şimdi, şu an, tam şu dakikada oturmuş müzik dinlerken aklıma geldi.
çocuklarıma iyi bir eğitim vermek boynumun borcu. buna müzik eğitimini eklemenin vakti geldi de geçiyor bile. ufaktan ufaktan beyin yıkama çalışmalarına başlıyorum. vericem alttan alttan iron maiden'ı, manowar'ı, ardından senfonik metal gruplarından favorilerimi.. böyle böyle yetişecek yeni nesil.
hell yeah
Kimse eğitim ve öğrenim haklarından yoksun bırakılamaz. İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. anayasal bir hakkımız. 1982 ay md.42de düzenlenmiştir.
Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye.
Örnek kullanım: Sadece kolejinizde değil eğitim işlerinin tümünde güvenilir bir danışman olabilirim. (N. Hikmet)
Eğitim hayattaki en güçlü şeylerden biridir. Her şeyin arkasındaki anlamı bulmamızı sağlar ve yaşamları büyük ölçüde iyileştirmeye yardımcı olur. Etrafımızı, dünyayı anlamamızı sağlar ve bize bu bilgiyi akıllıca kullanma fırsatı sunar.
Irk, inanç ve cinsiyetten bağımsız olarak, insanların farklı yaşam alanlarından diğerleriyle eşit şekilde göze çarpmalarını mümkün kılar.
Genel olarak, eğitim, tüm engelleri aşmayı mümkün kılan büyük güçtür.
Eğitim etkili bir öğrenme deneyimidir. Bir insanın bir şeyleri yapma düşüncesinde ve kapasitesinde doğal ve kalıcı bir değişim yaratır. Birçok insanın yüzeysel bir eğitim anlayışı vardır. İşte kursa gitmekle, okulu bitirmekle eğitim tamamlanmaz. Nitelik kazandırmamış eğitim yetersizdir. Hatta ortalık ne okulları bitirmiş öğretimini tamamlamış takoz kafalılardan geçilmez. Öğretimle eğitimi birbirinden ayırt edebilmek gerekir.
Lafa gelince tırının tırının mezunuyum ama ortaya fikir koymaya gelince boş teneke.
batı ve uzakdoğu ülkelerinde çok farklı anlayışlarla yapılan iş. buna batı ve doğu felsefelerinin birbirinden farklı olmaları sebep oluyor sanırım.
mesela japonya'da katolik okullarında okuyanlara farklı gözle bakılır. çünkü onlar batı tarzı eğitim almıştır. japon olsalar bile yarı japon sayılırlar. "sen zaten katolik okulunda okudun" derler.*
mesela japonya'nın şu anki imparatoriçesi (michiko), eğitiminin bir kısmını rusya'da (babası diplomat olduğu için) bir kısmını da japonya'da alıyor ve rusya'dan japonya'ya geldiğinde çok zorlanıyor okulda. hatta michiko hanım arkadaşları tarafından dışlanıyor falan, "sen anlamazsın, batılısın" denilip.
türkiye ise batı-doğu karışımı bir noktada anladığım kadarıyla. çünkü ezber yapmak konusunda toplum ikiye ayrılmış durumda. oysa ki japon okullarında ezber büyük yer tutar.
ben de japon dili ve edebiyatı okurken, edebiyat derslerine giren hocalarımız japon olduğu için bize çok ezber yaptırırlardı. mesela heike monogatari'nin girişi , iroha uta , 1-2 tanka, 1-2 haiku falan hala ezberimdedir. bunları tüm japonlar ezbere bilir derlerdi.
önce eğitim'in kökenine, anlamlarına, kullanımlarına bakalım.
Eğitim kelimesinin kökeni “igid”dir. Beslemek, yetiştirmek fiilinden evrilmiş bu kök hayvan veya köle beslemek, yetiştirmek anlamında kullanılmaktır.
Eğitim sözcüğünün tespit edilebilmiş en eski kullanıldığı kaynak ise Orhun Yazıtlarıdır. Yazıtta “ol yılkıg alıp igittim [o atı (sürüsünü?) alıp besledim]” olarak geçer eğitim kelimesi beslemek anlamındadır.
Divan-i Lugati't-Türk’de kullanım anlamı da yetiştirmektir.
Günümüz türkçesinde ise bu kelime yetiştirmek fiilinden uzaklaşıp terbiye etme fiiline doğru bir anlam değişimi geçirmiştir.
TDK eğitim kelimesini; “Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme” olarak açıklar ve sonuna terbiye anlamını da ekler.
Eğitimin yetiştirme anlamından farklı olarak dilimizde birçok farklı anlamı vardır. Bunlar: Disiplin, Sosyal hizmet, Kazantı, Öğrenim, Sosyal kurum ve Kasıtlı kültürleme sürecidir.
etimolojisi ve anlamları bu kadar. sırada bazı büyük düşünürlerin eğitim tanımı var:
Kant’a göre eğitim, insanın mükemmelleştirilmesidir.
J. S. Mill’e göre bireyin kendisi ve başkaları için mutluluk aracıdır.
H. Spencer’a göre de iyi yaşama olanakları sağlayan etkinliklerin tümüdür.
sonuç olarak Eğitim yetiştirme, hazırlama/hazırlanma, topluma kazandırılma prensibidir, günümüzde eğitim yaşam boyu devam etmektedir. yani artık bir süreç olmaktan çokça uzaklaşmıştır.
edit: eğitim'in süreçten uzaklaşması tamamen benim özel/kişisel/şahsi görüşümdür. sayın @eftalya beni uyararak bir hatanın önüne geçmiştir. @eftalya'nın yazımı ile süreç akademide "eğitim fakültelerinde "formal, informal düzeyde yaşam boyu devam eden bir süreç" olarak tanımlanıyor." kendisinin yazısı yorumda bulunmaktadır. teşekkür olarak ona bir beğeni bırakırsınız artık.