şimdi fark ettim de, sözlükle ilgili ya da yönetimle ilgili öneriler var ama kimse de yazarlara dair bir öneride bulunmamış. ya da ben bulamadım...
ben aklıma gelenleri yazayım dedim.
- burada dünyayı kurtarmadığımızı, sadece sözlük yazarlığı yaptığımızı aklınızdan lütfen çıkarmayın. elbette bu yaptığımız şeye ve onun kurallarına saygı duymayacağımız anlamına gelmiyor. ama yaşanan şeyleri gözümüzde büyütmemiz de manasız. - kural demişken, lütfen kuralları okuyun. - kurallar ilahi emirler değillerdir. değiştirilmelerini ya da kaldırılmasını önerebilirsiniz. elbette gerekçesini ve o kuralın çözdüğü sorunu hala çözmeyi nasıl başaracağımızı da anlatarak. - yazdıklarınız her tür tepkiyi alabilir. tepki yazdıklarınıza değil size de verilmiş olabilir. yazdıklarınızın arkasındaysanız tepki almaktan çekinmeyin. - farklı sesleri duymaya alışın. farklı sesleri sindirme çabası tutuculuktur ve gelişmenin önündeki en büyük engeldir. çevreniz sadece sizinle aynı fikirdeki insanlarla dolu olduğu müddetçe gelişemezsiniz. o farklı sesleri aranızda tutmazsanız onların da gelişmesine engel olursunuz. - objektif olmaya çalışın. - yazdığınızdan fazla okuyun. çünkü her zaman okuyan kişi yazan kişiden çok daha fazla bilgiye erişir. - ortamdaki en zeki insan olduğunu sanacak kadar aptal olmayın. - kişilerle değil, mümkün mertebe olaylarla da değil, fikirlerle ilgilenin.
benim bir şeyler önermem ne kadar doğrudur bilemesem de moderasyon tarafından hiçbir girdisi silinmemiş bir yazar olarak birkaç tavsiye verebileceğimi düşünüyorum.
öncelikle kulzos'u ekşi'den ayıran bazı temel şeyler var. burası bir forum değil, sözlük. sözlüklerin kuralları vardır ve sayfanın sağ üstündeki "i" butonundan ya da sayfanın en altındaki "bilgi" butonundan kurallara ulaşabilirsiniz. yazmadan önce bunları okumalısınız ki kulzos da yeni bir ekşi olmasın.
sadece yazmış olmak için yazmayın. yazdığınızdan çok okumak, konuştuğunuzdan çok dinlemek sizi daha donanımlı ve fikirlere saygılı bir insan yapar. sözlüğü okuyun.
açmak istediğiniz başlık bir ukde ise ekranınızda bir isim belirir. bu demektir ki o yazar bu başlık hakkında bir bilgi bekliyor ya da sonra kendisi dolduracak. eğer doyurucu bir şeyler yazmayacaksanız ukde doldurmayın. ukde doldurduysanız da ukde veren yazarı girdinize ekleyin. girdinizin başına veya sonuna "@hedehödö@ ukdesiydi." yazabilirsiniz.
söylenmiş aslında ama girdi girerken kategori seçmeyi unutmayın ki sokağa çöp atmış olmayasınız. her ne kadar arkanızda toparlayan birileri olsa da onlara iş çıkarmayın çünkü onlar da insan.
girdileri iyi veya kötü oylayın. her girdiyi oylayın demiyorum ama bir duygu belirtmek fena değildir bence. hem girdi oyladığınız zaman girdinin altında gayet hoş yazılar beliriyor.
son tavsiyem de genel bir tavsiye olsun madem. bir topluluğu etkileyen kararları tek başınıza veya iki, üç kişi olarak almayın. kimin ne şekilde tepki vereceğini bilemezsiniz.
önerim aynı zamanda kişisel bir endişemi de içermekte. son ekşi sözlük boykotu dolayısıyla benim gibi birçok yazar farklı yerlerde yazma kararı aldı, bu sözlük de o yerlerden biri gibi duruyor. ekşi yazarlarının etkileşim açlığını güdüleyen bir yer. anket, ilişkiler etiketli çok fazla kişisel, okuyana çok az bir faydası olan başlıkların, girdilerin çok fazla olmasının nedenlerinden biri bu. orada uzun bir süre yazmış yazarlar bu güdüden kurtulamamış olabilirler. bence etkileşim açlığı ekşi'yi çöp sözlüğe dönüştüren şeylerden biri, ilk başlarda eğlenceli olabilir ama sonrasında en yakın kitabın bilmem kaçıncı sayfasındaki cümle gibi anlamsız başlıkları okurken buluruz kendimizi.
