1. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün basketbol erkek A takımıdır. Fenerbahçe maçlarını 13.800 kişilik Ülker Spor ve Etkinlik Salonu'nda oynamaktadır. Fenerbahçe, EuroLeague'in 2015-16 sezonunda finale kalma başarısını ve ardından da 2016-17 sezonunda şampiyon olma başarısını gösterip bunu başaran ilk ve tek Türk takımı olmuştur. Beş kez arka arkaya Final Four (2015, 2016, 2017, 2018, 2019) katılımı gerçekleştiren tek Türk basketbol takımıdır.
    #206296 besinci gunun safagi | 4 yıl önce
    0spor kulübü 
  2. Bu sezon lorenzo brown'un harikalar yaratacağı takımdır.
    #206297 besinci gunun safagi | 4 yıl önce
    0spor kulübü 
  3. bu sezon hareketli, sürekli koşarak, istekli basketbol oynayan basketbol kulübü. kokoskov'un gelişinden sonra daha az bütçeyle daha iyi bir takım görünümü çiziyor.
    #206304 viktoreznov | 4 yıl önce
    0spor kulübü 
  4. bu gece bayern münchen basketbol takımı ile yaptığı maçı, oyunun 2. devresinde berbat oynayarak kaybeden basketbol takımı.
    #210041 tuaf adam | 4 yıl önce
    0spor kulübü 
  5. bu sene yurolig'e beş galibiyetle başlayacakken, kötü koçun yanlış oyuncu tercihleri, devin booker'ın jan vesely'nin ve marko guduriç'in zekâ eksikliği nedeniyle üç mağlubiyet almış, kelimenin gerçek anlamıyla saç baş yoldurtan takım. ligin ilk dört maçı bu senenin zayıf takımlarıyla oynandı. kaybedilen iki takımın fenerbahçe dışında galibiyeti yoktu. bugün kaybettiğimiz real madrid ise eski gücünden uzak olmasına rağmen basketbol kültürü olan ve iyi hocası olan bir takım.

    fenerbahçe'nin bu seneki yurolig maçlarını değerlendirelim...

    sahamızda kazandığımız kızılyıldız maçında; kabız basketbol, düşük skor, faul yüzdesi, çok düşük üçlük yüzdesi ve iki tarafın kazmalıklarıyla tersinden seyir zevki yaşadık. bu arada geçen sene fenerbahçe'nin son saniye basketiyle kazandığı kızılyıldız maçı da bir acayipti. ben hayatımda böylesine garip karşılıklı top kayıplarının, pas hatalarının olduğu profesyonel bir basketbol maçı izlemedim. imkân olsa maçı yirminci dakikasında bitirip iki takımı da mağlup ilan etmek gerekirdi. ama böyle bir uygulama yok tabii. fenerbahçe-kızılyıldız maçları incelenmeli. top kaybı ve düşük yüzdeli atış şikesi yapılıyor olabilir(!)

