Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 1949'da yazdığı" Huzur" adlı eserinin ardından Huzur'daki yan karakter Suat'ın kendisini ifade edebilmesi için kaleme aldığı eser, basımı ancak 2018 yılında Handan İnci'nin çabalarıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nün işbirliğiyle dijitalleştirilmiş ve bizlere ulaştırılabilmiştir.
MSGSÜ bünyesinde kurulan "A.H. Tanpınar Edebiyat Araştırmaları ve Uygulama Merkezi çalışmalarına devam etmektedir.
Kitap Tanpınar'ın yazı tekniklerini görebilmek açısından çok önemli ve etkileyicidir. Zaman zaman tamamen metinden çıkardığı ya da bambaşka bir metne çevirdiği bölümler başlı başına bir öykü gibidir. İnsan ruhu çözümlemeleri gerçekten insanı sarsacak derecede gerçekçidir.
" İhsan, karısının akrabasıyla evlendiğim günden beri bana ruh ahenginden bahsetti. Bunu ben de biliyordum.Bu yüzden içimde durmadan katliamlar tertip ettim. Fakat heyhat!
Şahsiyetimizi yapan parçalar bir defasında ölen cinsten değiller. Orta oyunundaki aptal uşak, münasebetsiz vakitlerde gelmeği adet edinmiş alacaklı gibi şimdi öldürdüğüm biraz sonra karşıma çıkabiliyordu. Bu kadar kalabalığı kendinde taşımanın, sonra da tek bir insan olarak yaşamanın güçlüğü! Fakat daha fenası, asıl hayvanın, en iptidai olanın içimizde her an tetikte durması,ilk fırsatta canlanması,etrafında ne varsa hepsini birden somurup yutması.
O bitmeyen açlıklar,tükenmeyen susuzluklar...sonra,her şey bittikten sonra, onun çok doymuş olmaktan çatlaması; demin yuttuklarının hepsinin birden tekrar ortaya çıkması,üzerlerindeki irin ve bağırsak parçalarını silkerek kımıldamaları, oyuna tekrar girmeleri."
Eminim ki Ahmet Hamdi Tanpınar için bir başlık vardır ancak "Suat'ın Mektubu" bize çok geç ulaşması,aslında yazar tarafından tam haline gelmemiş olması ve üzerindeki yoğun çalışmaları ile, en önemlisi de yukarıda verdiğim kısa bölümdeki gibi son derece çarpıcı bölümleriyle adına açılmış bir başlık hak ediyor diye düşünüyorum.