neredeyse 2,5 yıl önce satışa sunulmuş ama bunca zamandır halen beta sürümünde olan, içerdiği gırla bug sonraki güncellemelerle giderilirken, oyun mekaniklerinin en rahatsız edici olanlarına dokunulmaması nedeniyle insanı oynarken bıktıran, orta çağ temalı, sıra tabanlı*rpg oyunu. ayrıca oyun bi' miktar açık dünya* ve doğrudan hayatta kalma* alt başlıklarına da sahip. siz gene de oyunu "her şeyi gönlümde yapabileceğim ve yaparken de deli gibi zevk alacağım bi' oyun" olarak nitelendirmeyin, sonra çok üzülürsünüz.
oyunun nefis mekanikleri var: hikayeye balıklama dalarak başlama ("tutorial kısmını hikaye içine yedirme" de denebilir), diablo ii'ye benzer atmosfer, birbirleriyle etkileşimli halde ilerlemek zorunda olan yetenek ağacı*, hayatta kalma amacından hiçbir zaman sapmama (bu noktada oyunu, daha minimal bi' çerçevede kalması şartıyla doğrudan don't starve'a benzeterek değerlendirmek de mümkün), sıra tabanlı olduğu için savaşlarda anlık karar almanızın süreye bağlı kalarak stres yaratmaması, moral ve sağlık* sisteminin tamamen özgün olması, karakter geçmişlerinin temellerinin sağlam inşa edilmiş olması ve yağmur, kar, ıslaklık gibi minik etkenlerin oynanışa etkisinin hissedilir düzeyde ayarlanmış olması. bunların tamamını açıklamak en az 1 a4 sayfası kaplar, öve öve bitiremem. ama oyunun bunca zamandır süregelen eksileri daha mühim bence. onları açıklayayım, oyunu gene sevin ama bu eksilerin farkında olarak oynamaya karar verin:
- berbat kaydetme mantığı: doğrudan diablo ii'den esinlenme var burada ama iyice boku çıkmış. "save&quit" sistemi güzeldir, sürekli save-load loop'una girip oyundan alacağınız zevkin içine kendi ellerinizle etmemenizi sağlar. ayrıca milyor adet save dosyasıyla boğuşmanıza da engel olur. stoneshard piyasaya sürüldüğünde, sadece save&quit sistemi varmış. şimdiki halinde var olan oyun içi kaydetme sistemi zaten bok gibi olduğu için bu durum sizi zorlamaktan ziyade, bıktırıyor. şöyle ki: oyunun kayıt mantığında ya bir handa oda tutup yatmanız ya da bir kamp alanında uyuklamanız bekleniyor. size verilen görevlerin bazıları 4 günlük yola kadar uzayabiliyor. bu durumda yolda hem ölmemek için hem kamp alanı bulmak için hem xp kasarak level atlamak için hem de göreve ulaşmanız için çırpınmanız gerekiyor. tek taşla 4 kuş vurmak güzel görünüyor ama tek başına oyunun savaş dinamikleri bile size bu 4 kuşu yar etmeyecek düzeyde olduğundan dolayı, kayıt sistemi komple çöpe dönüşüyor. yanınıza uyku tulumu falan alabilseniz, kamp alanlarında oyunu kaydedebilirsiniz ama o da yok (kamp alanlarında uyuklamanız için o alanda çadır falan olmalı). oyunun yapımcıları "hiçbir zaman sürekli kayıt sistemi gelmeyecek" bile demiş. bu da oyunu "başla ve bitene kadar oyna" seviyesine çekiyor. "hafta sonu stoneshard atayım, keyifleneyim" derseniz, 2 günde 1-2 görev tamamlayabilirsiniz sadece.
