dünya ve ahiret mutluluğunun temeli olan korkudur.
allah'dan(cc) korkan, kazancında her daim helal arar. harama gözü kaymaz. az ile yetinir, verilene şükreder, dertleri, kaza ve belaları sabırla karşılar. kimsenin hakkına girmez. başkalarındaki mal mülke karşı haset beslemez. herkes için iyilik ister. komşusu aç iken kendisi tok yatmaz.
allah(cc) korkusu genelde yanlış anlaşılır. bu, allah(cc) beni cehenneme atacak korkusu değildir. nakşibendi tarikatının osmanlı hakkani kolu şeyhlerinden rahmetli, şeyh abdulkerim kıbrısi hazretleri bu korkuyu şöyle tanımlar: "biz allah'tan korkarız. niye korkarız? bizi cehenneme atacak diye mi? hayır! biz o'nun yolunda hizmetteyiz bizi neden cezalandırsın. cennete almayacak diye mi? o da değil. aşık olan ne yapsın cenneti cehennemi! allah ibadet edilmeye layık olduğu için ibadet ederiz biz. cenneti de cehennemi de yaratandan korkarız. bizi sevmemesinden, buna neden olacak ameller işlemekten korkarız. yani allah ile aramızı bozmaktan korkarız"
sonsuz sevgi, merhamet ve şevkat sahibi yaratıcıdan sadece ve sadece cezası için korkarak hareket etmek bir kuruşun hesabını yapan cahil tüccar gibi avare ve beyhude bir var oluştur. insana yakışmaz.
bazı insanlar için vicdanın yerine ikame edilmiştir. Vicdanla aynı sonucu verebilir ama ahlak için sonuçlar kadar nedenler de önemlidir. bu yüzden aynı şeyi farklı motivasyonlarla yapan iki kişi aslında aynı şeyi yapmaz.
vicdanın yokluğunda korku insanları kötü şeyler yapmaktan alıkoyabilir. ancak Allah korkusu nedeniyle bir şeyden sakındığım zaman bunu o varlıktan ya da verebileceği cezalardan korktuğum için yaparım. (tanrı'nın varlığına yönelik inanç rasyonelse) bu bir davranışı kesinlikle rasyonel yapar, ama ahlaki yapmaz.
bir eyleme ahlaki nitelik kazandıran vicdan, empati ve merhamet duygularıdır.
yani Ahlaki davranışımızın arkasındaki motivasyon tamamen içseldir. bu motivasyon dışarıdan dayatılamaz, kişisel çıkara yönelik değildir, korkuya veya kazanç beklentisine dayanmaz. Aksine ahlaki davranış gerektiğinde çıkarlarından feragat etmeyi, dışarıdan dayatılanı reddetmeyi, korkuyla yüzleşmeyi gerektirebilir.
Tek tanrılı ve özellikle ibrahimi dinler inananlarının tanrıdan korkmayanların ahlaki limitleri olamayacağına dayanan tezlerinin İslam karşılığı.
Dawnins ise ateist bir etigin yeğ olduğunu savunur. Richard Dawkins, ateist bir biyolog ve bilim yazarı olarak, ahlakın dinle sınırlı olmadığı görüşünü savunur. Ona göre, ateistlerin de güçlü bir etik anlayışı olabilir ve bu ahlak doğrudan dinî inançlara bağlı olmak zorunda değildir. Dawkins’in etik hakkındaki görüşleri, genellikle insan doğasının ve evrimin bir ürünü olarak gelişen bir ahlak anlayışına dayanır.
Dawkins, "bencil gen" kavramıyla ünlüdür ve bu görüşe göre, bireylerin etik davranışları genetik olarak evrimsel avantaj sağladığı için gelişmiştir. Örneğin, işbirliği, empati ve fedakarlık gibi davranışlar, insan toplumlarında hayatta kalma ve başarı şansını artırabilir. Bu bağlamda, etik ve ahlaki davranışlar insan türünün evrimsel tarihinin bir parçasıdır ve dinî inançlara ihtiyaç duyulmadan da anlamlı olabilir.
Dawkins ayrıca, dinî ahlakın çoğu zaman "ilahi buyruk" üzerine kurulu olduğunu, ancak bunun bir insanın ahlaki seçimlerini anlamak için yetersiz olabileceğini savunur. Ona göre, gerçek ahlak, bireylerin empati, mantık ve toplumsal sorumluluk gibi değerlerden türetilir. Ateist bir etik anlayışı, insanın doğuştan gelen bu tür değerlere sahip olabileceğini ve ahlaki davranışların evrensel olabileceğini ileri sürer.
Sonuç olarak, Dawkins ahlakın sadece dine bağlı olmadığını, insan doğasının ve evrimin bir ürünü olarak da var olabileceğini savunur ve ateistlerin ahlaksız olduğu düşüncesine karşı çıkar.