Kişisel para yönetiminde akıllıca kararlar almayı sağlayan becerilere sahip olmaktır. Kapitalist ekonomide arz piyasasının hiç ama hiç sevmediği kavram olsa gerek...
Okuryazarlık kelimesi kafaları karıştırmamalı. Beklenen, Bir finans uzamanın sahip olduğu düzey bilgiye sahip olmak değildir. Hane kasasına giren paranın nerelere harcanağının, tasarrufun, emekliliğin planlanmasıdır. Kendi paranızı yönetmek, kişisel sorumluluk benimsemeyi gerektirir. Mesela faturalarınızı zamanında ödersiniz ve kendinizi borca boğmazsınız. Paranızı yönetmek, finansal imkanlarınızın ötesinde yaşamamayı gerektirir.
Gelir ve sabit giderinizi (zaman zaman değişken giderler de eklenir) her ay basit bir tablo haline getirmekle başlayabilirsiniz. Bu yöntem Gelir-gider dengenizi görmenizi sağlayacaktır. Eskiden büyüklerimiz yapardı bunu. İşi daha ileri taşıyarak Bir yıllık grafik çıkarmanız bile mümkün. Bütçeleme çalışması harcamalarınızı görmenizi sağlayacak, hatta zamanla harcama alışkanlıklarınızı bile değiştirecektir. Belki Faturalarınızı nasıl düşüreceğinizi düşünmenizi sağlayacak veya önceki aylarda yapmış olduğunuz bir harcama kaleminin ne kadar gereksiz olduğunu anlamanıza yetecek. Finansal alanda Öz takip sistemi geliştirmiş olacaksınız. Bütçeleme yaparken kendinize karşı dürüst olun ve gerçekten takip edebileceğiniz bir plan oluşturun.
Bir başka ipucu: market alışverişine mutlaka evde liste hazırlayarak gidin ve liste dışına çıkmayın. Pandemi sürecinde evdeyken ne kadar ihtiyaş dışı harcama yaptığımızı hepimiz gördük. Desenini beğendiğimiz için aldığımız bir kupayı ne sıklıkla kullanacağımızı düşünmeden alıyorsak para yönetme beceresini henüz kazanamamışız demektir.
Finansal okuryazarlık, borç azaltma ve ekonomik güvensizliği ortadan kaldıran bir araç olarak değerlendirildiğinde, her bireyin küçük yaştan itibaren alması gereken bir eğitim. Olması gereken bu iken bilin bakalım neden okullarda öğretilmiyor? Malum ekonomik sisteme meydan okuyan birey sayısının fazla olmasını kim ister ki?!