Kimsenin kimseye öğüt verme haddi olduğunu düşünmemekle beraber, son yıllarda ülkemizde sıradan ve standart hale gelen sosyolojik manada 'tektipleştirme' gayesinin her toplumsal mecraya olduğu gibi buraya da tezahür etmesi neticesinde (bkz: kulzos) başlığında yaşanan 'kirlilikten' ötürü birkaç bir şey karalamak istedim. Başlık bu ya, yazalım;
Birçok girdide, dostlar meclisinde, duvarlarla konuşurken, kendi kendime bir şeylere itiraz ederken hep yazdığım / söylediğim şeyi yineleyeyim. Şöyle ki; "arz/talep dengesi" veya "görünmez el" diye bir şey duymuşsunuzdur, bir yerlerde okumuşsunuzdur veya denk gelmişsinizdir vesaire. Değil mi ? Öncelikle iktisadi tanımını, sebep / sonuç ilişkilerini, kuramsal olarak ne anlam ifade ettiğini, ekonomi literatüründe detay olarak nerede durduğunu boş verelim.
Arz/talep dengesi; en basit ifadeyle, üretilen meta miktarının / fiyatının, o metayı tüketen veya tüketecek şahıs / tüzel kişilerin tüketme istek derecesiyle özdeşleşerek, ortak bir fiyat / miktar paydasında buluşması ve bu duruma itiraz edenlere ise "bak işine" diyen bir dengedir.
"Ne alaka?" diyenler, diyecekler olabilir; az susun, iki dakika susun da hayatınızda hiç beceremediğiniz /beceremediğimiz 'dinleme' / 'okuma' eylemini gerçekleştirin.
Toplumda hepimiz birtakım itirazlarla karşılaşırız değil mi ? Misal şu itirazı duymayan var mıdır aranızda :
"Abi yea, bu kerimcan durmaz ne iş yapıyor da bu kadar para kazanıyor beaa?" "Ulan, ronaldo'ya bak; alt tarafı 3 direk arasına bir topu sokuyor, paraya bak amua goim beaa." "Yahu şu kardashian mıdır, gardaşyan mıdır nedir; götüyle para kazanıyor, hele hele bah, bir de takipçi sayısına bah, bir de oradan para gelsin, oeahh." "Lavuğa bak, selfie çubuğu diye boktan bir şey çıkarmış; ne var amua goim be onu yapmakta, bedavadan buldu parayı herif."
vesaire.
Bu tip itirazların kapanışında kocaman bir "HIH" diye hayata trip atar, susarız; tanıdık geldi değil mi ?
Şimdi konu sapacak farkındayım; o yüzden diyeceklerimi de unutmadan devam edeyim. Gelin bakayım yamacıma;
1- Ne kadar sığ, ne kadar kalitesiz, ne kadar size göre ters olsa da "bir şey" üreten, daha doğrusu bir şey düşünüp, onu faaliyete geçiren insanlara saygı duymak zorundasınız ! Her şeyin bir bedelinin olduğunu ve bu bedeli ödemeye razı olan ve o riski almaya "götü yiyen" insanların kazandığı parayı da, bulunduğu konuma da bok atamazsınız. Sistemi, arz / talep dengesinin doğruluğunu yanlışlığını birlikte tartışırız, mesele o değil. Veya bir fikir üretirsin, kalitesiz de olsa bir şey 'düşünürsün' ve faaliyete geçirmek istersin de benzer bir statü, maddi kazanç elde edemezsin; o zaman oturur nerede yanlış yaptığını konuşuruz. Sonsuz destek. Demek ki neymiş; oturduğun yerden, oturmamayı tercih eden insanları eleştiremezmişiz; anlaşıldı mı ?
2- Ne istiyorsunuz insanlardan yahu ? Nedir bu herkesi kendinize benzetmeye, kendi doğrularınıza ve kurallarınıza hapsetme çabası ? Sıkılmıyor musunuz ? Gerçekten merak ettiğim için soruyorum; işiniz gücünüz, düşünecek başka şeyleriniz yok mu sizin ? Hiç mi tarihten ders almıyorsunuz ? Hiç mi 'pomodoro tekniği' ile kendinizi level atlamış gibi hissetmek yerine, biraz da toplumsal mevzuların iktisadi nedenlerini almaya çalışmıyorsunuz ? E böyle isteğiniz, gayeniz yok diyelim; o zaman niye karşı tarafı bokluyorsunuz be güzel insanlar ?
