frp kökenli oyunlarda var olan bir sınıftır. özünde bir tapınak savaşçısıdır. normal bir savaşçıdan onu farklı kılan en temel özellik inandığı değerlere sonuna kadar bağlı olmalısıdır. frp diliyle anlatmak gerekirse lawfuldur diyebiliriz. yani, her zaman inançları uğruna sonuna kadar mücadele eder. inandığı değerlere ters gelen hiçbir şeyi kabul etmez. eğer ederse paladinliğin getirdiği ulvi yeteneklerini kaybeder. fallen olarak adlandırılır.
masaüstü frp'de, adı üzerinde olduğu gibi işin role play kısmı esas olduğundan bir paladin ile oynayan tam bir paladin gibi davranmak zorundadır. bundan yaklaşık 13 yıl önce, 12. level paladin karakterimle son oyunumdan bir kesit sunayım size.
"zorlu bir mücadelenin ardından partideki elf fighter ile elf sorcerer oldukça kötü yaralanmış, yerde baygın yatmaktadırlar. partinin half-elf rogue ise ortalardan kaybolmuştur. paladin'in atı hariç bütün atları da yanında götürmüştür. (paladinin atını da götürmek istemiş ama başaramamıştır) yerdeki ork ve goblin cesetlerinin arasında bulduğu fighter ve sorcerer'ın yaralarını saran paladin, onları bir parça iyileştirmeyi de başarır. bütün bunları yaparken yüreğinde yaklaşan kötülüğü de hissetmektedir. yaralı arkadaşlarını kendi atına bindirir ve atının kulağına onları hiç durmadan en yakındaki tapınağa götürmesini söyler. atı iki yaralı dostuyla yola çıktığında gelenin ne olduğunu da görmektedir 12. level paladinimiz. bütün adamları ölmüşken sıranın artık kendisinde olduğununda farkındadır. ağaçların arasında gelen tehlike hızla yaklaşırken kılıcını iki eliyle ve ucu yukarıya bakacak şekilde göğüs hizasında tutar. 1000'den fazla ork ve goblin'den oluşan birliğin önünde gidenler onu ve yerdeki cesetleri görünce dururlar. kanla banyo yapmış gibi görünen paladinin ay ışığında siyah gözleri bir yıldız gibi parlamaktadır. atının yeterince uzaklaşmasına imkan sağlayacağını umarak gülümser. orklar kendi aralarında bağrışarak paladine bakmaktadırlar. arkadan gelen liderlerinin korkunç çığlığı ile hepsi birden ona doğru koşmaya başlar. dostumuz da koşar. kılıcını kafasının üstünde çevirerek binden fazla düşmanın arasına tek başına dalarken öleceğine emindir ama yüreğinde bir parça korku yoktur. tek istediği, yaralı arkadaşlarına yeterince zaman sağlayabilecek kadar hayatta kalmaktır."
Şaka bir yana, geri kalan karakterler ahlaken iyi bile olsa, Paladin ile macera ızıraptır. Kimseden Döverek laf alamazsın, büyük yalan soyleyemezsin, zehir kullanamazsın. Tanrılar dalga gecemezsin... habire laf eder engel olur.
Bunun oluru sırf paladinden olma partidir. Yan yana Haçlı Haçlı takımaktır.
frp oyunlarımda kullandığım versiyonu adnd 2. sürümdeki "paladin"dir ki bunun da tam anlaşılamadığını düşünüyorum.
paladinin meselesi gücüyle değil tavılarıyladır. paladin örnek insandır. amacı umudu yaymak, cesaret vermektir. başkaları için yaşar. bir paladin için en fazla ibadet, en büyük zafer, kötülüğün yenilgisi hep asıl ülküsüne giden araçlardır: iyiliğe ilham olmak! yani ister ki o çatışmadan kaçmadığında, o kötüye baş eğmediğinde, açken yemeğini paylaştığında çalmak üzere olan bir hırsız utansın ve vazgeçsin, hikayesini anlatan ozanı dinleyen bir korkak cesaret bulsun. desinler ki "bir tık daha uğraşabilirim, o paladin nelere göğüs germişti, ne mahlukatların karşısında titrememişti..."
paladinin asıl karakter puanı karizma ise, bunun bir nedeni var.
ilginç karakter arayanlara benim ahlaki ikilemdeki paladininimi anlatırım: bu arakdaş the good place'deki chidi gibi biriydi. "en doğru ahlaki kararı göstermek" adına karar veremez eli kolu kitlenirdi. aslında korkaktı, bunu kendine itiraf edemediği için kaçtığı zamanlara "yenilsem kötülük için zafer olurdu, insanlar ondan daha da korkardı" gibi bahaneler bulurdu. yani paladin kusursuz insan sınıfı olabilir, onun kusurlusunu oynamak büyük keyiftir.