1926 doğumlu ingiliz sanat eleştirmeni,senaryo yazarı, romancı ve belgesel yazarı. Maalesef 2017 yılında aramızdan ayrıldı.
Hayatına sanat, hem de sanatın her alanından derin bilgiler katmak isteyen her insanın mutlaka okuması gereken kıymetli insan. Heykel, resim, fotoğraf gibi dallarda inanılmaz etkili bir kalem. Baktığı bir eserin bu kadar detaylı haritasını çıkarabilen, ve sanatçının detaylı hayat hikayesiyle paralel anlamlandırarak, aynı daldaki farklı eserleri karşılaştıran anlatımlarında, bilgisizliğiniz yüzünüze çarpıyor.
Benim için "Görme Biçimleri" isimli kitabı bir başucu kitabıdır.
"Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir. Ne var ki başka bir anlamda da görme sözcüklerden önce gelmiştir. Bizi çevreleyen dünyada kendi yerimizi görerek buluruz. Bu dünyayı sözcüklerle anlatırız ama sözcükler dünyayla çevrelenmiş olmamızı hiçbir zaman değiştiremez. Her akşam güneşin batışını görürüz. Dünyanın güneşe arkasını dönmekte olduğunu biliriz. Ne var ki bu bilgi, bu açıklama gördüklerimize uymaz hiçbir zaman."
Bu cümlesini Magritte'in "Düşlerin Anahtarı" resminden alıntıyla bize açıklar. Söz konusu eserde ressam çizdiği at resminin altına kapı, saat resminin altına rüzgar, sürahi resminin altına kuş, valiz resminin altına da valiz yazmıştır. Görülen resimlerle sözcükler arasındaki uçurumun güzel bir üç örneğidir bu. Tek parça resimle doğru yazı bizi düşündürür.
Fotoğraf ve fotoğraf sanatçılarına ve elbette onların eserlerine de detaylı incelemeler ile yer verdiği "O ana adanmış" kitabında ise, şiddet ve acı içeren fotoğraflara bakma anımızı şöyle tarif eder;
"Bu fotoğraflar bize bir yetersizlik duygusu verirler. Onlar için kullanılabilecek en uygun sıfat tutuklayıcı'dır. Bizi yakalarlar. Bu fotoğraflara bakarken bir başkasının çektiği acının yaşandığı o an, içine alıp yutar bizi. İçimiz keder ya da öfkeyle dolar. Keder, başkasının acılarının bir kısmını amaçsız bir biçimde yüklenir. Öfke eyleme ihtiyaç duyar. Fotoğraftaki andan kurtulup kendi hayatlarımıza dönmeye çabalarız. Bunu yaparken karşıtlık öyle bir haldedir ki hayatımıza kaldığı yerden devam etmek, biraz önce gördüklerimiz karşısında umutsuzca yetersiz kalan bir tepki olarak görünür."
Berger'in bu yorumunu gazete ve haberlerde gördüğüm fotoğraflarda beni aynı şekilde yaşarım nerdeyse.
Aramızdan ayrılmış bu çalışkan yetenek, arkasında bıraktığı muhteşem çözümlemeler ve eleştirilerle sanat ve insanın sanata bakışı ve hatta sanatı icra edişi gibi aynanın iki tarafından da bakmamızı sağlamaya devam edecektir.
birçok farklı edebiyat dalına ait kitapları bulunan, resim çizen, fotoğraf çeken, bunların süreçlerine dair derin bir analiz bilgisine ve yeteneğine sahip yazardır. romanları ** akılcı bir romantizmin ışığında iken, sanat kitapları * uçsuz bir bilgi ağının içinde daldan dala sakince ilerler.
görme biçimleri diğer sanat kitapları için bir zemin gibidir. temel yaklaşımları, farklı açıları gösterir. sonrasında yayımlanmış kitaplarını bu zemin üzerine okuyunca daha sağlam bir kavrayış elde ediliyor. tekrar tekrar sıkılmadan okunabilen kitapları her okumada muhakkak ki yeni aydınlanmalar yaşatıyor insana.
bendeki yeniden aydınlanmalardan biri jean mohr ile beraber yazdıkları anlatmanın başka bir biçimi kitabında resimle fotoğrafın ilişkisine dair kurdukları bir bağlantı idi: "resimler, çizimler, yabancı bir dile yapılan çeviriler gibidir. gerçek dünyadan alınan veri ressamın, çizerin kendi diline dönüşür ve yansıtılır. fotoğrafta ise anlardan alıntılama yapmak söz konusudur. fotoğrafta elmanın şekli, küreselliği, rengi varsayılabilir ancak resimde öyle değildir."