1. Evet bir çoğunuzun tahmin ettiği gibi terk, ölüm, evlat edinme veya boşanma gibi çeşitli sebeplerle ebeveynlerden birinin haneden ayrılması/olmaması gibi nedenlerle yeni form kazanmış aile.

    karşıma çıkan bir yüksek lisans tezinde denk geldiğim kavram. Tezi hazırlayan kızımız büşra a. uzun uzun tek ebeveny olmanın, tek ebevenyle büyüyen çocuğun hem sosyal hem psikolojik sorunlarına değinmiş. Elde ettiği çıkarımlarla da aşağıdaki önerilerde bulunmuş:

    1. Tekebeveyn olarak kadınlar, çocukların küçük yaşta olmasından dolayı iş hayatına atılamamakta ve ekonomik zorluklar yaşamaktadırlar. Kadınların istihdamıyla ilgili tüm iş yerlerinde devletin kreşleri zorunlu hale getirmesi ya da evde çalışabilecek atölyelerin oluşturulması ailelere sağlanacak destek modellerinden biri olabilir.

    2. Tekebeveynli ailelerin karşılaştıkları psikolojik problemlerde, tüm sorumlulukların, hem anne hem baba olma rolünü tek bir kişide toplanması
    önemli bir rol oynamaktadır. Bu da kişinin psikolojik anlamda yıpranmasına neden olmaktadır. Çocuklar ise anne ve baba rollerinin ayırımını yapmakta güçlük çekmektedirler. Burada ailelere önerilen, çocukların çevresinde çekirdek aile modelini destekleyici ailelerin olmasıdır. Bu çocukta ileride oluşabilecek rol çatışmasının önleyecektir. Ayrıca kayıptan sonraki süreçte
    annede oluşan öfke ya da özlem duygusunun azaltılması, çocuklarda ise eksiklik duygusunun oluşmaması için ailelere devlet destekli danışmanlık hizmetinin geliştirilmesi, bireylerin hayatını kolaylaştıracaktır.

    3. Ekonomik ve psikolojik anlamda sosyal çevrenin desteğini alan tekebeveynli aileler aynı zamanda yakın akraba ve sosyal çevrenin baskı ve müdahaleleriyle karşılaşmaktadırlar. Bu sorunun çözümü için tekebeveynli anne ve babalar sosyal çevreleriyle kendi aralarına bir mesafe koymayı bilmeli ve ileri giden müdahalelere izin vermemelidirler.

    Önerilerinden neleri sorun olarak tespit ettiği de anlaşılıyordur herhalde? Yazdıkları, biraz düşünen herkesin aşağı yukarı söyleyebileceği cümleler (Bir dünya da yazım/imla hatası var metinde, yukarıdaki cümleleri de onun yazdığı haliyle ekledim). Her neyse öyle ya da böyle ortada bir emek var ve sonuç olarak hocaları kabul etmiş.

    Konumuza dönecek olursak; bu aile yapısının sorunlarına kızımızın sunduğu önerilerden ikincisinde geçirdiği şu ifadeye takıldım. "Çocuklar ise anne ve baba rollerinin ayrımını yapmakta güçlük çekmektedirler." anne/baba rolleri; toplumca doğuranın "anne", kadının yumurtasının döllenip canlanmasına katkı sunanınsa "baba" olarak adlandırılması ile yüklenmiş roller bana göre. İnsanlığı dizayn etmek isteyen erklerin sürekli olarak pompaladıkları kavram yağmuruna tutulan, olan-bitenden bihaber çocuk iradesi dışında anne kim baba kim tanımlamaya çalışır. Birincil etkenler de rollerine sıkı sıkıya sarılmış ebeveynleri; kadın ve erkektir. Anne-baba desin diye günlerce aylarca bıkmadan uğraşılır. Artık tür olarak ayırt etmeye başlamış olan çocuk zamanla anneyi hanede besleyen, temizleyen, kırılgan, zayıf, korunmaya muhtaç olarak kodlarken, babayı işe gidip gelen ekonomik kaynak, güç, sırt yaslanacak olarak tanımlar. Çünkü rehberlik eden büyükleri senaryoda paylarına düşen bölümü en iyi şekilde oynamaktadır. Çocuklarının kafasında şekillendirdikleri aile yapısı gün gelip bozulduğunda dengelerin bozulduğunu gören çocuk başlıyor bocalamaya. Peki yukarıdaki tipik aile yapısı sorumlulukların eşit dağıldığı bir halde modellenmiş olsaydı çocuk, bir tarafın eksikliğinde kızımızın iddia ettiği güçlüğü yaşar mıydı? Bence hayır.

