kuran, hadis, kelam ve yunan felsefesinin yanı sıra hindistan'dan gelen brahman ve buda dinleri, iran'dan gelen zerdüşt ve mazdaizm dinleri gibi çok çeşitli kaynaklardan sentezlenerek gelişmiş felsefedir.
açıkçası felsefe okurken en fenalık geçirdiğim bölüm burası olduğu için hep biraz atlayarak okumuşumdur islam felsefesini. e bir de islam coğrafyasında yetişmek zorunda kalmış bir ateist olarak islam dinine antipatim var.** ancak önyargılarımı (ve de gazali'yi) bir kenara bırakarak okuduğumda beklediğimden daha renkli ve zengin bir felsefi birikimle karşılaştım. renkli ve zengin dedim diye beklentiniz çok yükselmesin tabi. neticede ana kaynağını kuran'dan alan ortaçağ islam felsefesinin en ileri görüşlü temsilcileri olan ibn sina ya da ibn rüşd bile kuran'da yazılanlara sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır. her yeni düşünce kuran'da yazılanlarla bağdaştırılmaya çalışılmış ve haliyle de kuran'la sınırlı kalmıştır.
öte yandan, müslümanlarca muhammed'in son peygamber olarak kabul edilmesi, tanrının vermek istediği her mesajı onun aracılığıyla yolladığına inanılmasını; artık yeni bir bilgi gerektiğinde, bu bilgiyi elde etmek için akıl kullanılması gerektiği, bunun için de var olan her kaynaktan yararlanılabileceği sonucuna ulaşılmasını sağlamıştır. bu nedenle aynı zaman diliminde hüküm süren ortaçağ hristiyan felsefesiyle kıyaslandığında yeni bilgiye karşı direnç daha sınırlı olmuştur. bu yolda, emevi hanedanından daha akılcı davranan abbasi sultanları, yunan felsefesinin eserlerinin çevirilerinin yapılmasını mali olarak da desteklemişlerdir.
üç dönem olarak (doğu'da felsefe dönemi, batı'da felsefe dönemi ve tasavvufi felsefe) ele alınan islam felsefesini elimde olmadan gazali ve diğerleri olarak ikiye ayırıyorum ben. gazali'nin fikirleri siyasi iktidarlar tarafından bu kadar benimsenmese ve islam'ın akla uygun yorumlamaları devam ettirilse bugün muhtemelen birçok bilimsel gelişmenin öncülüğünü müslümanlar yaparlardı.
bütün dogmatik felsefeler gibi, yaşamın değişken ve coşkulu fesefesi karşısında kaybedecek olan felsefedir. içinde özgürlüğün, yaşama coşkusunun olmadığı bir felsefedir.