1. okumaktan da düşünmekten de ayrı keyif aldığım sosyolog a ait kavram.

    özellikle 1990’lı yılların sonrasında internetin küresel ölçekte yaygınlaşması; bilgisayar ağlarıyla sağlanan çevrimiçi iletişim, bireyleri sanal bir gerçeklik ortamından iletişim kurmaya yöneltti. her an online olduğumuz "sosyal medya" sanal gerçeklik ortamlarından biri. internetin hayatımıza girmesiyle birlikte gerçeklik düzeni değişerek gerçeklik algısı değişmiş ve yeniden inşa edilmiştir. baudrillard gerçek dünyanın model alınarak sanal dünyada yeniden oluşturulma sürecine ve bu sürece eşlik eden davranış örüntülerinin bütününe "hipergerçeklik" adını vermektedir.

    baudrillard’a göre günümüzde toplumun her alanında bir simülasyon sürecinden geçilmektedir. bu süreç içerisinde var olan “gerçeklik” yeniden inşa edilmekte ve bunun sonucunda “gerçek” olan; kendi niteliklerini yitirerek sentetik “hipergerçek” bir görünüm kazanmaktadır. simülasyon evrenini oluşturan simulakrlar* gittikçe bulanıklaşan, flulaşan bir gerçekliğin oluşmasına neden olur. baudrillard; hipergerçeklikte gerçekliğin olduğunu söyler ancak bu gerçeklik kendi özünü/anlamını kaybetmiştir. simülasyon düzeni, dünyadaki hakikatin anlamını yok ederek onun yerine geçmiş ve onun hipergerçeği haline dönüşmüştür. baudrillard; neyin gerçek neyin kopya olduğunun giderek belirsizleştiği bu sürecin toplumsal olanı yok ettiğini, onu sessiz tepki vermeyen bir yığına dönüştürdüğünü söyler. savaş görüntülerine tuvalet kağıdı reklamı izlerken verdiğimiz tepkiden daha farklı tepki vermiyoruz artık. dünyanın başka bir yerinde katliam yapan bir psikopatın görüntülerini izlerken kayıtsızca yemek yemeye devam edebiliyoruz. bu anlamda her biri birer gerçeklik simülakrı olan kitle iletişim araçlarının; yani medyanın payı büyüktür.

    simulasyon evreninde hipergerçeklik görünümleri alıcıları o şeyin "gerçek-miş" algısına sahip olmasına neden olur. bilgi eksikliğinden çok yoğun bilgi akışının yoğun olduğu enformasyon çağında gerçekliğin farklı sunumları/görüntüleri dezenformasyona neden olmaktadır. ludwig andreas feuerbach'ın "tasviri nesneye, kopyayı aslına, temsili gerçekliğe tercih eden" dönem değerlendirmesi, bu durumu şahane ifade etmektedir. artık gerçeğin kendisi bilimle, somut verilerle değil semboller, anlamlar, imgelerle ifade ediyor kendisi. gösterilenler gerçeği açığa çıkarmaktan çok gizlemek için kullanılıyor.

    özetlemek gerekirse hipergerçeklik; bilgi üretiminin hızla artmasına karşın anlamın içinin boşaldığı, özün değerini kaybettiği, hakikat ile kopyanın birbirinden ayrılamaz hale geldiği, yaratılan tüm bu sanal gerçekliğin ise toplumsal olanı bozarak bireyleri kitlelerin bir parçası olarak konumlandırdığı süreci ifade ediyor.

    bu kavramın sinemadaki iz düşümüne birkaç örnek vermek gerekirse;

    (bkz: ) (bkz: ) (bkz: )(bkz: ) sayılabilir.
    #207343 ruhum desen | 4 yıl önce
    0sosyoloji terimi