- savaşların dengesizliği: düşmanların çeşitliliği nefis, savaş stratejisi belirlemenin keyfi de gözlerinizden zevk aktıracak düzeyde. nitekim, oyun bunları elinin tersiyle itmek için şunu yapıyor: düşmanların levellarına bile bakmaksızın size tek atabilmesini normal kılıyor; yani, sizi tek vuruşta öldürebilecek sikindirik sıçanların bile kral olması gbi bi' durum var. 100 civarı health'iniz varken, karşılaştığınız 2 sıçanın 2 turn'de size 20'şer vurabilme ihtimalleri hep var (35 vuranını görenler de olmuş). savaşın bu rastgele mantığı, sizin vuruş gücünüzde nedense pek işe yaramıyor. forumlarda falan da "ben 18 vurabilmek için bütün kazandığım parayı kılıca yatırmışım, derisinden irin akan götü boklu sıçan bana 25 vuruyor" diye gırla yazmışlar. bu dengesiz mekanik, gırla güncellemede de hiç değişmemiş. bundan sonra da değişebileceğini sanmıyorum.
- sürekli 1'e 1 savaşma zorunluluğu: bunu tutturmadığınızda ölmeniz garanti. bunu fark ettiğimde, gecenin köründe 3 gün süreli bir göreve doğru gidiyordum. ormanın içine daldığımı da önemsemedim ve 1 adet kurtla karşılaştım. "irinli fare beni altına alıyorsa, tek kurt içimden geçer" diye düşünüp salaktan, götüm götüm uzaklaşmaya başladım. bu sırada, kurt uludu ve 5 tanesi birden çevremi sardı. bunların hepsi 2 turn'de gerçekleşti. bilal erdoğan gibi "ya hak!" diyerek daldım ve henüz 4. kurt bana yaklaşamadan ekran kararmıştı. karşınızdaki düşman ister insan ister lağım faresi ister mutasyona uğramış garip bi' "şey" olsun, hep 1'e 1 karşılaşmalısınız. bunu unuttuğunuz anda, oyun "come to papa!" diye zevkle bağırarak üzerinize çullanmaya başlıyor.
- gereksiz hikaye detayları: her karakterin size anlatacağı bi' bok var illa ki. hanın önünde duran (hatta yerde yatan) ayyaş bile size hayatını anlatıyor, "hanım beni evden attı" falan diye ağlıyor. benim gibi her diyalogu okumayı seven oyuncular için bile deli gibi zaman kaybı demek oluyor bu da. neredeyse 1 tam gün oynadığımda "ben ne yapıyorum ya? sıçayım ayyaşa" falan demeye ve bu npcvari karakterlere hiç tıklamamaya başladım. yan görevler verenleri de var, evet ama inanın ki bir ayyaşa 1 litre burbon almak için para biriktirmeye çalışmak ya da beli ağrıyan herbalist için 2-3 gün dolaşarak ot çöp toplamak dev bir hamallık olacak. yapmayın. ayyaş içmeyiversin, beli ağrıyan alice'in tavşanı tipli 50 liraya bal satan dayı da "yaşlandım herhalde" diye diye ölsün, size ne. orta çağ'da bu kadar empati yoktu zaten, siktir edin siz de; "ölenle ölünmüyor" falan dersiniz içten içe.
oyun halen beta halinde ve halâ erken erişimde. steam'de şu sıralarda %25 indirimli hali bile 70 lira civarında. bi' şekilde oyunu steam üzerinden satın alıp oynamış olanların bi' kısmı da bu parayı hak etmediğini, en azından beta halinin ortadan kalkması gerektiğini yazmışlar. bence de, bunca oynanış mekaniği faciası oyunun gırla güzel yönünü görmezden gelmenize neden olacaktır. ya kısa bir süre oynayarak deneyin ya da 1-2 yıl daha bekleyin ve -biterse- tamamlanmış halini satın alın. şu haliyle 2-3 gün harcadığınız oyunu da silmeye kıyamıyorsunuz, tekrar açıp önünüzdeki görevi yapmak için 1 tam gün bilgisayar başında kalmayı da gözünüz yemiyor. oyunun özgün fikirler etrafında daha da olgunlaşmasını beklemenizi öneririm ben de. özellikle don't starve'ı sevdiyseniz, birkaç videosunu izledikten sonra stoneshard'ın da büyüsüne kapılacağınızdan eminim. bende böyle oldu, sizde olmasın; aman diyeyim.