    kaybedilen panathinaikos maçında rakibin birçok eksiği vardı, hücum gücü sakatlıklar nedeniyle zayıftı. buna rağmen fener maçı bir türlü koparamadı. bütün maç önde oynamasına rağmen birçok oyuncunun yeni olmasının sonucu olan uyumsuzluk, düşük yüzdeli faul atışı kullanımı, gençliğimin "efsanevi" basketbolcusu corceviç'in bana göre kötü bir koç olması ve son on saniyede yapılan üç saçma faul nedeniyle kaybettiği maçtır. özellikle de guduriç'in yaptığı faul çok aptalcaydı. oyuncu maçında bitime 10.8 saniye varken ve takım üç sayı öndeyken hiç gereği yokken sportmenlik dışı faul yapmış ve takımın mağlup olmasının yolunu açmıştır. basketbolda sportmenlik dışı faul; sporcunun topla ilgisi olmayan müdahalelerinde veya kasten dirsek atma vb. durumlarda çalınan, atışın veya pozisyonun niteliğine göre bir, iki veya üç serbest atıştan sonra faul yapılan takımın kenardan topu oyuna sokması sonucunu doğuran faul türüdür. birincisi guduriç bu faulü yapmasıydı büyük ihtimalle iki sayı yiyecektik, fark bire inecekti ve son 10.8 saniyede top bizde olacaktı. panathinaikos maçı kazanmak veya berabere kalıp uzatmaya götürmek için faul yapacaktı. maçı kazanma şansımız çok yüksekti. bu ihtimalde de maçı kaybedebilirdik. ama bu kadar salakça değil. topu oyuna sokarken kaptırıp sayı yiyebilirdik veya faul atışını/atışlarını kaçırıp ribauntu verip, sayı yiyip maçı kaybedebilirdik. takım sportmenlik dışı faulden sonra iyi savunma yapmış süre 2.9 saniyeye inmiş fakat topsuz alanda bu sefer de devin booker sportmenlik dışı faul yaparak tüy dikti. son topta faul yapıp, mola alıp, yarı sahadan başlayıp maçı uzatma şansımız da vardı. ama bu sefer de pierre gecikip (üç sayı)atış pozisyonundaki adama faul yapınca fark dört sayıya ve maç bitti. maçın son bir dakikasında beş sayı öndeydik ve hücum eden taraf bizdik. kafamda kalan süreye göre çeşitli hesaplara giriştim. yaklaşık hücum sayılarını, olası top kayıplarını ve faulleri hesapladım. bu maç en kötü ihtimalle uzatmaya gider diye düşünüyordum. ama sağ olsun bizimkiler beni yanılttı. yalnız booker'a çalınan sportmenlikdışı faulün ağır olduğunu düşünüyorum. esasında guduriç yetenekli bir oyuncu ve sakatlıktan yeni çıktı. geçen sene geldikten sonra da takıma yaptığı etkiyi de yadsımıyorum. ama adamda tarif edemediğim bir zekasızlık(bu kelimeyi inceltme olmadan okuyun lütfen) var. oyun kurma yeteneği (topu rakip sahaya getirme+ pas dağıtımı) olan, üç sayılık atışları ve içeriye penetreleri iyi, ama zaman zaman yaşadığı konsantrasyon kaybı nedeniyle saçma sapan hatalar yapıyor. maçı kaybetmemize yol açan gereksiz faulü bugüne kadar izlediğim tüm dallardaki spor karşılaşmalarında beni en fazla kızdıran hareketti. geçen sezon takımın neredeyse bütün yurolig maçlarını izledim. en az üç dört maçta; erken şut kullanımı, gereksiz faul ve garip pas hataları nedeniyle on-on iki sayı önde olduğumuz maçlarda son bir dakikada yedi-sekiz sayı yiyip maçları son anda zar zor kazanmamızın en büyük mimarlarından(!) biriydi. bir diğeri de mola hakkı olmasına rağmen olanlara seyirci kalmayı tercih eden, bu sene başında abd'ye kaçan koç kokoşkov'du.

    her zaman yurolig'in zayıf halkası olan ama mücadele gücüyle ön plana çıkan alba berlin maçında takım ilk yarı iyiyken ve farkı on sayıya kadar çıkarmışken üçüncü çeyrek saçmalamaya başladı ve basketbolculuğu zamanında kavgacı biri olan corceviç, sıfır tepkiyle bu durumu kenardan izledi. o kadar ki dört hücum üst üste top kaybı yapan(top kayıplarından biri henry'ye yazıldı ama attığı kötü pas nedeniyle kaybı yapan booker'dı aslında) devin booker'ı oyunda tutmaya devam etti. maç üçüncü çeyrekte koptu sonra toparlayamadık. üstelik alba'nın üç uzun oyuncusu da sakattı. rakip hem senden zayıf hem de önemli eksikleri var. ama bu maçta on dört sayı fark yiyorsun. çünkü bir oyun planımız yok. luke sikma çok iyi oyuncu bu arada, not etmeden geçemeyeceğim. geçen sene bizim maçta yaptığı asist, yılın asisti seçilmiş. kendisini buradan tebrik ediyorum!

    turnuvanın en zayıf takımı unics kazan'ı iyi bir oyunla 80-41 gibi ilginç bir skorla yendik. rakibi 41 sayıda tutmak çok önemli ama unics bizim rakibimiz değil. dolayısıyla sonuç olarak iyi olmakla birlikte hedef maç değildi bizim için. bu sene yurolig'e çok kötü başlayan efes'i ligde 22 sayı farkla 90-68 yendik. bu önemli bir galibiyet. efes ligdeki tek rakibimiz. sanırım formsuzluk, doymuşluk ve uzun rotasyonundaki eksiklik efes için bu senenin belli başlı problemleri olacak.