3- İnsanları bir kalıba, bir sözleşmeye tabi tutmaktan vazgeçin artık. Bırakın kimisi mor saçla gezsin, kimisi türbanıyla sörf yapsın; kimisi profil fotoğrafıyla 'bakın, ben kadınım.' desin, kimisi de lüks bir arabayla fotoğrafını koyup 'bakın kızlar, zenginim, ekleyin.' tavrı içerisinde oldun. Size ne yahu ? Bize ne yahu ? Hayat akıp, gidiyor; farkında değil misiniz ? Hiç mi dış dünyaya bakmıyorsunuz? Her gün yeni bir felaket yaşanıyor, insanlar ölüyor, tüm iktisadi teoriler çöküyor, vesaire. Gerçekten bu mu sizin dertleriniz ?
Haydi diyelim ki tek gayeniz sosyal medya bekçiliği yapmak; ona da kabul. Bu da bir tercihtir, tavırdır; yeter ki samimi olsun. Eleştirdiğin taraf, sözlüğün kurallarına uyuyorsa, nitelikli girdiler yazıyorsa, bilgi paylaşma amacıyla bu platformu kullanıyorsa fakat karşı güruh tarafından salt 'profil fotoğrafı' neticesinde talep görüyorsa sana ne ? Arz/talep demiştim ya az önce, hatırladın mı ?
4- Z kuşağı, a kuşağı, zengin erkek arayan kadın, diri göğüslü kadın arayan erkek, vesaire; bırakın artık şu işleri lütfen. Bir kadın açıkça yazıyorsa, istiyorsa veya diyebiliyorsa "evet kardeşim, ben zengin bir erkek arıyorum." o kişiye saygı gösterin. Arz ve talep buluşuyor zaten ve esasen buna itiraz ediyoruz hep. "70 yaşında adamla sırf parası için beraber ama abi, görmüyor musun?" e iyi de tekrar diyorum; sana ne kardeşim ? Bana ne ?
5-Belki kendi cesaretimden, belki hayatın sunduğu şanslardan ötürü birçok hayat biçimini gözlemledim, içerisinde oldum, bizzat yaşadım. Evet; katılıyorum sizlere. Vallahi katılıyorum, billahi katılıyorum; burası bir sözlük, amacına uygun kullanılmalı. İyi de birisi anonim olmadan, kendi fotoğrafını koyarak veya tavrını belli ederek sözlüğü amacına uygun kullanamaz mı ? Ne bu hazımsızlık, ne bu kendine benzetme çabası ?
Lütfen. Lütfen artık ne kendinizi, ne de insanları yorun; her şeyden önemlisi sizin saçma sapan gündemlerinizi takip etmek durumunda ve zorunda olmayan insanlara saygı duyun.
Bizim milletin sürekli bir maske ile dolaştığının farkında olan nadir insanlardanımdır. Bırakın yahu; o insan kendisini prenses sanıp, talep görüyorsa bırakın mutlu olsun. Diğer tavır içinde olan tüm cinsler için de geçerli bu.
Artık şu "türkiye'de x" olmak diye başlıklardan da vazgeçin, yeter artık; götünüze süs verip durmayın. Hep diyordum, yine diyeyim; bırakın etnik kimliğinizi, inancınızı, cinsiyetinizi, vs vs vs.
Bu ülkede "damacana" olmak ister miydiniz ? yoldaki çimen olmak ister miydiniz ? Şu ülkeyi siktir ettim; bari (bkz: kulzos) 'u rahat bırakın.
Lütfen.
(Not : Fotoğraflara baktım; hiçbiriniz güzel veya yakışıklı değilsiniz. Sözlüğü amacına uygun kullanın, gerisini yönetime bırakın.)
Geçen @kafakulagi ile mesajlaşmamız oldu. Özetle benzer giriler arasındaki oy farkının yazar lobileşmesine işaret edebileceğini söyledi. Bu yüzden mümkün mertebe artı oyları eksik etmemenizi öneririm. Beğendiyseniz basın abi. Kimse kendini kenarda hissetmesin.
Bir de toksik olmayın. Sık sık, her giriye" ya orası bilmemeneyse, burası hart hurt" diye atlamayın. Ben yaptım, hayrını görmedim.
pireye kızıp yorgan yakmayın. bir iki yazar yazdıklarınıza tepki göstermiş olabilir, bunu bütün sözlüğe mal etmeyin. yazdıklarınızı beğenen, takip eden bir sürü yazara haksızlık ettiğinizi unutmayın.
imla kurallarına dikkat edin. yazdıklarınızın okunur kılınması için önemli. bilmediğimiz kurallar olabilir tabi, önemli olan niyet. dikkatsizce yazılmış yazılar bana okuyana saygısızlık gibi geliyor.
paragraf güzel şey, kullanın.
kırıp dökmeyin. bir yazarı eleştirirken kimsenin ağaç kovuğundan çıkmadığını unutmayın.
