1. devlet iktidarına ek olarak ekonomik tekellerin de önüne geçmeyi hedefleyen entelektüel akımdır. mevcut sistemdeki gibi reel bir kamusal meta üretilmeden pazarlama yoluyla satılan anlamsız bir ürünler havuzu yaratarak ayrıcalıklı bir azınlığa hizmet etmek yerine toplumdaki her bireyin gereksinimlerinin karşılanması ve kooperatif emeğin ilke edinilmesi esastır.

    günümüzde anarko-sendikalizmin en önemli temsilcisi noam chomsky'dir. chomsky, gençliğinde fikirlerinin nasıl şekillenmeye başladığını alman anarşist yazar ve aktivist rudolf rocker'ın anarko-sendikalizmi açıkladığı eserine yazdığı ön sözde anlatır. rocker'ın yayınları ile ikinci dünya savaşı'nın ilk yıllarında, new york'taki anarşist kitapçılarda ve ofislerde tanıştığını söyler.

    rocker anarko-sendikalizmi açıkladığı kitabında mevcut sistemin siyasi ve iktisadi koşullarını derinlemesine inceleyen herkesin, bunların inovatif, ütopik bir sistemi hayata geçirme motivasyonunun değil sosyal uyumsuzlukların mantıksal bir sonucu olduğunu anlayabileceğini öne sürer. tekellerin ekonomik diktatörlüğü ve totaliter devletin siyasi diktatörlüğü özünde benzer sonuçların ortaya çıkmasına hizmet eder. (bu ikisini birbirine zıt olmak zorundaymış gibi düşünmek bir hatadır. (bkz: ) anarko-sendikalistler değil, anarko-kapitalistler genelde "ekonomik tekel savunucusu" olmakla itham edilseler de literatüre biraz hakim olanlar işin o kadar basit olmadığını göreceklerdir)

    rocker fikirlerini dünya savaşlarını çıkaran etmenleri belirterek destekler. gerekli sosyal gelişmelerin gerçekleşmemesi evrensel bir felaket riskine gebedir. (rocker gibi chomsky de özellikle nükleer savaş riskinin ciddiyetini konuşmalarında sürekli ifade eder zira silahların evrimi riski eskisinden de farklı bir boyuta taşımıştır)

    godwin'in, kropotkin'in, bakunin'in felsefelerini kıyaslayan rocker tüm anarşistler için ortak olanın toplumu özgürleştirme arzusu olduğunu belirtir. tekellerin ekonomik diktatörlüğünün ve totaliter devletin siyasi diktatörlüğünün yok edildiği bir sistemde mutualizmin, kolektivizmin ve komünizmin "özgürlük düşmanlığı" olarak düşünülmesi için bir gerekçe olmayacaktır.

    modern anarşizm için önemli olan, fransız devrimi'inden bu yana avrupa entelijansiyasını etkileyen iki büyük akım vardır: sosyalizm ve liberalizm.

    tarihte sosyalizme teokrasiden sezarizme ve diktatörlüğe kadar pek çok farklı politik konsept karıştırılmıştır. liberalizm ise anglo-sakson ülkelerdeki ve ispanya'daki güçlü, ilerlemeci zihinleri etkilemiştir. ancak bir problem vardır: liberalizm teorileştirmeye bireyden başlamıştır. demokrasi ise soyut bir kolektif kavram üzerine kurulmuştur.

    gelgelelim "kanun önünde tüm vatandaşların eşitliği" mottosu ile demokrasi ve "insan hakları" ile liberalizm, kapitalist ve devletçi ekonomik sistemde birbiri ile çelişmiştir. anarşistler bu yüzden "en az yöneten devlet, en iyi devlettir." diyen jefferson'a katılmakla kalmayıp, çıtayı bir üst seviyeye taşıyıp "en iyi hükumet hiç yönetmeyendir." sözünün sahibi thoreau 'nun çizgisini benimserler.

    proudhon, özgürlüğün olmadığı bir "sosyalizm"i köleliğin en kötü biçimi olarak tanımlarken haklı çıkmıştır. stalin'in eserlerini okuyanlar, onun anarşistleri eleştirirken oldukça sert bir üslup kullandığını göreceklerdir. rusya'daki sözde proleter diktatörlüğün gerçekte ezici bir devlet kapitalizmi olduğu açıktır. berkman ve goldman gibi anarşistlerin "sosyalist" rusya'da neden barınamadığını (bkz: ), holodomor gibi felaketleri (bkz: ), komünist teori ile çelişen ekonomi politikalarını anlatmaya lüzum yoktur.

    rocker, rus komiserokrasisini güçlü finansal ve endüstriyel oligarşiler olarak tanımlanan kapitalist devletlerle kıyaslayanlara da cevabını hazırlamıştır. önemli olan eleştirilen imtiyazların boyutunun ne olduğu değil, uygulanan sistemin ortalama bir insanın yaşam standardını nasıl etkilediğidir.

    adil olmadığı gerekçesi ile eleştirilen abd gibi kapitalist bir devlette ortalama bir işçi barınma, yeme içme gibi ihtiyaçlarını düzgünce karşılayıp kültürel uğraşlara vakit ayırırken o ülkedeki milyarderlerin varlığı onun için elbette bir derece rahatsız edici olabilir. lakin bu rahatsızlık, temel ihtiyaçlarını dahi zar zor karşılayıp "eşitlik" adı altında bir bürokrat kastının altında ezilen insanların duyacağı rahatsızlıktan daha ciddi değildir. özgürlüğün olmadığı bir senaryoda bürokrat kastının milyarder olup olmamasının ehemmiyeti yoktur.

    endüstrileşme ile bağlantılı olarak sendikacılığın öncelikle ingiltere'de gelişmiş olması bir tesadüf değildir. 1799'da ingiltere'de combination acts adı altında yürürlüğe giren yasalarla sendikalar yasa dışı ilan edilmiştir. lakin bu mevzuat örgütlenmeyi durduramamıştır. 1825'de sendikaları kabul ederken grev hakkını sınırlayan combinations of workmen act yürürlüğe girmiştir. rocker, orta sınıfın aristokrat toprak sahiplerine karşı nasıl zafer elde ettiğini anlatmaya robert owen'dan başlar ve anarko-sendikalizm için önem arz eden bu tür tarihi olayları detaylı olarak aktarır.

    *
    ingilizce bilenler için:
    anarcho-syndicalism theory and practice

    türkçe okumak isteyenler için:
    anarko-sendikalizm

    *
    bunu da iliştirmeden olmaz:
    monty python "anarcho-syndicalist commune "
    #203667 highpriestess | 4 yıl önce
    0düşünce akımı