1. annales ekolü, tarihin disiplinlerarası karşılaştırmalı yazılması ve hatta bilim olarak kabul edilmesi iddiasıyla ortaya çıkmış olan bir tarih okuludur.

    “annales d’histoire economique et sociale” adlı dergiden adını almış olup, 20.yy ortalarına doğru tarih anlayışını ve yazımını baştan başa değiştirmeyi başaracaktır. iktisat tarihçilerinden otto hintze’nin “biz sadece sıradağları ve dorukları değil, dağların eteklerini de; yalnızca yüzeyin derinliklerini değil, bütün kıta ülkesini bilmek istiyoruz.” çağrılarını yapmaları da işte tam da bu döneme denk gelmektedir.

    1929 yılında ve (ki akademik anlamda idol sayılabilecek biridir) adlı iki fransız tarihçi, ortak kurucu müdürlük görevlerini üstlenerek, 20yy’ın en büyük tarih okulu olacak olan annales okulunun isimbabası olacak “annales d’histoire economique et sociale” (iktisadi ve toplumsal tarih yıllığı) dergisini, marksçılığın önemle üzerinde durduğu toplumların yaşamlarının uzun süre gölgede kalmış olan çehrelerine ışık tutmayı amaç edinerek çıkarmaya başlamışlardır.

    ekol, mümkün olan bütün disiplinleri (psikoloji, sosyoloji, yerbilim, edebiyat vs.) tarih biliminin içeriğine alarak, yüzyıllar boyunca hakim olmuş olan vakanüvist tarih yazımını ve 19.yy’da hüküm sürmüş olan “olgucu ve deneyci tarih anlayışı”nı değiştirmeyi başarmıştır. kurumsal ve yapısal tarih, ardından yerbilimsel, iklimsel, kırsal, hatta ve hatta düşünceler tarihi, ırkbilim, nüfus bilim tarihi gibi çeşitli dalları da içine alarak “bütünsel tarih anlayışı”na çevirmiştir.
    böylece tarih bilimi ile sosyal bilimler disiplinlerinin kapsamlı bir şekilde beşeri bilimler içerisinde bütünleştirilmesi gerçekleştirilmiş olmaktadır.

    annales okulu ekolünden gelen tarihçiler, tek tek kişileri yani komutanları, padişahları, hükümdarları ve kralları, siyasi olayları, hukuksal ve dini kavramları değil de ilişkiler kompleksini incelemeye başlamışlardır. kısacası; olaylar ve karizmatik adamların hayat hikayeleriyle kurgulanan tarih yazıcılığı bakış açısını siyasi ve askeri olaylardan toplumsal olana doğru genişletmiştir.

    tekdüze bir tarih yazıcılığı yerini, toplum içinde yaşayan sıradan insanları, onların yaşamlarını, giyimlerini, yediklerini ve içtiklerini, aşklarını, tutkularını, zaaflarını da tarihe dahil edip, çok yönlü olarak tarihi konuları zenginleştirmiştir. böylece, sosyal tarih araştırmalarıyla devletlerin ya da orduların ihtişamlı başarıları veya başarısızlıkları yerine, ihmal edilmiş ve gölgede kalmış olan; kadınlar, köylüler, etnik gruplar ve cemaatler, hatta değişen ve modernleşen dünyada ortaya çıkmaya başlamış olan entelektüeller, işçiler, anarşistler ve feministler de tarihe konu olmaya başarmıştır. tarih; giderek tozlu raflarda kalmış, bizden ve içimizden olan bu sessiz grupların da sesi olmuş, tarih yazıcılığında da bir devrim yaratmıştır.
    #206057 kayser sose | 5 yıl önce (  4 yıl önce)
    0bilimsel terim 
  2. 'nin pek sevmediği, araştırmacıları tembelliğe sevk edip eskisi gibi uzun uzun belge okumaktan kaçmalarını sağladığını ifade ettiği akım.
    #206066 bir gocmen | 5 yıl önce
    0bilimsel terim