1- Yormayın insanları artık, 2- Zaten ülkece gerginiz, bir de siz germeyin, 3- Dedikodu yapmayın, tanımadığınız insanların arkasından konuşmayın; sonra yakalanıyorsunuz, hoş olmuyor, 4- Yapmacık olanlarınız zaten belli ediyor kendisini, o yüzden yapay bir kimliğe bürünüp, daha komik duruma düşmeyin, 5- İlgi manyağısınız biliyoruz, hak da veriyoruz bazen ama o tatmin için burası doğru yer mi bir düşünün artık lütfen, 6- Vazgeçilmez olduğunuzu düşünmeyin, dünyayı kurtarmıyor kimse burada, 7- Önce iyi insan olmanın temel parametrelerine haiz olun, iyi yazarlık kısmı sonraya kalsın; iyi insan değilseniz de zorlamayın lütfen, bu dünyada kötü insanlar da var ve olmalı, en azından kendinize dürüst olun, 8- Kendiniz olun yahu, cidden zor değil arkadaşlar, 9- Dünya, sizin etrafınızda dönmüyor; bunun bilincinde olun, 10- Ağır abilik, ablalık peşinde de koşmayın; biliyoruz olmadığınızı çünkü, 11- Türkçe kullanımına dikkat edin, 12- Magazin de olacak hayatımızda ama artık nitelikli başlık açmaya özen gösterelim hepimiz, 13- Peygamber hatırı için manipüle etmeyin artık insanları, 14- Menfaatsiz, çıkarsız bir şeyler paylaşıyoruz işte be, üç kuruşluk dünyanızla bozmayın şurayı, 15- Beklentilerinizi, itirazlarınızı da kapalı kapılar ardında değil, direkt paylaşın, 16- Hizipleşmeye çalışmayın; kime ne faydası olduğunu bir düşünün,
Vb..
Tüm bu yazdıklarım ve aklıma gelmeyen onlarca maddenin hepsi benim için de geçerlidir.
Özetle; gülümseyin be hayata. İnanın düşündüğünüz kadar zor değil.
kulzos.com/... linkinden hangi girdilerin silindiğini ve neden silindiklerini görebilirsiniz. bir göz atın derim.
kulzos, anket veya kişiye özel başlık değilse, başlıkların ve girdilerin çoğunun bir bilgi vermek, okuyanı bilgilendirmek amaçlı olmasını hedefliyor. bu yüzden patlıcan başlığının altına, "en sevmediğim sebze" tarzında bir girdi girmek, silinmesine neden olur çünkü girdiyi okuyanı ilgilendiren bir bilgi değildir bu. ha mesela, kaynak vererek, yüzde bilmem kaç nikotin içeren sebzedir. sigarayı sevmem, patlıcanı da sevmem diyerek kişisel düşüncenizi aktarabilirsiniz. **
neyse, uzun lafın kısası bir şey yazmadan önce, bir dakika durup, "bundan başkalarına ne" diye bir sorun kendinize.
benim gibi ekşi'den hicret eden muhacir yazarlar için bir öneri olarak, manasız anket tarzı girdiler yerine ukdeler arasında bilgi sahibi olduklarını doldurmaları fikrimi paylaşmak istediğim başlıktır.
Derdim var, canım sıkkın gibi hayatı fazla ciddiye aldığınız maddi ya da kişisel bütün sorunlarınızın aslında bir bok parçası kadar değeri olmadığını anlamak istiyorsanız; ilçe veya ilinizdeki en yoğun acil servislere, tanıdığınızın olduğu veya herhangi bir mezarlığa ve kimsesizler mezarlığına gidin oturun bir köşeye sessizce etrafı izleyin.
-Hasta ya da hasta yakının yüzlerindeki acı ve kaybı, -gittiğiniz mezarlıktaki insanların da bir zamanlar sizinle aynı boktan sorunlara sahip olduğu ve şu an hiçbirinin öneminin olmadığını, -kimsesizler mezarlığında isimsiz bir mezar taşı altında gaipte kalmanın ne demek olduğunu düşünün ve sonra kendinize dönüp bakın.
bu hayat boktan şeyleri dert edinecek kadar uzun değil, insan bekler zaman beklemez. takmayın.
