Tek Kelime, üç harf ama, gilmour 'u başka nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Muhtemelen page 'in varlığını sürdürdüğü bir dünyada hiç bir zaman teknik açıdan bir numara olmayacak. Lakin, gilmour 'un gitara ve müziğine kattığı ruhu, ne yazıkki gitarın tanrısı denen page dahi katamıyor.
Benim İçin pink floyd ağırlıklı olarak gilmour 'dur. Daha Doğrusu ruh olarak gilmour, müziğe ve melodiye işleyen tavır olarak da roger waters. Bu Nedenle waters gittikten sonra pink floy adıyla çıkan albümler kadar gilmour 'un on an island, rattle that rock gibi solo albümlerini de benzer keyifle dinlemeye devam ediyorum.
Son albümün turnesinde uğradığı pompei konserinin kaydı çıkacak, çıkıyor, çıktı. (bkz: live at pompeii) 70lerde çekilmiş bir pink floyd pompei kaydı da vardı. Albümde gilmour'un solo albümlerinden kayıtlar olduğu gibi sorrow, comfortably numb, high hopes gibi pink floyd şarkıları da mevcut. Gilmour'un neredeyse bütün canlı performanslarını izledim, stüdyodakinden çok daha iyi bir konser gitaristi bence, gene değişmeyecektir bu.
müzikle pek haşır neşir değilken comfortably numb solosunun çok ileri armonik bilgi isteyeceğini falan düşünürdüm.
daha sonra bir şeyler öğrendikçe adamın aslında pentatonik gam çaldığını öğrendim.
bizim serdar 7 notayla bir şey beceremezken adam güzelim soloyu 5 notalık diziyle çalmış... insan gerçekten hayret ediyor böyle şeyler gördükçe.
ben de aynı diziyi biliyorum, hatta şöyle söyleyeyim gitarın klavyesinin ilk perdesinden son perdesine kadar tüm perdelerde aynı gamı çalarım, ama çaldığım uyduruk duygudan yoksun bir şey oluyor; adam çalıyor "vay bee" diyorsun...
eşi polly samson bana göre kendisi hakkındaki en güzel tanımlamayı yapmıştır.
"onun duygusal merkezi müzikal... bilirsin; çoğumuz öfkemizi, sevgimizi, nefretimizi kelimelerle ifade ediyoruz. david gerçekten ama gerçekten bunu müzikle yapıyor. bu nasıl böyle oldu bilmiyorum. beyninin müzikal kısmı çok meşgul olduğu için dil kısmı gelişmedi mi yoksa bu şekilde çalışan bir beyinle mi doğdu? bunu bilmek gerçekten zor ama duygularını müzikle ifade ettiği kesinlikle doğru."
sinestezi tarzı bir şey olduğunu düşünüyorum. bazıları için dünya çeşitli imgelerle sembollenmiş oluyor. david gilmour da acaba duyguları notalarla mı yaşıyor? her duygunun sembolü olan bir nota dizisi... bilemiyorum. dikkatimi çeken şey ise; gözleriniz kapalı, aynı gitardan aynı soloyu tamamen aynı notalarla david gilmour ve başka bir gitarist çalsa ve ikisini de dinleseniz eminim david gilmour'un çaldığını ayırt edebilirsiniz. böyle de bir şey var adamda.
fender gitar yaptıramadı ama gsh signature tel çıkarttı adamın adına. aldım bir set ama teller pahalandı, şimdiki nyxller ölüm noktasına gelmeden değiştirmem. 6 ay sonra yazarım değerlendirmesini.
sese inanılmaz hakim bir müzisyendir. alan parsons'dan çok şey öğrenmiştir. abbey road studios ve parsons pink floyd'un arkadaki üyeleri gibi zaten. gilmour yaygın blues riflerini öyle bir gezer, o sesleri pedaldan pedala öyle bir döndürür ki kimisi -özü karmaşık olmadığı için- adamın gitaristliğine laf eder.
şurada ömrünü gilmour tonunu yakalamaya adamış -galiba iskandinav- bir abinin web sitesi var. her bütçeye göre bir öneri getiriyor. en basitinden telde bol bol kaydırmayı salık veryor. geçekten de basit bir pentatoniği dikkatli kaydırarak atsan, adamın tekniğine yaklaştığını duyuyorsun. okudukça amfi ayarıdır, pedal üstüne pedal üstüne pedaldır, mixdir nasıl bir paketle hareket ettiğine şaşırıyorsun.