    gelelim bugünkü real madrid maçına. rakibin en önemli uzunu tavares'in çocuğu olmuş son anda kadrodan çıkartılmış. real madrid eski gücünde uzak, küçülmeye gitmiş. causeur gibi önemli bir şutörleri var. 36 yaşındaki pisliğin sözlük tanımı olan rudy fernandez'in üçlüklerine bakıyorlar. bizde ise sakat yok. boyalı alanı iyi kapatıyoruz. içeriden de iyi oynuyoruz. real'in hem iki sayılık hem de üç sayılık yüzdesini düşük tutuyoruz. bazen çaresizlikten 9 metreden üçlük atmak zorunda kalıyorlar. ama koçları iyi. çeyrek bitimlerinde veya hücum süresinin dolmasına 5-6 saniye kaldığında çok iyi top çevirip, boş adamı bulup üçlüğü yapıştırıyorlar. bizse çeyrek sonlarında melih'in topu eline alıp, zorlama ve el üstünden potaya atmasını izliyoruz. basketboldaki en önemli şeylerden biri bu. doğru adamı ve doğru şutu bulmak. obra reis, bu durumlarda atış kaçırılsa dahi hiç kızmazdı. ama melih zorlama ve set dışı bir üçlük attığında yanına çağırıp haşlardı. fener yine maçın neredeyse tamamında iyi oynamasına rağmen maç sonlarını oynayamama hastalığı, koçun kötü tercihleri ve oyuncuların zekasızlığı nedeniyle bir sayıyla maçı kaybetti. takım on sayı öndeyken dahi bir şekilde saçmalayıp maçı kaybedeceğimizi öngörüyordum. fener beni yine haklı çıkardı. ama buna rağmen maçın sonunda heyecanlandım ve saçımı başımı yoldum. fenerbahçe son on saniyede bir sayı gerideydi. yarı sahadan hücüm ediyordu. vesely'nin avelliği ve de colo'nun sarsaklığı yüzünden neredeyse top kaybediliyordu. kalan son dört beş saniyede takımın en önemli oyuncusu de colo rakibini geçti, içeriye penetre etti(girdi) şut atması gerekirken gitti topu dip çizgideki shayok'a çıkardı. onun attığı üçlük girmedi ve maç bitti. shayok, takımın yurolig seviyesinde olmayan en yetersiz oyuncusu. biraz önce kontrol ettim. 5 maçta 5.6 sayı ortalamasıyla oynamış, %27.3 ortalamayla üçlük atmış. bir zorunluluk olmadıkça son topu shayok kullanmamalı. kendisine çok kızmakla beraber son topta melih için böyle bir organizasyon yapılabilirdi. doğru şutu ve adamı bulurduk. şanslıysak girerdi ve kazanırdık değilsek girmezdi ve kaybederdik. yalnız rakibin faul hakkı dolmuşken ve fark sadece bir sayıyken içeriden de colo, vesely, veya polanara'yı kullanıp faul çizgisine gitmek veya iki sayı bulmak daha mantıklıydı. ama bunu denemedik. üç sayılık baskete ihtiyacımız yoktu. bu kötü son hücumu da corceviç'in hanesine yazdım. bu arada savunma ribauntu aldıktan sonra etrafında kimse yokken kısa pas atmak veya top sürmek yerine arkası dönük şehmus'un sırtına çarıpıp dışarı çıkan uzun pasını görmedim zannetme guduriç efendi! corceviç'in maçtaki nadir doğru hamlelerinden biri bu olaydan sonra seni bir daha oyuna almamasıydı.

    sporun her dalında beceriksizliğe şerbetliyim. futbolda fenerli halil ibrahim( gelene kadar hayatımda izlediğim en kötü futbolcu kendisiydi. ikisinin de sol bek olması tesadüf mü acaba?), deniz barış, selçuk şahin, mehmet topal, basketbolda zaza enden, cenk renda gibi kazmaları izledim. ismail hariç bu oyuncuların hepsi yeteneksizdiler ama vasat zekaya sahiptiler ve ellerinden geleni yapmaya çalışırlardı. bir yanlış anlaşılma olmasın bu arada. ismail hem yeteneksiz hem de zekasız bir sporcu. futbolcu olanların; yaptığı ortaların neredeyse hepsi auta veya rakibe giderdi, bunlar çoğu zaman yanındaki oyuncuya dahi pas veremezdi. basketbolcular da; boş turnike kaçırır, faul atarken topu çembere değdiremez, saçma sapan top kayıpları yapar, çok kısa süre içerisinde beş faul yapıp oyundan çıkarlardı. bu oyuncuların saç baş yoldurması yeteneksizliklerinden olurdu. ama mevcut basketbol takımımızdaki sporcuların garip bir zekâ-yetenek diyalektiği var. takımın en yetenekli oyuncusu de colo dahi akla hayale gelmeyecek top kayıpları veya pas hataları yapabiliyor. inanan biri olsam, eyüp sultan'a gidelim kurban kestirelim, nefesi güçlü bir hoca bunların hepsini okuyup üflesin diyeceğim ama öyle biri de değilim.

