1. türkçede, anlamına gelen ingilizce kelime
    #208522 Angel Spy | 5 yıl önce
    0genel terim 
  2. ayrıca çok güzel bir şarkısı:

    open.spotify.com/...

    I like the sound of your heartbeat
    Your pulse is pushing against me
    I'm good when you are around
    You keep me warm in your bloodstream
    You keep me calm when you breathe in
    Now I don't know what I've done
    I've been trying but not enough
    Please do not give up on us
    I'm a wolf howling
    In the moonlight, calling out
    Like a fool
    Howling on your doorstep, calling out
    I hate that everything's different
    My clothes, my haircut is different
    But still I'm feeling the same
    What is eternal about love?
    If there's a way to turn it off
    You know, so show me the way
    But if trying could mean enough
    You will not give up on us
    I'm a wolf howling
    In the moonlight, calling out
    Like a fool
    Howling on your doorstep, calling out
    I'm a wolf howling
    On your doorstep, calling out
    #270540 taro | 3 yıl önce
    0şarkı 
  3. (niklas stålvind) önderliğinde 1995'te "wolverine" adıyla kurulan ve halen aktif olan isveçli heavy metal grubu. birkaç yerde stalvind'le karşılaşmış olmanız lazım zira birçok derlemede hem wolf ile hem de sadece kendisi olarak yer almıştır. başlığında kendisini baya överken utanmadan "doomcu" falan yazmışım, hem de nefis bir 2008 derlemesi olan 'in başlığını bile burada açmışken. ağzımdan tükürükler saçarak kendime "insan utanır b'olm!" diyorum.

    "stalvind'in önderliği" dedim ama aslında grubu wolf yapan adam davulcu daniel bergkvist. grubun adının değişmesini bile kendisi öneriyor zaten. 3 demo, 2 single derken, wolf olduktan sonra grubun kendi adını taşıyan ve gerçekten de, '90'ların ortasında, adeta üzerine toprak atılmayı bekler vaziyette mezarında uyuklayan heavy metali tam bir atlas gibi sırtlamaya çalışan albüm tutmuş baya. 2000'lerde şekil değiştirmek zorunda kalan modern heavy'nin hakkını da , , ve 'la verdiler (ravenous'ın baya kötülendiği, tekdüze olarak nitelendirilip "üzeri toz tutması gereken bir albüm" olarak etiketlendiğini hatırlıyorum. ben beğenmiştim). 2010'larda hem stalvind biraz kafa dinledi hem de grup elemanları biraz değişti. the doomsday kingdom'ta gibi bir efsane ile birlikte çalışması da 2016'yı işaret ediyor zaten. pandemide satışa sundukları ve 2 yıl önceki 'i dinlememiştim, bugünü onlara ayırdım.

