1. etik açıdan tartışılan ama insanın ne kadar uyumlu ve itaatkar bir varlık olduğu göz önüne çıkaran, tarafından geliştirilmiş olan deneydir.

    -- spoiler --


    tarafından geliştirilmiş olan bu deneyde, her yanlış cevabında elektrik şoku yemek durumda olan bir öğrenci, ona soru soran bir öğretmen ve bu durumu kontrol eden bir gözlemci bulunmaktadır.

    öğrenci her yanlış cevabında elektrik şokunu yemekte ve voltaj sürekli artmaktadır. bir süre sonra yanlış cevaplardan ötürü elektrik vermek zorunda kalan öğretmen ya doğru cevap için yönlendirme yapmakta ya da elektrik şokunu vermekte zorlanmaktadır. bu durumda da araya gözlemcinin direktifleri girmektedır.


    -- spoiler --
    #11082 thedirector | 8 yıl önce
    0deney 
  2. Milgram deneyi psikoloji tarihinin en çok ses getiren ve tepki alan deneylerinden biri. Deneyin konusu genel olarak insanların otorite karşısında kendi istekleriyle zıt düşen durumlarda dahi itaat etme eğilimi.

    Stanley Milgram’ın 1961 yılında bu deneye başlamasına sebep olan aklındaki sorulardan biri şu: ‘Nasıl oldu da Almanlar Yahudilerin yok edilmesine izin verebildi?’ Deneye çok yakın bir tarihte 1960 yılında Nazi Almanyası’nda önemli bir yer edinen ve pek çok Yahudi’nin ölüm emriyle suçlanan Alman subay Adolf Eichmann’ın iki yıl sürecek olan davası görülmeye başlanıyor ve Eichmann’ın savunmalarından biri de ‘sadece emirlere uyduğu’ yönünde.

    Yale üniversitesinde gerçekleştirilen bu deneyde katılımcılar genç ve orta yaşlı ve her türlü sosyal statüden erkeklerden oluşan geniş bir kitleyi temsil ediyordu. Deneyde bir öğretmen bir de öğrenci rolü vardı. Bu rollerin iki denek arasında kurayla çekilen kağıda göre dağıtıldığı söylense de zaten kağıtların hepsinde öğretmen yazıyordu ve her seferinde denek öğretmen oluyor kendisi gibi denek olduğunu zannettiği kişi ise öğrenci oluyordu. Bu arada deneyin asıl amacı katılımcılara söylenmedi ve hepsi deneyin konusunun eğitimle ilgili olduğunu sanıyordu. Aslında öğrenci olan sözde denekler Milgram tarafından görevlendirilmiş aktörlerdi. Deney iki odada gerçekleştiriliyordu. Odalardan birinde öğrenci tek başına oluyor, diğer odada öğretmen kendisine direktifler veren deney yürütücüsüyle birlikte duruyordu. Fakat öncesinde öğrencinin olduğu odada öğretmenin gözü önünde öğrenci sandalyeye bağlanıyor ve üzerine elektrotlar yerleştirilerek bu elektrotların denek olan öğretmenin kullanacağı şok cihazına bağlandığı söyleniyordu. Sonra öğretmen deney yürütücüsüyle diğer odaya geçiyor ve elindeki kelime çiftlerini bir mikrofon aracılığıyla diğer odadaki öğrenciye öğretmeye çalışıyor, öğrenci hata yaptıktan sonra deney yürütücüsü tarafından öğrenciye şok vermesi söyleniyordu. Gerçekte şok verilmiyor olsa da deneklerin bundan haberi yoktu ve hatalar arttıkça öğrenciye artan voltaj oranlarında şok vermeleri isteniyordu. Öğrenciler verilen şoklardan sonra bağırıyor, şokun oranı arttıkça da deneyi bırakmak istediklerini söylüyorlardı. Deneklerden kaçı bu bağırışlara rağmen yanlarındaki deney yürütücüsün direktiflerine uyarak devam etti dersiniz ? Deneyin başında bu oranın çok düşük çıkacağı söylense de deneyin sonunda elde edilen veriye göre deneklerin %65’i deneye devam ediyor. Üstelik öğrenci bazı deneklere kalp hastası olduğunu ve kalbinin dayanmadığını, daha fazla devam edemeyeceğini söylüyor. Yüksek bir oran deneye devam etmiş olsa da sonrasında deneklerin çoğu deneyin sonunda yaptıkları şey yüzünden kötü hissetiklerini söylüyor. Ama bu onların deneyi bırakmak yerine sorumluluğu otorite figüründe görüp itaat ederek devam etmelerine engel olmamış.
    Deneyin sonucu dehşet verici dursa da burada şöyle bir detay var ki bence çok önemli : Deneklere verilen şokun acı verici olduğu ama bir tehlike yaratmadığı söylenmişti. Burada sorumluluğu otorite figürüne yüklemenin dışında deneklerin acı çeken öğrenciye rağmen devam etmelerine sebep olan şey bu bence. Evet bir insana bilerek acı çektirmek ve bundan kendini sorumlu tutmamak çok rahatsız edici duruyor. Ama bu insanlar deneklerin sadece o an için acı çektiklerini ve bedenlerinin tehlikeye girmediğini düşünüyordu muhtemelen. Deneyin Yale üniversitesinde yapılıyor olması da kendilerine verilen bu bilgiye güven duymalarını sağlayacak büyük bir faktör. Deneklerin yaptıkları acı verici şeyi şeyi sorguladıklarında dahi otoriteye boyun eğip itaat eme eğilimi göstermesi yeterince dehşet veriyor fakat buradan nazi subayına yol almak bana biraz zorlama geliyor. Vikipedi’de otoriteye itaate ilişkin şöyle bir olay gördüm ki bu kadar ağır bir suç söz konusu olmadığı için insanların itaati daha rahat bağdaştırılabiliyor otoriteyle: ''Nisan 1995 ile Haziran 2004 arasında, ABD'deki bazı gözde fast food restoranlarındaki çalışanlara bir dizi telefon şakası yapıldı. Şakayı yapan kişi kendisini bir polis memuru olarak tanıtıyor ve restoran yöneticilerini çalışanların üzerini aramaya ve cinsel taciz sayılan davranışlarda bulunmaya ikna ediyordu. Telefondaki düzenbaz, çalışanlara normal şartlar altında yapmayacakları davranışları yaptırmakta büyük başarı kaydetmişti.''

    Deneyin sonucunda karşılaştığımız şeylerden biri de şu. Bazı denekler deneyden sonra kendileriyle yapılan konuşmalarda öğrencilerin bu şokları hak edecek kadar çok hata yaptıklarını söylüyor. Yani Bazı deneklerde öğrencilerin başlarına gelen olayı hak ettiği inancı var. Bu da bizi na götürüyor. Bunu da kısaca ‘herkes hak ettiği gibi yaşıyor.’ İnancı diye özetleyebiliriz. Çünkü bazı deneklere göre öğrenciler Aptal olmasalardı bunu yaşamazlardı.

    Stanley Milgram yaptığı deney etik dışı görüldüğü için çok tepki almış. Her ne kadar kimseye gerçekten elektrik şoku verilmemiş olsa da deneyin katılımcı deneklerde büyük stres yarattığı ve travmaya yol açabileceği söylenerek eleştirilmiş. Bunu diyenler de bugünkü sjw’lerin babalarıdır kesin. Milgram’ın bu tepkiler yüzünden Harvard’da daimi kadro alamadığı söyleniyor.

    Deneyin Youtube'daki videosu için

    #175603 pretending | 5 yıl önce
    2deney