    sonuca gelirsek bu sene basketbol takımı iki ileri bir geri ilerleyecek. oyuncu kalitesi ortalamanın üzerinde ama istikrarsız. koçumuz kötü. bu nedenle normal şartlarda rahat bir biçimde yurolig'de play-off'a katılması gereken takım ilk sekize giremeyebilir. efes'in form durumuna göre ligde şampiyon olma ihtimalimiz var. corceviç'in yurolig'de üst üste mağlubiyetler alma ve oyuncularla problem yaşama potansiyeli de var. iyi bir hoca olmamasına rağmen kokoşkov'un son dakikada abd'ye gitmesi ve alternatif aday azlığı nedeniyle corceviç'le anlaşılmasını eleştirmem. ama daha hoca belli olmadan corceviç'le anlaşılmaması gerektiğini ısrarla savunan bir kitlenin varlığından da haberdarım. benim asıl eleştirdiğim konu, istikrarsız ve önemli başarısı olmayan, bana kalırsa gelişme potansiyeli de olmayan bir koçla üç yıllık sözleşme yapılması. önerinin bir yıllık yapılması durumunda hocanın teklifi reddedeceğini sanmıyorum. eğer öyle bir durum varsa anlaşmazsın zaten. ama fenerbahçe'nin vizyoner(!) başkanı yaptı yapacağını yine. aynı başkan üç ay sonra hocayı kovarsa da hiç şaşırmam bu arada. vizyon sahibi olmak bunu gerektirir çünkü. bu sene futbolun yanında basketbol şubesi nedeniyle de saç baş yolmaya devam edeceğiz sanırım. umarım oyuncular ve corceviç beni yanıltır.
    0spor kulübü 
  6. dünkü maçta yanlış bir son top seçimiyle (bence) değerli bir galibiyetten mahrum olan takım.
    pas yerine orta şut deneseydi başarılı olurdu bence.
    #269028 kerem | 3 yıl önce
    0spor kulübü 
  7. Ali koç denen tıynetsizin koç obradovic'in değerini kavrayabilecek spor kültürü olmaması hasebiyle son yıllarda serbest düşüş sergileyen yine de yere çakılmamış, ülker ile başlayan kültür, taraftarın sonsuz sevgisi, desteği ve basketbol bilgisi, kan, ter, gözyaşı ve nice emekle bir avrupa devine dönüşmüş euroleague devi.

    Adı yukarıda anılan tıynetsiz yüzünden çok beklenmedik bir dönemde bizi yüzüstü bırakıp amerika'ya, evine, ikinci adam kalmaya razı kaçan kokosh sonrasında gherardini olabilecek en makul koç ile yola devam kararı aldı.

    Koç yeni, sistem yeni, kadro yeni, hakemler göt, sonuçlar kötümser an itibariyle.
    Ancak yeni transferlerin abartmıyorum tamamı gelecek için umut veriyor. Göt hakemlerin saçmaladığı son ispanya deplasmsnında evet corcevic çoooook beklenmedik bir hücum seti çizdi gibi gözükse de büyük takımlar her zaman en beklenmeyeni yaparak büyük kalırlar.

    Rekoba şahidim olsun ki bu takımdan hiç umudum yoktu, sadece 40 sayı yediğimiz kazan maçından sonra da hala ümitsizdim.
    Real maçı sonrası ise bu takım iş yapar diyorum yemeğin benden olacak inshaallah, dinimiz amin :)
    #269032 unidentified pasta | 3 yıl önce
    0spor kulübü 
  8. ne demiştik, geliyoruz. Seskayı moskova'da yenmek az iş değil. Bu takım toparlayacak, daha da iyi olacak.
    #269681 unidentified pasta | 3 yıl önce
    0spor kulübü 
  9. (bkz: )
    #275028 rekoba | 3 yıl önce
    3spor kulübü 
  10. 2021 2022 Türkiye şampiyonu
    #277206 unidentified pasta | 3 yıl önce
    0spor kulübü 
  11. 'dan kurtulduğu gün yine eski günlerine dönecek takım.

    An itibariyle Henry ve vesely kayıplarından sonra takımın pivotu ve guardı yok. Bu şu demek takımın %75'i yok yani. Pivot pozisyonunda benchten iyi bir katkı verebilecek Jehyve Floyd'u da gönderip Galatasaray'a kaptırdılar.

    Büyük olasılıkla de colo'yu takımda tutabilir ve wilbekin'i gelmeye ikna edebilirler. Militinov seviyesinde bir pivot beklemiyorum, adam gibi bir guard ise imkansıza yakın diyorum

    Sene sonunda elimizden geleni yaptık teranesi ile playoffta süpürülürüz. İçim kan ağlıyor.
    #277474 unidentified pasta | 3 yıl önce
    2spor kulübü