-
Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek.
hepsini göster
-
Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek.
Örnek kullanım: Vakitsiz kötürümleşen ruh, onun mucizesiyle ısındı, kımıldandı, doğruldu; bir sağlığa kavuşuyordu. (R. E. Ünaydın) hepsini göster
-
katılmak.
Örnek kullanım: Fırat ve Dicle gibi yan yana akıyorlar, sonra birbirine kavuşuyorlar. (Y. K. Beyatlı) hepsini göster
-
Bir araya gelmek, birleşmek.
Örnek kullanım: Ceketin önü kavuşmuyor. hepsini göster
-
Güneş batmak.
hepsini göster
-
Varmak, ulaşmak.
hepsini göster