşayan 2 kişiler, fiziksel olarak benden daha sağlıklılar, indir kaldır işlerini benden daha hızlı ve iyi yapabilecek bir ergen bile yaşıyor evde. her akşam eve geldiğimde dairenin önü, cuma namazı sırasındaki cami önü gibi: en az 5 çift ayakkabı, 2-3 aydır aynı yerde duran, teki ters dönüp apartmanın içine doğru tepilmiş terlik, dün saatlerce delik halde orada kaldığı için altından suyu akmış, kendisi de bu yüzden yere yapışmış çöp poşeti parçası (bu çöp mevzusuna da madde açmak lazım). bu ne aga ya? geçen aylarda, balkonda kapalı kalmış, anahtarı da kat kapısının dışarıdan üzerinde unutmuş elemana yardıma çıktım en üst kata ("nası bi' şey lan bu?" diye sorma). meğer daire 1'deki anne-oğul müthişmiş ya. elemanın kat kapısından içeri girmen için sırasıyla 2 çocuk arabası, 4 basketbol-futbol karışık top, 10 küsur çift spor ayakkabı, 5 çift kadar topuklu ayakkabı, el havluları (?), 2 ters dönmüş paspas falan geçmen gerekiyormuş. cangıl resmen. bu vesileyle benim üst kattaki dağ ayısı ailenin de kapısının önünden geçmiş bulundum. yukarıdaki benzer manzaranın üzerine, yere düşmüş 2 dev duvar resmi, 2 minik aküsüz çocuk arabası (birinin tekeri merdivenlerin ortasına savrulmuş, aynaları yerde, tek aynanın kırıkları önümde) ekleyin. yukarıdaki cangılsa, burası da dünya'daki entropinin merkezi olmalıydı. şunu yapmayın işte aga, yap-ma-yın. ben, yukarıya çıkan rahat geçebilsin diye paspas bile koymadım kat kapısının önüne. adam duvarlara (zaten 2 boş duvar var, diğer kısım kendi kat kapısı) dev gibi resim asmış; üstteki kapısının önünü 2. el ayakkabı dükkanına çevirmiş, her yer her yerde, pislik diz boyu. benim evin içinde kedi tüyü uçuştuğunu gördüğümde "iyice ahıra döndürdük evi he" diye üzülüyordum. bunlarınki evin dışına taşmış, sen düşün.
- dairenin önüne, apartmanın içine, uzun süre orada kalacak şekilde, içeriği önemsiz bir şekilde çöp konmaz. ister kapıcı olsun ister size özel hizmetçi; fark etmez. çöpün toplanma saatine yakın çıkartır koyarsın bokunu püsürünü. 2 gün orada duran kavun-karpuz kabuklu, boklu çişli kedi kumu içeren, yığınla organik atık barındıran şey, bugün değilse bile, sonra hepimizi zehirler ya. parmağını kesersin bi' gün yanlışlıkla, işten eve dönerken de kapının önünde ayağın kayar, elin yere değer, açık yaran buraya sürtünerek falan temas eder. kim bilir ne olursun. apartmanın içinden çıkmayan kokusunu yazmadım bile bak, görselindeyim işin ben halâ. 2 gün boyunca içinden suyu akmış, kapağı açık atılmış, yarısı dolu kola şişesini götüne sokmak lazım bu dağ ayılarının ama gene "ama n'apayım :s" derler, sonra ben katil olurum diye arada bir tekmeleyip görmezden geliyorum. aslında en güzeli, o torba orada uzun süre durduysa, gördüğün yerde altını fark edilmeyecek şekilde derince delmek. önünde sonunda çöpe atacak onu, di' mi? kaldırdığı gibi içindeki her şey ayağının dibine akacak. sonra o düşünsün önündeki saçmalığı.
- eğer apartmanın bir havalandırma boşluğu varsa ve burası atılsa, eline geçirdiğin şeyi buradan aşağıya sanki vortex'e yolluyormuşçasına atamazsın. yatak odalarının baktığı yerde, karşı apartmanla bitişik nizam olması gereken yere havalandırma boşluğu gibi bi' açıklık bırakmış gerzek müteahhit. dünya'nın çöpü orda: gözü çıkmış oyuncak bebek, yarısı kırılmış cam küllük, havası söndükçe duygusallaşmış gibi görünen gırla küçük top, boynundan yarısı eğrilmiş çatal, yamulmuş kek kalıbı, sütyen kopçası, bebek bezi parçası, don, saklama kabının üstü. yok yok. bitişik nizamda olmayan yandaki apartmanın giriş katındakiler, balkon gibi olan avlumsu yerlerinin üstünü kapattırmak istedi geçen yılların birinde. ustalar geldi, çalışmaya başladılar. bunlar da kestikleri plastikleri "ya hak!" diyerek aşağıya atıyorlar. "yahu, onları ordan alacaksınız, di' mi?" dedi benim hatun. "tabii abla, her şeyi temizleyeceğiz biz, merak etme. önümüzden kalksın, işi hızlı yapalım diye atıyoz şimdilik" dediler. kaç yıl geçti bak, halâ 3 metrelik plastik çatı malzemeleri diklemesine orada duruyor; bazıları kırılmış, bazıları odin'e yakarır gibi ikiye ayrılarak ellerini açmış. ne balkonunu yaptıran durumu sikledi ne bizim alt komşu (onun mutfak penceresinin dibinde bu vortex, elini uzatsa alabilir bile belki bunları). '90'larda haberlerde vardı ya "şehirlerdeki çöp dağları hayatımızı olumsuz etkiliyor ama farkında değiliz" mottolu şeyler. bizdeki, her mutfak penceresinin kaşında sigara içtiğinde sana selam veriyor, halini hatrını soruyor, çürümeye devam ederken yanağından makas alıyor yapış yapış. neden? çünkü toksik dağ ayıları her yerde.
alt sınıf veya alt-orta sınıf için konut sorununu çözmek üzere düşünülmüş yapılaşma. Kadere bakın ki günün sonunda apartman dairesi sahibi olmak da lüks bir şey olmuştur.