fransız ihtilali'ne kadar çoğu zengin veya soylu kişi peruk giymekteydi. tabii bunların çoğu giyotinle idam edildiği için kanlı peruklar çoğu insanı tiksindirmiştir. bu sebeple de soylular veya zengin kişiler peruk takmayı bırakıp sadece şapka giymeye başlamışlardır.
eğer olmasıydı belki de hala perukla gezen insanlar olacaktı günümüzde.
Devlet iflası, tarımda verimsiz yıllar ve neden olduğu açlık, 1787’de başlayan ticari-endüstriyel kriz Fransız Devrimi’nin kaçınılmazlığını belirleyen ana çelişkilerdi. 1788-1789 yılları arasında ülkede devrimci durum meydana geldi. Bir kısım Fransız taşralarını kapsayan köylü ayaklanmaları kentlerdeki pleblerin müdahaleleri ile bir araya geliyordu. Monarşi, mevzilerini eski yöntemler ile elde tutamaz hale gelince tavizler vermek durumunda kaldı; 1789’da ayan meclisleri kuruldu, ardından 1614 yılından beri toplanmayan États généraux (Genel Meclis) yeniden kuruldu. 5 Mayıs 1789’da Genel Meclis (Etats Generaux) oturumu açıldı. 17 Haziran milletvekillerinin kongresi kendisini ulusal kongre, 9 temmuz’da ise kurucu meclis ilan etti. Monarşinin kurucu meclisi dağıtmak için açık hazırlıklara girişmesi Paris’teki 13-14 temmuz ayaklanmasına istemeden sebep olmuştur.
Fransa tarihinde, iktisadi alanda üstünlük sağlayan burjuvazinin, siyasi iktidarı da ele geçirerek burjuva, kapitalist toplumu kurmasidir. Amacı, orta çağ kalıntısı toplumsal kurumları ortadan kaldırmaktır. Feodalizmden, kapitalizme geçişi ve kendine özgü oluşuyla ele alınabilir.
milliyetçilik düşüncesini ortaya çıkartmış olan hadise.
peki ama nasıl?
şöyle ki; ihtilal sonrasında fransa tam anlamıyla bir birlik içine girmiş ve "fransız" olma durumu tam anlamıyla oluşmuştur. haliyle fransa artık uluslaşmıştır.
haliyle eskiden "vive la roi!" (yaşasın kral!) diyen insanlar zamanla "vive la nation!" (yaşasın ülke!) demeye başlamış, en sonunda da "vive la france!" (yaşasın fransa!) demeye başlamışlardır.
ayrıca eskiden fransa'da yazı konusunda bir birlik yokken, sadece saray çevresinin konuştuğu paris lehçesi fransa'nın yazı dili olmuştur. böylece dilde birlik sağlanmıştır.
ertesinde fransa'da bir haftanın 10 güne çıkartıldığı olay.
bence dünyayı etkilemesinin en ana sebebi napoleon bonaparte'ı ortaya çıkartması olmuştur.
her ne kadar herkes bu adamı "adamın işi gücü savaşmak" şeklinde tanısa da, devlet yönetimi, devlet teşkilatı ve hatta eğitim alanında dünya hala bu adamın ortaya çıkarttığı kurumları kullanıyor. en basitleri merkez bankası ve lise. bugün ölçü birimi olarak metre kullanıyorsak, bunun bile sebebi napoleon.
amerika kıtasının keşfi öncesi avrupa'yı kabaca dört sınıfa ayırabiliriz. bunlar, aristokrasi, derebeyleri, ruhban sınıfı ve topraksız köylülerdir. amerika'nın keşfedelip kaynaklarının sömürü düzeniyle avrupa'ya aktarılması sonucu ortaya bu sınıflardan bağımsız bir de burjuvalar türemiştir. henüz o yıllarda sanayi devrimi olmamıştı. o dönemki burjuva henüz esnaflardan oluşan ve zenginleşen bir sınıftı. sermaye üzerinde söz sahibi olsalar da, ülke yönetiminde söz hakları bulunmuyordu.
bunun üzerine, işçi sınıfını da kitlesel bir güç olarak peşlerine takarak 1789 yılında aristokrasi'den bir çok kişinin kellesini alan başarılı bir isyan gerçekleştirildi.
fransa tarihinde sonrasında sayısız devrim hareketi olmuştur.
genelde avrupa aydınlanmacılığı 1789 fransız devrimiyle başlatılır. avrupa aydınlanmacılığı diye nitelendirebileceğimiz kavramı özü itibariyle aristokrasi düzeninin daha kirli bir laciverti olarak niteleyebiliriz. pratiğini burjuvayı iktidara taşıma persfektifli olan isyanlardan alan bu hareket özünde yığınla çelişki barındırır.
burjuva kuramcılar, "özgürlük, adalet, eşitlik" derken bu insan hakları sadece burjuvalar içindir. işçi sınıfı, din ve milliyetçilik afyonlarıyla, fabrikalarda, madenlerde 3 kuruş paraya milyon milyon ölmeye devam edecektir.
"kapitalizm krizi" denen olgu bir anlatım bozukluğudur. aynı "vahşi kapitalizmin" bir anlatım bozukluğu olduğu gibi. kapitalizm zaten her yönüyle vahşet içinde bir sistemin adıdır. kapitalizm ise her yanından paradokslar fışkıran irinli bir sistem olduğu için krizin ta kendisidir.
gününüzde orta sınıf insanların sayısı bütün dünyada gözle görülür biçinde azaldı. fakirlik ise en az üç katman ayrı fakirliğe dönüştü. işçi sınıfı, sömürücü burjuvaların afyonlarına karşı bünyesel bağışıklık kazandı.
hal böyle kırılmışken dünyanım sadece iki ihtimalli geleceği kalmıştır. ya dünyayı çok uzun süreli yangına dönüştürecek bir anarşi dönemi başlayacak, ya da bu haklı kitleleri doğru bir yöne kanalize edecek devrimci partiler ortaya çıkacaktır.
"inancını ve aşkını politika dünyasında harcama. yüreğindekileri bilimin ve sanatın Tanrısal dünyasında, ebedi eğitimin kutsal ateş akıntısına kurban et."