    Yine çocuklarda eksiklik duygusunun oluşmaması için devletin alması gereken danışmanlık tedbirlerden söz etmiş. İşin psikolojik boyutunun ötesine geçmemiş. Oysa sosyal, ekonomik olgulardır psikolojiye etki eden. sosyal bilimciler de demiş ki: "tek ebeveynle yaşayan bir çocuğun dezavantajını kuvvetlendiren temel etmen - anne-babası ile aynı evde yaşayan bir çocuğa göre - ekonomik yetersizliktir". Çünkü Ailenin mali kaynağı önemli ölçüde azalacaktır. okumalarımdan aklımda kalanlarla ekonomik yetersizliğin olumsuz etkilerini şöyle sıralayabilirim:

    - düşük eğitim başarısı
    - okulu bırakma olasılığının artması
    - genç ebeveyn olma olasılığının yüksek olması
    - ebeveynleriyle daha fazla çatışma
    - okuldan kaçma olasılığı daha yüksek
    - intihar etme eğilimi yüksek
    - bağımlı olma olasılığı daha yüksek

    Bu yazdıklarım tek ebeveynle büyüyen çocuğun, anne-babası ile aynı evde yaşayan çocuğa göre bir adım geride başlamasının sonuçları gibi görünse de mutsuz çiftlerin yetiştirdiği bir çok çocuk da yaşayabiliyor bunları. Sanıyorum önemli olan dünyaya getirdiğinin ihtiyaç duyduğunda yanında olacağını bilmesi ve çocukla kurulan ilişkinin niteliği. Kaliteli ilişki, annesi veya babası ile yaşayan çocuğun da doğru davranış biçimini rahatlıkla geliştirmesini sağlayabilir.

    Kaliteli ilişkiyi;
    - istikrarlı ve güvenli,
    - Bir rutini olan ev yaşamı,
    - tutarlı şekilde uygulanan Kurallar ve disiplin,
    - Çocuğun çocuk olmasına izin verilmesi ve yetişkinler arası problemleri çözmesinin istenmediği,
    - öğretmenlerinin, arkadaşlarının, antrenörlerinin tanındığı,
    - ayrı olan ebeveyn hakkındaki sorularının sakince ve dürüstçe yanıtlandığı,
    - ebeveynler arasında seçim yapmak için baskı altında hissetmesine neden olan davranışlardan kaçınıldığı,
    - hanenin mali sınırları hakkında bilgilendirildiği ilişki olarak tanımlamak mümkün.

    Maalesef ki çoğunlukla farkında olmadan içinde bulunduğu toplum tarafından biçilmiş rollerin altında eziliyor insanlık. Sosyal bilimci abiler-ablalar Aileyi, tüm sosyal organizasyonların belirleyici unsuru olarak kabul ediliyorlar. Yine Amerikalı tarihçi Tamara Hareven "aktif bir değişim ajanı" olarak tanımlıyor. Değerleri ve inanç sistemlerini çoğaltarak ortaya çıkardığı kişisel kimlik ve sosyal roller nedeni ile dizayn mekanizmasının önemli unsuru haline geldiği aşikar. 1920'de iki sosyolog (Robert Parks ve Ernest Burgess) kafa kafaya vermiş, aile teorisi diye bir şey atmış ortaya. Bu iki kafadar çekirdek aile yapısının kapitalist düzene uygun olduğunu açıklamış. Bu son cümle ile anlatmak istediklerimi  özetlemeye yeter sanırım.

    Hadi selametle...
    #184856 esinti | 5 yıl önce
    0sosyoloji terimi 
  2. ailede ebeveynlerin birinin bir şekilde yok olmasıyla beraber oluşan aile tipidir ve genellikle tek ebeveynli aileyi kadınlar oluşmaktadır çünkü velayet konusunda her zaman anne daha iyi bir tercihtir diye bakılmıştır. sadece bu değil babası belli olmayan durumlarda da kadınlar tek ebeveynli aile oluşturmaktadır. erkeğin savaşta ölme durumunda da yine kadın tek ebeveyn olmaktadır. ayrıca bazı kadınlar spermbank gibi yerlere başvurarak en baştan erkeksiz olarak tek ebeveyn olabilmektedir. kısaca kadının tek olması hakkında baya bir sebep var.

    bu aile tipinde ekonomik sarsıntıların yanı sıra toplumsal baskı yaşamaktadır. gün geçtikçe baskı durumu azalsa da hala göz ardı edilemeyecek seviyededir.

    tek ebeveynli aile daha çok geliri yüksek, eğitimli ve kentli kadınlarda görülmektedir. çünkü bu kadınlar hem ekonomik sarsıntıları aşabiliyor hem de toplumsal baskıyı kaldırabiliyor lakin kırsal kesimlerde bu durum oldukça nadir gözüküyor.

    2003 yılında Britanya'daki insanların %11'i tek ebeveynli aileden gelmektedir. yine aynı yıl ABD'de ise çocuk sahibi olan her ailenin dörtte biri tek ebeveynlidir.

    lakin aileleriyle yaşayan ama bakıma muhtaç çocukların %25'i tek ebeveynli ailede yaşamaktadır.
    #274596 yavuzthehun | 3 yıl önce (  3 yıl önce)
    0sosyoloji terimi