    cover'ı olan bonus şarkısıyla birlikte 13 şarkı içeren feeding the machine, fena başlamayan bir albüm olmuş. açılışın 'le olması tabii ki aklınıza doğrudan vari bi' albüm olabileceğini düşündürüyor. ardından gelen baya hızlı ve kokuyor bol bol. ile 'u andıktan sonra, eski old school heavy'ye selam çakan ve yüksek dozlarda seksi olduğunu düşündüğüm sahne alıyor. şarkıyı kafam çakırken tekrar tekrar dinlemek istiyorum halâ. albümün ortalarını sıkıcı ve "çok laf kalabalığı, az riff" olarak duyabildim. 'ın karmaşık ve aksak gibi duran akorları stalvind'in vokali başladığı gibi yok olmuş gibi düzenlenmiş. üzüldüm buna. nefis ve uzunca bir solosu da var. albüme adını veren ve hit olması beklenmiş olduğunu anladığınız feeding the machine, adından da anladığınız üzere sistem karşıtı bir şarkı zaten. şarkının ritmindeki mikaj nefis olmuş. sanki fonda ince ince yaylı dinliyorsunuz gibi hissettiren güzel bir akor koymuşlar, her şey bunun üzerine inşa edilmiş. gene de tek akor üzerine şarkı yazmak -hele ki bu çağda- baya çiğ kalmış bence. gene de stalvind'in sözleri güzel durmuş bu şarkıda. sonraki şarkılar beni sıkmaya başladığı için hızlı geçeyim: 'ın güzel düzenlemesi, 'ın thrashvari başlangıcı, 'un tam bir çorba olması, 'ın sonlarına doğru yer alan solodan sonra bambaşka bir şarkı dinlemeye başlamanız güzel olmuş. albümü kapatan atlantis'in ne kadar güzel modernleştiğini orijinali olan angel witch hali ni dinledikten hemen sonra dinlerseniz anlayabilirsiniz. işte, 2000'lerdeki bokasyo modern heavy böyle başlasaydı, '80'lerin glam/heavy şarkılarını wolf gibi düzenlesemiş olsalardı, heavy için bambaşka şeyler konuşuyor olurduk şimdilerde. stalvind sesinin uyabileceği en güzel şarkılardan birini bulmuş. tam da pandeminin göbeğinde çıkmış bir albüm, kıyamet kopmuş, içinde yaşayan milyorlarca insanı akan lavlarda çözmüş olan dünya'da atlantis'in yükselişi ile bir umut bulma amacını en çok bu kadar taşıyabilirdi. müthiş!

    grubun şimdilik son albümü olan shadowland, baya hafif başlıyor ve pandeminin stalvind'in sesine ya da ruhuna etkilerini görüyorsunuz: şarkılar hep önde gidiyor, stalvind onu takip ediyor. albüme adını veren shadowland'de stavind'in vokali net duyulabilsin diye yer yer müziği kıstıklarını bile düşündüm. , gibi başlamasıyla gönlümü fethetti ama bu havayı şarkının tamamına yayamamasıyla da üzdü. stalvind'in en iyi vokalini dinliyorsunuz bu albüm özelinde. baya liderlik şarkısı olmuş (belki de marş olabilmesini severek yazmış stalvind ama etkisi ne yazık ki kısıtlı kalmış). albüm biterken ile stalvind'in the doomdsday kingdomvari vokaline geri döndüğünü gözlemliyorsunuz. rifflerin hızı ve bence derinliğinin olmaması şarkının kalitesini ve dinleyiciyi etkileme ihtimalini baya kötü etkilemiş. gene "son şarkı iyidir" klasiği ve bir bonus olarak albümü kapatmış olan baya değişken ve güzel olmuş. başındaki hızın gene sorunlu olduğunu düşünüyorum. soloyla başlatmışlar şarkıyı, belki de bu etkilemiştir; bilemedim. ilk yarısından sonra ise bambaşka bir hal alıyor. 3 farklı şarkı dinliyorsunuz gibi görünüyor ama bağlantı noktaları güzel düzenlendiği için kopukluk hissetmiyorsunuz. "hepimiz yanıcaz lan!" etkisini stalvind'in eskisi kadar güçlü olmasa da, ağzından çıkan sözleri doğrudan ciğerinize saplayabilecek güce halen sahip sesinden görebiliyorsunuz.

    wolf'un neredeyse 30 yıllık geçmişini bir kenara bırakıp son yıllarını değerlendirmek haksızlık olur. gene de, dinleyiciyi albüme alıştırmakta zorlanan şarkılarla başlamaları bir kural gibi olmuş. albümleri ise her zaman en güçlü noktada bitirerek size "daha yok mu?" dedirtmeye ise devam ediyor.

    şimdilerde 50'lerinde olan "steelwind", 20 yıl daha bizi "gerçek" modern heavy'ye boğsun, lütfen odin!
    #291098 lake of the hell | 8 ay önce
    0müzik grubu 
  4. bbc one ın polisiye dizisi. 6 bölümlük mini dizi bir polisin katil arayış sürecini anlatıyor ama sıkıcı maalesef. hafif hafif funny games esintileri de içeriyor ama izlerken sıkıyor.
    #291188 humblesquirtle | 8 ay önce
    0dizi