bir kastamonu türküsüne konu olmuş şehir. çanakkale'de yalnızca kastamonu'lular şehit olduğu için değil tabii. ağıt yakmakta onlar önce davrandığı için.
termik santral çöplüğüne çevrilmeye çalışılan güzel bir ilimiz. çok şey yazasım var ama objektif olamıyorum ben burası hakkında, bir şehir ne kadar sevilebilirse o kadar seviyorum galiba.
izmir ile yarışacak güzellikte kordonu olan, hatta bir değil iki tane kordonu olan, insanları sakin ve kibar, istediğiniz yerde insanları rahatsız etmemek kaydıyla içkinizi alıp içebileceğiniz, yazın ağustos ayında barış festivali olan, deniz konusunda bir bodrum antalya olmayan fakat onlardan yine de çok da aşağı kalmayan (bkz: dardanos), bozcaada gibi bir cennete (bkz: ayazma plajı) arabayla 20 dakika veya direkt iskeleden deniz otoüsüyle ulaşabileceğiniz, gece kordonda istediğini içip gece eve dönerken neredeyse kimsenin laf atmadığı son derece güzide bir öğrenci şehrimiz. ama buranın da bokunu çıkartın tabi alaçatı'ya, altınoluk'a daha nicelerine yaptığınız gibi.
fakat şunu belirtmek isterim ki trafik lambaları ortalama 1, (bir) dakika(!) sürüyor. sinirlenmemek gerek, alışıyorsun bir zaman sonra.
trakya ve ege arasında yer alan, ortasından boğazın geçtiği, rüzgarsız günü hiç eksik olmayan huzurlu memleket. çanakkale'yi evliya çelebi söyle anlatmış: bir rüzgar pir rüzgar birkaç ev, bir de mezar. bugün modern ve orta büyüklükte bir şehir olmasına karşın rüzgarı hala evliya çelebi'nin bahsettiği gibi esmektedir.
tam bir öğrenci şehridir, üniversite için gelirsiniz aşık olursunuz ayrılamazsınız. eski kordonu, yeni kordonu, özgürlük parkı, barlar sokağı her bir köşesi çok özeldir.
sanatçıların en uğrak mekanlarından biridir, aklınıza gelen her yerli şarkıcı her sene çanakkale'ye kesinlikle uğrar.