1. yunanistan'ın başkentidir.
    bu başlığı açmanın bana düşmesine sevindim. sanıldığının aksine şehir merkezinin denize kıyısı yoktur. eğer yazın giderseniz akropolise en geç 8 gibi gidin yoksa o yokuşu çıkmak da akropolisi gezmek de eziyet olur. akropolisin gece ışıkları yanar ve şehir merkezinden bakınca gündüze göre daha güzel gözükür. bir de islam sanatları müzesi diye bir müze var şehir merkezinde. iki günden fazla durursanız gezebilirsiniz.
    plaka bölgesini gezin mutlaka. çok eski kiliseler mevcut arada derede. yapılar tam fotoğraflıktır. kafeleri filan da ayrı bir güzeldir bu bölgenin.

    şehrin tam göbeğinde minaresiz bir cami bulunur, ancak cami işlevini kaybetmiş ve başka amaçlar için kullanılmıştır. burasının minaresiz olması ve bir müze halinde bile olsa camii olarak kalmaması bence yunanlar için ciddi bir ikiyüzlülük ve kültür ayıbı. hapishane olarak bile kullanmışlar burayı. sonra ayasofya bilmemne diye ağlarlar.

    caminin olduğu monastiraki meydanına bağlanan sokakların birinde bayraktaris ve o thanasis diye iki adet kebapçı var. hayatımda yediğim en iyi kebapları burada yedim. öyle ki eylemi çok gerçekleştirirken bulursunuz kendinizi. istanbul'da zaten hem böyle biraz salaş, alkol servisi de olan, fiyatları makul ve bu kalitede bir kebapçı bulmak mümkün değilken atina'da olması benim için üzücüydü. yine meydana yakın sokaklarda karamanlis gibi bir türk ismine sahip pastırma vs. satan ve bu şarküteri ürünleri ile meze ve ufak yemekler yapan bir dükkan vardı. böyle güzel bir dükkan bizde niye yok diye kızmıştım.

    meydandan bir iki arka sokağa giderseniz çinlilerin, pakilerin, zencilerin işlettiği veya çalıştığı ıvır zıvır dükkanları görürsünüz. bizim taksimin arka sokakları gibi iğrenç biryerdir.

    yüzmek veya plaja gitmek istiyorsanız merkezden sadece 15 dakikalık bir araç yolculuğu uzakta.
    #209137 tom hagen | 4 yıl önce
    0şehir 
  2. Monastriki meydanın yeşil renkli metro hattına binerek sahile inebilirsiniz Yada Monastriki-faliro hattında aktarma yaparak Edem'e gidebilirsiniz.

    Sahilin Edem durağında inip sahil kenarından yürüdüğünüzde 1 2 km arayla küçük kafeteryalar dondurmacılar vs göreceksiniz ancak aklınıza bizim bütün sahil boyunca çekirge sürüsü gibi yayılmış belturlar gelmesin. Kafeteryalar sahil hattinda yürüyen denize giren insanları etkilememek için oldukça güzel konumlandırılmış.

    Yunanların daha çok yaşadığını gözlemlediğim bölge Dafni bölgesi ve çevresiydi. Meydana yakın yerlerde gayet müzeleri kafeleri göreceksiniz ancak benimde can guvenliginiz acisinda onerim arka sokaklara gecmemeniz ozellikle bangladeslerin yoğun olduğu sokaklar çok rezil durumda kokuyor pis ve güvensiz. Bu sebeplerden ötürü kalacağınız pansiyonun yada otelin merkeze yakın olması yada merkeze metro ile gideceğiniz kadar uzak olmasına özen gösteriniz. Akşam geç saatlerde metro çıkışlarında bizde ki çevik kuvvetler gibi polisler bekliyor genelde gelip geçene çok karışmıyorlar ama insanı Bir poncik ürpertiyor.

    Ayrıca çok hoş bir ayrıntı olarak metro hatlarında tarihi yerlerin olduğu duraklarda, kapinin ustunde duragi gosteren imlecin uzerinde tarihi eserlerin küçük simgeleri oluyor.
    #209146 supportgirl | 4 yıl önce
    0şehir 
  3. (bkz: )
    #209155 nymph | 4 yıl önce
    0şehir 
  4. İstanbul'dan 1 saat 25 dakikada ulaşabileceğiniz, son derece neşeli ve canlı, genç nüfusun çoğunlukta olduğu , genel olarak ırkçılık temalı davranışların hiç yaşanmadığı gerçekten gidilesi bir yerdir Atina.

    Türk olduğunuzu söylemenizle zaman zaman neşeli atışmalar oluyor sadece. Bir cafede inatla türk kahvesi istememden ( ne gerekse) sonra hem siparişi alırken, hem getirirken yunan kahvesi kardeşim bu deyip durdu garson. Hesabı ödemeye kalktığımda barın arkasından parıldayarak bakan Arçelik Telve'yi görünce; kardeş bu ne dedim tabii. Salakça sırıttık. Pişirir mi arçelik sana yunan kahvesi şapşik.

