Sevgisizlik. Kimse kimseyi gerçekten sevmiyor. Seviyorum diyenler yalan söylüyor. Hep bir çıkar ilişkisi, hep bir güvensizlik, tahammülsüzlük, ihanet, saygısızlık vesaire... Artık sevginin olduğu yerde bunlar ve buna benzeyen duygular/duygusuzluklar var. Eğer benim çevremde böyle biri yok diyorsan o sendirsin.
En güzel/yakışıklı, en iyi, en çalışkan, en başarılı, en mükemmel, en azimli, en doğru, en zengin, en haklı, en bıdıbıdı olabilmektir yani. Şundan daha güzel/yakışıklı, bundan daha iyi, şundan daha çalışkan, bundan daha başarılı, şundan daha mükemmel...
Özetle en bir şey olabilmektir ya da şundan bundan daha olabilmek.
bana göre telefondur nedenini soracak olursanız Herkes Artık Telefonla Uğraşıyor umBen bile eskiden ne güzel Olurdu öyle Tatlı Sohbetler günümüzde de Var Ama artık Sohbetler Telefon ile Yapılıyor
Otizm başta olmak üzere çocuklarımıza bulaşan her türlü illet durum. Serebral palsi, down sendromu, zihinsel gerilik, sma ve daha niceleri... Hayatta daha büyük bir acı var mı, bilemiyorum.
çocukların çevreden uzak, kopuk yetişmesi. dönüştüğü bireyin kazara veya zaruretten bulunduğu kalabalık ortamlarda boğulması, hapsolduğu ekrana uzanıp rahatlaması. ekranın eş, dost, akraba, komşu ilişkilerinin içinden geçmesi. özetle samimiyetten uzak ekran toplumuna evrilmemiz. teknolojiye komple sallamayalım.
Manipülasyon olabilir. Çok büyük toplulukları çok daha kolay şekilde manipüle edebilirsiniz. Bilgiye ulaşmanın hem bu kadar kolay hem bu kadar zor olması bir çelişki mı acaba?
Beğenilme hastalığı. Özellikle instagram ile maddi durumu yüksek kişilerin hayatını görebildiğimizden bu daha da arttı. İyi yanı insanlar kendine eskiye göre daha çok bakıma özen gösteriyor ama estetik kaygılar da bununla birlikte çok fazla arttı. Normal fiziği ve yüzü olanlar bile depresyona girmeye başladılar. Sosyal medyanın yaygınlaşması ile diğer hayatları görüp kendininkine bakıp umutsuzluğa kapılma arttı işte bu yüzden insanlar her gün daha mutsuz oluyor. Tek sorun bu değil tabi ama bu da en büyük nedenlerin başında geliyor.
Nefret öğrenilen bir duygu, insanlar doğarken bu duyguya sahip olmazlar doğduktan sonra büyüdüğü aile ve çevrede bu duygu öğrenilir. Nefret öğretilirken açık şekilde anlatılmaz, işaret edilir, ima edilir. Ekilen nefret tohumuna şekil verilmez. Nefretin tohumunu zihnimize atarlar ve sonra arkalarını dönüp giderler. Bazen biz bile onun içimizde nasıl büyüğünü anlamayız. Nefret başına buyruk, savruk büyür.
Nefretin temelinde ortak bir payda vardır. SEVİLMEMİŞLİK -- spoiler --
binlerce yıldır değişmedi : çoğunluğun düşünce üretmemesi. varolan sıkıntılarda ; kişisel , toplumsal ... yeterince derinde hep aynı dert var. aklınıza gelen her alanda yeterince düşünce üretilebilmiş olsa çözümler zaten önümüzde olurdu ve dertler derya olmuş , ben de bir sandal diye bir şarkı muhtemelen yazılamazdı.
yalnızlıktır. hem de kalabalıklar arasında yalnızlık, kendini bir yere ait hissedememektir. artık insanların geceleri daha fazla ayık olmasıyla, bunun sebep olduğu melatonin hormonunun ve biyolojik saatin sapıtmasıyla doğrudan ilintilidir.
cep telefonudur, bence. sosyal hayatın vazgeçilmezi olabilir, günümüz dünyasında iletişim kesintisizliğinin şartı olabilir, varlığı elzem de olabilir. ama insanların hayatının oldukça büyük bir kısmını meşgul edebilen ve sohbet, muhabbet, anlaşılmak, anlatmak vesaire gibi olayları ortadan kaldıran insanı ekranına hapis eden cihazdır.