Patton, patton, patton! tam bir baş belası ama savaş anında ordunda olması gereken bir generaldir george s. patton. savaş zamanı dedim, savaş sonrası demedim. nitekim patton da savaşın arifesinde 21 aralık 45'de almanya'da bir kaza(?) sonucu ölür. bu adam da tankları aşırı sever. meksika'daki yerel gerillalara karşı pişmiştir. west point'te okudu tıpkı eisenhower gibi ama patton kovuldu sonrasında tekrar kabul edildi ve o çok sevdiği doğasına yani savaşa salındı. ikinci dünya savaşı'nda o çok sevdiği tanklarıyla kuzey afrika'ya gitti. askerlerine karşı aşırı sert ve disiplinlidir patton ama gelin görün ki kendisi üstlerinin emirlerini neredeyse hiç umursamaz görevine odaklanır ve zafere ulaşır. erwin rommel'in ordusunu, başlarında rommel yokken zor da olsa yener ve bitik durumdaki alman afrikakorps'unu dağıtır. sonra italya'ya yapılan amfibide etkin olur ve sicilya'ya ilk çıkan olur. albert kesselring'i ve italya ordusunu zor da olsa yener ve kuzeye doğru hızla ilerler. patton askerleri tarafından çok sevilir ve güvenilir. patton da askerlerini sever ama korkaklardan haz etmez. bir askeri korkudan ağlarken tokatlayarak döver ve bu eisenhower'ın kulağına kadar gider medya yolu ile. rahatsız olan eisenhower, patton'a rica eder ve patton da askerden özür diler. yine de bu tokat yüzünden ıke ona ceza verir ve d-day'de kızakta bekletir. normalde askerler ceza olarak savaşa sürülürler ama patton onlardan değildi. cezası savaşı uzaktan izlemesi ve içine girememesiydi. ama cezalandırılan aslında patton değil, müttefik ordusudur. dibinde savaş varken o savaşa katılamadığı için kafayı yiyen patton'ı sonunda eisenhower, tank bebekleriyle savaşa sürer çünkü çıkarma kötü başlar. ve patton tekrar sevdiği yerde, ana kucağında, yani savaştadır. hani bir sapanı çok bekletir ve gerersin devamında da bayağı uzağa gider ya, işte patton da öyle ilerledi. fransa'ya ilk girenlerden olur. almanların ardenler taarruzu'na karşı orduyu yönetir ve hızla lüksemburg kanadından almanya içine sızar. almanları sever patton hatta yüksekçe saygı duyar, sovyetlerden ise tiksinir ve sırf onlar almanya'dan daha fazla toprak alamasın diye vurduğunu indirir, arkasına bakmadan ilerler. hatta o kadar hızlı ilerler ki, yakıt ikmali için hep durmak zorunda kalır çünkü yetişemezler patton'a. elbe nehrine ilk ulaşan müttefik komutanıdır patton ve burada durdurur sovyet ordusunu. arkasında ona yetişebilen kuvvet yoktur. biraz daha hızlı gitse hitler'i intihar etmeden yakalayıp vururdu. savaş sonrası almanya'daki abd bölgesinde aşırı nüfuz sahibidir. ondan görevdeki nazileri alıp yargılaması beklense de, patton nazileri örgütleyip sovyetlere karşı bir sefer düzenlemek ister ve bunu açıkça dile bile getirir. devamında da bir trafik kazasında kamyon çarpması sonucu ölür çünkü savaş bitmişti ve patton'a artık ihtiyaç yoktu. patton, barış sağlanması gereken zamanı da savaş zamanı gibi yönetir ve ölümü ister kaza ister kasıtlı olsun herkesin işine gelir. patton ares'in oğlu, harp delisi, tank manyağı, kendisi otoriter ama üstlerine karşı gelen biri ama onun en iyi özelliği; tarihi çok sevmesi ve eski savaşlarla büyük liderlere özenip onlar gibi adını altın harflerle harp tarihine kazımasıdır.