    Ermou caddesi İstiklal caddesi havasında ama Bağdat caddesi kalitesinde, minik kahve evlerinin gerçekten muazzam kahve çeşitleri yaptıkları( normal latte falan) gezip tozabileceğiniz, alışveriş yapabileceğiniz bir caddedir.
    Atina'da en çok takdir ettiğim şey yaratıcı genç nüfusun kendince ürettiklerini sattıkları dükkanlar olmasıdır ve neresini takdir ediyorsun derseniz bu ve benzer caddelerde dükkan tutabiliyor olmalarıdır. Şöyle düşünün, iki kişi çanta, cüzdan, deri bir şeyler tasarlayıp üretiyorsunuz ve bunları Bağdat caddesi'nde bir dükkan kiralayarak satabiliyorsunuz. size destek oluyorlar. Tüm farklı şehirlerimizdeki popüler caddelerde aynı markaları gören bizler için çok ütopik.

    Kolonaki ve Monastiraki meydanı ve elbette olmazsa olmaz bit pazarı gezmesi keyifli bölgelerdir.

    Elbette Acropolis muazzam duruşuyla sabah akşam sizi büyüler. aman dikkat Acropolis'e giderken kıyafetlerimize dikkat edelim sağlam bir yokuştur, ayrıca taşlar çok kayar. Her gezide mutlaka düşen birilerini görürsünüz.

    Dünyayı etkileyen çılgın tarihleri dolayısıyla, başka milletlerin kaçırıp kendi müzelerinde sergiledikleri tüm o parçalara rağmen müzelerden taşan etkileyici eserleriyle çok sağlam galerileri ve müzeleri de mutlaka görülmelidir.

    Bunların arasında benim en çok ilgimi çeken "bilinen en eski bilgisayar" olan "antikythera düzeneği" bu müzelerden biri olan Atina Ulusal Arkeoloji müzesindedir.
    Bulunduktan sonra yıllarca araştırılmış olan bu düzeneğin 2002 de yapılan bir kopyasıyla az çok nasıl çalıştığı, sadece güneş ve ayın değil
    tüm gezegenlerin de konumlarını gösterdiği anlaşılmıştır. Aslında bir çok detayı daha var ama ukdem olsun, bir yazar el atarsa sevinirim.

    Erken takiplerseniz arada müthiş kampayalarla ucuz Atina bileti düşürebilirsiniz.
    Tabii bu neşeli durumlar son olaylardan önceydi şu anı bilemiyorum.
    İşte bir evden çıkabilseydik gider bakardık.
    #209199 la campanella | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0şehir 
  5. ismini koruyucu tanrıçası athena'dan alan antik athena kentinden almış şehir. bir kaç yıl önce sıcaklar basmadan nisan ayında atina'ya gittik birkaç arkadaş. havalar fazla ısınmadan şöyle tarihi marihi yerleri gezelim filan diyerek. ben atinayı çok sevdim. sevmeyeni beğenmeyeni çok. çünkü minik ve gösterişsiz bir kent. belki de o sebeple sevdim. ne yana gidersen git, şehrin sonu görünüyor. sınırları belli, ve kentin bittiği yerde yeşillik başlıyor. evler, yapılar 4-5 katlı hep. insanı ezmiyor. bir de her yer çok tanıdık. sokaklarda gezerken kendimi hep bildik bir yerlerde hissettim. kimi zaman büyük ada'da, kimi zaman yeldeğirmeni'nde, kimi zaman izmir, kimi zaman ayvalık, kimi zaman bozcaada. ama hep tanıdık bir yerlerdeydik. kentin en devletli kısımları ulus-kızılay ayarında. kent yapısının yanısıra daha ilk gittiğimiz gün elimizde harita yol bulmaya çalışırken ne yana gidiyorsunuz diye yardıma gelen yaşlı amca da çok tanıdıktı. 1965 yılında taşınmışlar istanbuldan. tertemiz bir istanbul türkçesi ile yol tarif etti. ayrılamadık birbirimizden.
    yemek desen biraz yavan olmakla birlikte dolması, sarması, cacığı allah ne verdiyse musakka filan hep bildik tanıdık şeyler. tatlı desen keza, kadayıf, baklava. hepsi var. bu konuda hep tartışma olur. karşılıklı, o yemek bizim derler türkler de yunanlılar da. bunun sebebi lozan mübadelesidir. karşılıklı göç ettirilen yoğun bir nüfus var. yemek kültürü de onlarla birlikte göç ediyor haliyle. o yemekler hepimizin. nesini paylaşamadığımıza aklım ermiyor.
    arkeoloji müzesi, dünyaca ödüllü , tam gezmelik.
    çakal taksi şoförleri de aynı bizimkiler. uzun lafın kısası bir yerlere gittik ama gitmemiş gibi olduk. tekrar gitmek, daha uzun kalmak, sokaklarında kaybolmak istediğim bir yer olarak kaydettim anılarıma.
    #209214 laedri | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    3şehir 
  6. 'nın ilk dış hat seferini gerçekleştirdiği şehir.

    12 şubat 1947'de ankara'dan havalanan Douglas dc-3 İstanbul'da yapılan aktarmanın ardından atina'ya doğru yol alır. Bu sefer, o zamanki adı devlet hava Yolları olan Türk hava Yolları'nın ilk yurtdışı seferidir.
    #258920 laz ziya | 4 yıl önce
    0şehir