Kulzos ile ilgili genel olarak "teknik" önerilerin yapıldığı, istendiği bir başlık olduğunu biliyorum. Fakat benim önerilerim(ya da temenni desem daha doğru olur) bizzat aslında sözlüğü oluşturan etmenlerden en önemlisi olması dolayısıyla yazarlara olacaktır.
Evet , sözlükte bugünün gündemi ile ilgili tek kelime konuşma (ya da yazma diyelim) isteği oluşmasına sebep bırakmayan düşünce yapımla bunu istikrarla sürdürüp dediğimi uygulayacağım,yani o konularla ilgili yazmayacağım.Ama sizleri eleştirmeden de duramayacağım tabi ki. Cidden derdiniz ne anlamaya çalışıyorum. Çoğunluğunun olgun olduğunu kabul ettiğim ve sandığım insanların sürekli bir didişme, sözlükler üzerinden laf sokma, kibir taşıma,ilgi çekme, kayıkçı kavgası yapma telaşı içerisinde olmasını cidden hayretle izliyorum! Neden sürekli bir tartışma yaratma ve gerginlik çıkarma arzusu içerisindesiniz? A malı B malından daha iyi veyahut değil,daha entelektüel,daha zeki insanların,daha muhteşem derecede güzel kadınlar/erkeklerin bulunduğu, kendini abarttığı, bambaşka gösterdiği belki de yalnızca olduğu gibi olabildiği kişiliklerin mevcudiyetinin olması ya da tam tersi niye herkesi bu kadar çok ilgilendiriyor ki? Sadece bir ortamda amasız/salt bir şeyler paylaşmayı uygun gören yapıların kurulması bu kadar zor mu herkes için? Tüm bunların oluşturduğu gri ve kasvetli hava sizi rahatsız etmiyor da haz mı veriyor?? Daha çok şey yazılır fakat kıssadan hisse negatifliğin hakim olması ve üstüne daha da daha da katmak asıl sizlere/bizlere ne katıyor? Temennim ; hayata tek bir yönden bakmayıp ve değerlendirmeyip , tabir-i caizse Sağlıklı bir ortam yaratmak için gerçekten enerjisini boşa harcamayan insanları görmek ya da hissedebilmek en azından. Hali hazırda çok da iyi hayatlar yaşamayan ve yaşatılmayan ülke/evrende tutunmaya çalışırken bunun üstüne küçük bile olsa negatiflik eklememek/görmemektir temennim ve düşüncelerim.
Edit : imla
Not : fularlı mularlı herhangi bir sıfata sahip olmayan kişi/insan/yazar temennisi.
insanların onayladığı kadar varım bağımlılığından kurtulmaya çalışmak. genel olarak insanlar kulzos'taki yazarlara küsüp gidiyorlar. anonim ortamda bile aşırı imaj kaygısı var. kafasındakilere göre ortamı budama şekillendirme çabası. susturma, gözükmesini engelleme düşünceleri. sizi rahatsız eden düşüncelere ve insanlara karşı izole yaşayıp kendi çemberinizi oluşturun prensesler gibi yaşayın içinde. kulzos'ta niye rahatsız olasınız aç twitter, instagram, facebook seni rahatsız etmeyecek seninle benzer düşünen 50 kişiyi ekle kafan rahat etsin. gir youtube'a yapay zeka yönlendirsin seni kendi fikirlerine, beynin çelişkilerden kurtulsun. sok gözüne çomağı görme dünyayı.
Nickaltı övgü / yergi girdilerinin girilmesi durumu tüm sözlüklerde var. Fakat kulzos 'un yapısının başlık kirliliğine müsaade etmemesi ve akışın sürekli değişmemesi sebebiyle bu tarz girdiler daha fazla göze batabiliyor ve akışta kalabiliyor. Bu durum ne interaktif sözlük mantığına ters, ne de kurallara.
Herkesi aynı anda mutlu edebilmenin imkansız olduğunu bile bile ben de radyo sohbet odası ile ilgili farklı önerilerde bulundum ama demokrasi dediğimiz şey de zaten tam olarak bu. Çoğunluğun kararına / görüşüne / isteklerine saygı duymak ve uymak. Artık ben de 1-2 yayıncı hariç radyo sohbet kanalına girmiyor, dışarıdan dinliyorum. Düşündüğümden daha kolaymış; keşke en baştan beri böyle yapsaydım. Size de tavsiye ederim.
İşin özeti; ne önerirseniz önerin, neyi eleştirirseniz eleştirin, mevcut kitlenin %51 'i herhangi bir durumdan memnunsa sorun yok demektir.
Ha öneri olarak ise benden de küçük bir tavsiye : Zırt pırt şuraya öneri adı altında kendi saçmalıklarınızı yazıp durmayın.